Kimse yanlış anlamasın. Ukrayna’da savaş devam ederken, kutuplarda tatbikatlar düzenlenirken, Pasifik bölgesinde gerilim yaşanırken NATO çalışanları vakitlerini ‘Tetris’ oynamakla geçirmiyorlar. Gerçi arada karargahın kafeteryasında ‘Wordle’ oynayanına rastlamadım değil. Asla Sovyetler döneminde bilgisayar mühendisi Aleksey Pajitnov tarafından tasarlanmış bir oyuna atıfta bulunarak NATO içerisinde bir güvenlik gediğine de işaret etmeyeceğim.
Ancak NATO’nun üst düzey yetkilileri arasında önemli değişiklikler yaşanmıyor değil. Örneğin, NATO’nun siyasi işler ve güvenlik siyasasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Bettina Cadenbach koltuğunu vatandaşı Boris Ruge’ye devretmeye hazırlanıyor. Benim gibi Münih Güvenlik Konferansını (MSC) yakından takip eden uluslararası ilişkiler tutkunları, Ruge’nin 2019 yılından bu yana MSC’nin 2 numarası olarak görev aldığını hatırlayacaklar. Alman Dışişleri Bakanlığı mensubu olan Ruge kariyerine biraz ara vererek düşünce kuruluşlarına katılmıştı. Aynı şekilde NATO’nun kamu
Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik heyecan ikinci tura kalırken, dünyada önemli meselelere yönelik olarak raporlar yayınlanmaya devam ediyor. Bunlar arasında Birleşmiş Milletler’in dünyada yaşlanan nüfusa yönelik raporu var. Yeni rapor, 2019 tarihli öngörü raporunda yer alan, 2050 yılında dünya nüfusunun %16’sının 65 yaş üstünde olacağına dair veriyi temel alıyor. Bu sayı halen %9 civarında. Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşayan dört kişiden biri 65 yaş veya üstünde olacak. 2018 yılından beri 65 yaşındaki insan sayısı 5 yaşın altındaki çocuk sayısından daha yüksek. 2050 yılında 80 yaşın üstündeki insan sayısının 143 milyondan 426 milyona yükselmesi bekleniyor.
Demografik yapıyı etkileyen üç unsur, doğum oranı, yaşam beklentisi ve göçler. Doğum oranlarında yaşanan düşüşler, yaşam beklentisinin uzaması, göç oranlarının da artmasından dolayı yaşlı nüfusun oranı da hızla yükseliyor. Bu nüfusun artması sadece emeklilik sistemlerinin gözden geçirilmesine neden
Avrupa basını Türkiye’de düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçimleri çok yakından izledi. Kuşkusuz gerek cumhurbaşkanlığı seçimleri, gerekse milletvekili seçimlerine yönelik olarak sürprizler yaşandı. Belçika’nın yüksek tirajlı Le Soir gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk defa bir seçimde galibiyeti ilk denemede kopartmadığına dikkat çekti. Bununla birlikte ‘seçimin ikinci tura kalmasına karşın Erdoğan’ın sandıklarda ipi göğüsleyeceği neredeyse kesin gözüyle bakılıyor’ denildi. Zira Helsingin Sanomat gazetesi, ‘Erdoğan’ın rakibini zorlu bir ikinci tur bekliyor’ başlıklı haberinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun birincilik ipini göğüsleyebilmesi için milliyetçiler ve ulusalcıların oylarını alabilmesi gerektiğine işaret etti. Saana Aholainen imzalı haberde gazete, İsveç dış politika enstitüsünden Toni Alaranna’nın görüşlerine yer vererek, Erdoğan’ın ikinci tura çok büyük bir avantajla başladığına dikkat
Efendim konumuz Avrupa ve özellikle transatlantik toplulukta yükselen bir değer haline gelen Polonya. Aslında bundan tam 18 ay önce, Polonya, Avrupa Birliği (AB) içerisinde pek çok tartışma yaratan bir ülkeydi. Zira hükümetin temel hak ve özgürlükler alanında getirmiş olduğu kısıtlamalar, Anayasa Mahkemesi üyelerinin bağımsızlığına son veren yasal düzenlemeler ve atamalar çok tartışıldı.
Hatta konu Avrupa Adalet Divanı’na intikal etti. Avrupa Komisyonu, Polonya’ya verilmesi öngörülen mali yardımları askıya almak üzere düğmeye basmıştı. Basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar da cabasıydı. Suriyeli ve Afgan mültecilere sınırları kapatan Polonya, birçok Merkez ve Doğu Avrupa ülkesi gibi, Fransa, İtalya, Belçika, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerle mülteciler konusunda külfet paylaşımında bulunmayı reddediyordu.
Ancak bu 18 ay önceydi. O tarihte Rusya Ukrayna’yı henüz işgal etmemişti. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme girişimi, Batı Avrupa’yı saran Ukraynalı mülteci akını,
Gelecek hafta bugün Türkiye’deki okuyucularımız sandık başına giderek, ülkeyi önümüzdeki 5 yıl kimin yönetmesi gerektiğine karar verecek. Türkiye dışında yaşayan bizlerse, imtiyazlı bir şekilde oyumuzu önceden kullanma şansına nail olduk. Ancak Türkiye, haklı olarak seçim heyecanıyla çalkalanırken dünya dönmeye devam ediyor.
