Hoşgeldiniiiiiiiiiz

13 Nisan 1998

       10 günlük tatil bitti.
       Bugün işlerinizin başındasınız bakıyorum.
       Sadece ben değil. Envanterler, bilançolar, eskizler, borçlar, alacaklar, kasa fişleri, mizan defterleri, Windows 95, Excel ve biyoloji ders kitabı da sizlere hoşgeldiğiniz diyor.
       Biz İstanbul'da patlayan bombalara karşı göğsümüzü siper ederken siz Antalya'da ve Bodrum'da sırtınızı güneşe verdiniz, biliyorum ama şimdi hem güneşten yetmişikinci derece yanık sırtınız, hem vicdanınız hem de cüzdanınız sızlıyor değil mi?
       Vah vah çok üzüldük...
       Biz burada bedava belediye otobüslerinde ezilme tehlikesi geçirirken sizin Halikarnas'taki İbo konserinde ezilme tehlikesi geçirmenize üzülecek değildik ya üzülecek başka şeyler bulduk...
       Şehrin tekrar eski kalabalık haline dönecek olması üzdü bizi örneğin.

Yazının Devamı

Bülent Ersoy boşanıyor

8 Nisan 1998

Gani MÜJDE

Araştırmacı gazeteci Gani Müjde'nin bayram bombası:
OYSA her şey ne güzel başlamıştı.
Bülent Ersoy tatil için gittiği Çeşme'de sahilde oturuyordu.
Daha doğrusu o kadar şişmanlamıştı ki, bir kısmı sahilde otururken diğer kısmı Urla taraflarında bir yerlerdeydi.
İşte tam bu sırada "Kumda top oynamayınız" yazısına aldırmayan küçük çocukların attığı top Bülent Ersoy'un suratına geldi.
Kızdı Ersoy.
Yanına topu almak için yaklaşan çocuğa hışımla çıkıştı:

Yazının Devamı

Niye gittiler bilmem? Oysa İstanbul o kadar güzel ki?

6 Nisan 1998

       EVET bu bayram İstanbul'dayım. Hiçbir yere gitmiyorum.
       Bunda Naomi Hanım'a yazdığım ve "Kurban Bayramı'nı İstanbul'da birlikte geçirelim mi tatlım" diye başlayan mektubun etkisi var mı bilmiyorum ama bayramda İstanbul'dayım ve mutluyum. Şimdi birçoğunuz aç tavuk ve kendini darı ambarında sanırmış diyeceksiniz ama Naomi Hanım niçin benim davetimi kabul etmesin ki? Aslında hesap basit. Bunlar saat hesabı ile çalıştıkları için havaalanında taksimetreyi çalıştırır, taksi şoförüne her yere hızlı gitmesini söyler, fast foodçuda bir yemek yer, zamandan kazanmak için Boğaz'da el ele koşarak romantik bir gezi yaptıktan sonra diğer işlemler de bir saat içinde halledilir ve Naomi Hanım'ı makul bir paraya ülkesine gönderebilirim diye düşünüyordum.
       Tamam bir aydır Naomi Hanım'dan cevap gelmedi ama PTT'nin bayramda ne kadar yoğun olduğunu da unutmayalım lütfen.
       Ayrıca gülmeyin, biz İstanbul'da kalanlar İstanbul'un sefasını sürerken bakın sizin gittiğiniz yerlerde neler olacak.

      

Yazının Devamı

Beni böyle sev seveceksen

30 Mart 1998

Gani MÜJDE

27 Mart'ta Ereğli Lisesi'nin ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün davetlisi olarak Karadeniz Ereğlisi'ndeydim.
Dünya Tiyatrolar Günü'ne denk geldiği için nefis bir şölene dönüştü günüm.
500 kişilik Erdemir sinema salonunda 1000 kişi vardı neredeyse ve öğrencilerin hazırladığı nefis bir kısa oyunla sahneye davet edildim. O gün bir ilçe bana hala idealist öğretmenlerin var olduğunu gösterdi. Umutlandım.
Yolda gelirken bir Orhan Gencebay kaseti aldım. Eski şarkılarından oluşturduğu, şu peynir ekmek gibi satanından. Efkarlandım, küçüldüm, küçücük oldum...
Onun şarkılarını sahnede ışıklar altında söylediğim 70'li yıllarım geldi aklıma...
* * *
Birçoğunuz bilmez, benim 9 ve 11 yaşları arasında çocuk şarkıcılık yaptığımı...

