- Ermeni soykırımı olmamıştır, diyemezsiniz!
- Ama ben öyle düşünüyorum!
- Burada öyle düşünemezsiniz; düşünseniz bile söyleyemezsiniz!
- Neden?
- Burası Fransa da ondan...
- Fransa olunca ne oluyor?
- Suç oluyor!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi 5 yıl mı, 7 yıl mı? Bir süredir bu soruya yanıt aranıyor.
Nihayet Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, görüşünü “7 yıldır” diye açıkladı ve böylece iktidar açısından soru yanıtını bulmuş oldu.
Başbakan Erdoğan ayrıca Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından nasıl seçileceğini belirleyecek yasanın içinde Gül’ün görev süresinin 7 yıl olduğuna ilişkin bir hüküm olacağını da ifade etti.
Başbakan’ın bu açıklaması tartışmaları bitirmeye yeter mi?
Elbette yetmez. Aksine tartışmalar daha da alevlendi.
Gül’ün görüşü
Amerika’nın ağır abilerinden Colin Powell’ı hatırlıyor musunuz? Hani şu, Genelkurmay Başkanlığı’ndan sonra George W. Bush’un Dışişleri Bakanı yaptığı Powell...
En ciddi haliyle televizyonların karşısına geçmişti. Elinde işaret çubuğuyla dev ekranlar üzerinde birtakım çizimler, haritalar, fotoğraflar ve yarı silik dokümanlar gösteriyordu.
“İşte” diyordu, “Saddam’ın elindeki kimyasal silahlar!”
Haliyle Irak halkının Saddam’ın elinden kurtarılması gerekiyordu! Bush ve Powell, Irak halkını kurtarmaya, ülkeye özgürlük ve demokrasi getirmeye karar verdiler.
“Irak’ı kurtarmak” 7 yıl sürdü.
Irak önceki gün kurtulmuş olmalı ki, ABD askerleri ülkelerine dönmeye başladılar.
Üniversite öğrencilerinin pankart açtılar, parasız eğitim istediler diye yıllarca cezaevinde kaldığı; saçını, sakalını kesti diye örgüt üyeliğinden tutuklandığı, saçlarından çekilip yerlerde sürüklendiği, tekme tokat arabalara tıkıldığı; sakinleştiriyoruz diye kadının karakolda evire çevire dövüldüğü ülkemizde; medeni hareketleri o kadar özlemişiz ki, bir iki örneği görünce “çok güzel hareketler bunlar” demek gerekti.
Tweet atın
Güzel bir hareket yeni YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’dan geldi. Çetinsaya, görevi devralır almaz öğrencilere esprili bir şekilde, “yumurta atmayın tweet atın” diye seslendi...
Öğrenciler de yumurta yerine tweet atmaya başladılar YÖK Başkanı’na...
Tweet’lerin büyük çoğunluğu, “YÖK kaldırılsın” şeklindeydi.
YÖK Başkanı, bu tweet’lere karşı soruşturma açtırmak yerine, yanıt verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli medya temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi. Fikret Bila’yla sohbet etti. Bahçeli ileriye dönük siyasi projeksiyonlar yaptı.Fotoğraf: YAVUZ ÖZDEN-MILANKARA
MHP lideri Devlet Bahçeli, geleneksel yılsonu kahvaltılı basın toplantısına, Ankara’da görevine dün başlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sağlık dileyerek başladı.
Bahçeli’nin devlet adamlığı yönü dün de siyasetçi kimliğinin önündeydi. Sorulara parti çıkarından çok devlet ve devletin bekası açısından bakarak yanıt verdi.Bahçeli’nin verdiği mesajlar özetle şöyleydi:
‘Suikast iddiasını ciddiye almadım’
“Bir yıldan bu yana araştırıldığı ifade ediliyor. Ama biz böyle bir konuyu hiç hissetmedik. Böyle bir süreç içinde yanımızda olağanüstü bir güvenlik önlemi alınmış olmasını da hissetmedik. Geçmişte Türk İntikam Tugayı vardı, zannediyorum kelimelerle, harflerle genişletilmiş. Ciddiye alınacak bir tarafı yok. Onların ifadesiyle Türk-Kürt kavgası çıkarmak için, terörist faaliyetler içinden çıkmış bir örgütle benzeştirilerek böyle bir teşebbüste bulunulması, milliyetçi camiayı üzer. MHP ne böyle bir kardeş kavgasının başlatıcısı ne sürdürücüsü olur ne de böyle bir olayı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in tutukluluk süresi kısalırsa vekillerle birlikte teröristler ve tecavüzcüler de çıkar, sözünü dün eleştirmiş ve “Habur’da nasıl oldu bu iş” diye sormuştum. Habur’dan giriş yapan PKK’lıların ayağına mahkemenin götürüldüğünü ve PKK’lılar pişmanız demedikleri halde serbest bırakıldıklarını anımsatmıştım.
Adalet Bakanı Ergin, dün arayarak, eleştirilere yanıt verdi.
“Propagandadan tutuklandılar”
Ergin, Habur’dan giriş yapan PKK’lılarla ilgili şu bilgiyi verdi:
“Habur’dan giriş yapanlar hakkında terör örgütüne üye olmaktan aynı gün soruşturma açıldı. Eylem ve faaliyetlere katıldıklarına ilişkin bir delil yoktu. Sonra propaganda faaliyetleri yürüttüler ve bu nedenle bazıları tutuklandı. Hâlâ tutuklu olanlar var. Bazıları hakkında da yakalama kararı var.”
Bakan’a, Habur’dan giriş yapanların özel olarak seçildiklerini anımsattım. Bakan Ergin de “evet” yanıtını verdi, ancak sonradan propaganda faaliyeti yaptıkları için tutuklandıklarını belirtti.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “milletvekilleri çıkarsa, teröristlerle, tecavüzcüler de çıkar” diyor. Bu gerekçeyle de tutukluluk süresinin kısaltılmasına karşı çıkıyor.
Bakan, teröristlerin çıkmasından kaygı duyuyor demek ki...
Peki Habur’da nasıl oldu bu iş?
Hatırlayalım:
Bir siyasi anlaşma gereği PKK’lılar Habur’dan zafer işaretleriyle giriş yaptılar.
Her zanlıyı kilometrelerce uzakta da olsa mahkemeye getirten Türk yargısı, bu kez PKK’lıların ayağına gitti.
Habur’a bir seyyar mahkeme gönderildi. Gelen PKK’lılar bu mahkemeye çıkarıldılar.
Ne oldu anlatın bakalım?
- Müşteki polisleri hedef alarak, ağza alınmayacak sinkaflı küfürler edip, kendisini nasıl getirdiğimiz konusunda tehditler ediyordu.
- Sonra ne oldu?
- Bunun üzerine ortalığı sakinleştirmek için biz müştekiyi sağ tarafta bulunan ifade alma odasına davet ettik. Kapı yarı açıktı. Bayanın küfürleri devam ediyordu.
- Siz ne yaptınız?
- İçeri girdiğimde ikisinin arbede yaşadığını gördüm. B (polis memuru) müştekinin ellerini tutuyordu. O da küfür ediyordu. Ben de kendisine müdahale ettiğimde bu sefer elleriyle kendisine zarar vermeye başladı. Saçlarını çekti. Ben de kendisine zarar vermemesi için ellerini tuttum.
- Sonra?