Rusya-Ukrayna savaşında da ilginç bazı gelişmeler yaşanmıyor değil. Örneğin, Ukrayna’nın, Rusya’nın işgal ettiği topraklarını geri almak üzere başlatmayı hedeflediği karşı saldırının ne zaman ve nerede başlayacağı sorusu Brüksel, Londra, Paris’in yanı sıra Washington’da sıkça tartışılan konular arasında.
Aslında Ukrayna’nın karşı taarruzu belki başladı bile. Fiili olmasa da, psikolojik saldırı çoktan başladı. Zira Rus askerleri, Herson merkezli 800 kilometrelik hatta her an bir saldırı olabileceği gerekçesiyle beklemedeler. Bu yüzden, askerler, aileleriyle her bir telefon görüşmesini “sanki sonuncu olacakmış gibi” gerçekleştiriyor. Postallarıyla yatağa girmeleri gerekiyor.
ABD Başkanı Joe Biden’in 2024 yılında düzenlenecek olan seçimlerinde yeniden aday olacağını açıklaması Avrupa’da genel olarak memnuniyetle karşılandı. Kuşkusuz Biden’in sağlık durumu, çalışma kapasitesi, yaşı, akıllarda soru işaretleri oluşturmuyor değil. Zira ABD’nin en yaşlı başkan adayı sıfatına sahip olacak olan Biden’ın 2024-2028 yılları arasında dünyayı bekleyen önemli sorunlara çözüm bulabilecek enerjiye sahip olup olmayacağı merak ve endişe konusu. Öte yandan Demokrat parti, Biden’in iktidarı sırasında, ilerde onun yerini alabilecek potansiyel bir halefi göreve ve görücüye hazırlamadı.
Rusya-Ukrayna savaşı gölgesinde ABD eski başkanı Donald Trump’ın yeniden aday olma hayali, tekrar iktidara gelme ihtimali, Brüksel’i son derece tedirgin ediyor. NATO ve AB kurumlarında Biden’ın oldukça ılımlı bir politika güttüğü kanısı var. Zaman zaman Avrupa’yı dışlayan politikalara imza atsa bile, çevre, temel hak ve özgürlükler ve güvenlik alanında Avrupa ülkeleriyle oldukça uyumlu
Gün geçmiyor ki Avrupa basını bir casusluk olayıyla çalkalanmasın. Son olaydan başlamak gerekirse, casusun adı Boulat İanborissov. İpek yolu rallisi olarak bilinen ‘Silk Way Rally’nin başkanı olan İanborissov’un Rus istihbarat birimleri için çalıştığı ortaya çıktı. Fransız Le Monde gazetesinin haftalık dergisi ile Alman Der Spiegel ve The Insider dergisinin gerçekleştirdikleri ortak araştırma çerçevesinde yayınlanan bu bilgiler Paris ve Brüksel’de geniş yankı uyandırdı. Uluslararası Otomobil Federasyonu’na ev sahipliği yapan Fransa’nın başkenti Paris’te yaşayan İanborissov, meğer uzun yıllar Rus askeri istihbaratı GRU ve Kremlin için çalışıyormuş. İanborissov’un Rus askeri istihbaratı için ne tür bilgiler toplamış olabileceği henüz tam olarak açıklanmadı. Ancak ‘agent of influence’, yani kamuoyunu ve karar alıcıları etkilemek amacıyla görevlendirilen etki ajanı olarak görev aldığı kuşku götürmüyor.
Le Monde Magazine ve Spiegel Dergisi, İanborissov’un Fransız istihbaratının takibinde
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a ait gizli belgelerin sosyal medyaya sızması, dünyada geniş yankı uyandırdı. Belgeler esasen Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş sırasında ABD ve müttefiklerinin Ukrayna’ya verdikleri askeri yardımlara yönelik bilgileri içeriyordu.
Gizli belgeleri sızdıran kişi, Amerikan Federal Soruşturma Bürosu FBI tarafından gözaltına alındı. Ulusal Hava Muhafızlığı’nda görevli 21 yaşındaki sanık er Jack Teixeira’nın, söz konusu belgeleri Ocak 2023’den beri “Discord” adlı anlık mesajlaşma platformunda paylaştığı ortaya çıktı. Paylaşılan belgelerin içeriğine bakıldığında, aslında stratejik açıdan savaşın seyrini değiştirecek bilgiler yok. Ancak bu, elbette sanık Teixeira’nın gizli belgeleri paylaşmış olmasını meşrulaştırmıyor...
Belgelerde olmayan iki unsur var. Bunlardan biri, askeri harekâtlarda ORBAT olarak bilinen muharebe kuruluş iş muhtırası bilgileri. Ayrıca muharebe planlarına ilişkin bilgiler de paylaşılan belgelerde yer almıyor. Bilindiği üzere ORBAT, muharebe alanında muharip güçlerin komuta yapısı ve