Yazının Devamı

Kendine gel Fidel

23 Mart 1998

Gani MÜJDE

SİNİR oluyorum abi...
Tamam, ergenlik yıllarımda "Ho ho Hoşimin, iki üç daha fazla Vietnam, Ernesto'ya bin selam" diye bağırmış olabilirim, ama bu Küba Devlet Başkanı Fidel Castro'nun milli değerlerimize el uzatma özgürlüğü anlamına gelmez...
Yani resmen bozuluyorum.
Bu Castro denen kart zampara, önce değerli gazeteci ablamız Leyla Umar'ı Kübalara kadar çağırıp eliyle tuzlu balık yaptı...
Birlikte rakı içtiler, şarap içtiler, sallandılar, bişey demedik, ama sabrın da bir sınırı var birader...
Cumartesi günü Castro'nun elini gazetemizin yazarı Duygu Asena'nın omuzunda görünce, dayanamadım sevgili okurlar.
Geyik miyiz biz?

Yazının Devamı

Yeşillim yeşillim yeşillim aman...

16 Mart 1998

Gani MÜJDE

AYLARDIR polis, MİT, CIA, MOSSAD, PKK, borçlu olduğu bakkal ve nafaka alamayan eski eşi peşindeydi ama Yeşil'i bulmak bana nasip oldu.
"Olur böyle vakalar Türk polisi yakalar" bile yakalayamamıştı Yeşil'i.
Bütün basın peşindeydi ama kısmet Kadıköy - Beşiktaş vapurunda ayağıma geldi.
Yeşil tam karşımda oturuyor, sulandırılmış salep içiyordu pencereden yeşili az grisi çok İstanbul'a bakarak.
Diğer gazeteler bu röportaj için bütün Arkorok takımlarını verebilirlerdi ama ben gazetemden şaşmadım.
Mekanı her iki cihanda cennet olsun hasta Beşiktaşlı Genel Yayın Yönetmenim Derya Bey'den telefonda üç kez "Ali Şen başkan, Fenerbahçe şampiyon" diye bağırmasını istedim ve bunun karşılığında röportajı Milliyet'e vermeyi kabul ettim.
* * *

Yazının Devamı

Rakı içtim, şarap içtim, sallandım.

9 Mart 1998

Gani MÜJDE

REFAH Partisi kapatılıp faziletli milletvekillerimiz ortada kaldı ya akşamcılar hemen atağa geçip gollerini attılar sevgili Milliyet okurları.
Hem de bir şarkıyla.
"Yaz demedim, kış demedim eğlendim.
Rakı içtim, şarap içtim, sallandım"
"Şevkiye kim komple yaptı" adlı yazımdan dolayı bana dava açan Şevki şu anda Almanya'da kayak tatilinde ama gene de memleket meseleleriyle kafa yormaktan geri kalmıyor. Şimdi de müzik eleştirmenliğine başlamış can sıkıntısından.
Uzun bir mektup göndererek şarkıyı eleştirmiş. Yerin dibine batırmış.
İşte Şevki abimin müzik eleştirmenliğine ilk adımı attığı yazı...

Yazının Devamı

Ben de kaçırdım...

2 Mart 1998

Gani MÜJDE

BAKTIM herkes isteklerini uçak kaçırarak anlatıyor, ben de uçak kaçırdım sevgili yolcular, pardon sevgili Milliyet okurları.
"Gece yarısı bağırarak çocukları korkutan bozacıları öldürme ve soyunu kurutma derneği" hariç hiçbir örgütle bağım yok.
Mekanı her iki cihanda cennet olası patronum Derya Sazak'ın, gene beni Meclis'te tütün baş fiyatlarının belirlenmesi görüşmelerine gönderdiği günü seçtim eylem günü olarak.
Aslında Şebinkarahisar'ın Erfelek'in düşman işgalinden kurtulduğu günü de seçebilirdim ama bu günü seçtim işte.
* * *
UÇAK biletimi aldım eve geldim ve bomba süsü verebileceğim bir oyuncak aradım evde.
Bulamadım. Evde Allah için bir tane panda bile yoktu...

Yazının Devamı