Kılıçdaroğlu: Deniz Baykal’ı bekliyorum

24 Şubat 2012

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla, iki tüzük kurultayı ve yöneltilen eleştirileri konuştum. Kılıçdaroğlu, hazırladıkları yeni tüzüğün imzacıları da tatmin edeceğinden emin olduğunu vurguladı. CHP lideri, muhaliflerin 26 Şubat günü toplanacak ilk kurultaya katılmamaları yönündeki çağrılarını delegenin iradesine ipotek koymak olarak niteledi, bir önceki Genel Başkan Deniz Baykal’ı da kurultaya beklediğini ifade etti. Kılıçdaroğlu’na yönelttiğim sorular ve yanıtları şöyle:

‘Baykal’ı bekliyorum’
İki tüzük kurultayı topluyorsunuz. Sizin çağrınızda toplanacak 26 Şubat kurultayına muhalif delegelerin katılmayacağı yönünde bilgiler var. Eski Genel Sekreter Önder Sav’ın bu yönde değerlendirmeleri oldu. Eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın katılmayacağını ifade ettiği yönünde haberler çıktı. Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kurultaya gelmemeleri için delegelere çağrıda bulunmak, delegenin iradesine ipotek koymaktır. CHP kültüründe böyle bir olay yoktur. Kurultay en yüksek demokratik karar organıdır. Delegeler özgür iradeleriyle gelirler, görüşlerini açıklarlar, oylarını kullanırlar. İster evet derler, ister hayır derler. Bu onların iradesidir. Ama ‘gelmeyin’ demek demokratik

Yazının Devamı

Çiçek’ten siyaset dersi

23 Şubat 2012

“Bugün benim için de ailem için de onurlu bir gün. Ailemin bir kısım fertleri burada. Keşke anam da babam da burada olabilselerdi. Taşra ailesi; yarısı taşlı toprağı olan bir ailede 7 çocuk, 11 nüfus, lise sona kadar da soğuk bir lastikten başka bir şey görmemiş bir insanoğlu olarak, cumhuriyetin bize neler kazandırdığını, demokrasiyi anlatabilmek için benim hayatım somut bir örnektir diye düşünüyorum.”
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’i, bir şimdiki haliyle düşünün bir de Yozgat’ta yarısı taşlı bir tarlada koşturan lastik ayakkabılı, başı kabak bir çocuk olarak...
Aradaki farkın adı, “cumhuriyet”tir, “demokrasi”dir...
Cumhuriyeti ve demokrasiyi böyle tarif etti Cemil Çiçek. Duyguluydu, gözlerinde birkaç damla yaş, sesinde heyecan vardı.
Çiçek’i, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi kürsüsünde böyle duygulandıran, fahri doktora payesiyle ödüllendirilmesiydi...
“Cumhuriyet ve demokrasi olmasaydı”
Çiçek, konuşmasına, bugün etrafımızda yaşananlara bakarak, cumhuriyet kazanımlarının önemini vurgulayarak devam etti:

Yazının Devamı

CHP’de tüzük günleri

22 Şubat 2012

CHP’de ne zaman “tüzük” lafı ortaya atılsa, anlayın ki, genel başkanlık mücadelesi başlıyor.
“Tüzük kurultayları” provalardır.
Genel merkez ve muhalifler, tüzük kurultaylarında güçlerini ölçerler. Duruma göre de seçimli kurultay isterler veya vazgeçerler.
Şimdi CHP’de yine “tüzük günleri” geldi.
İki tüzük kurultayı yapılacak:
Biri genel başkan istiyor, diye...
Diğeri parti içi muhalefet istiyor, diye...

Yazının Devamı

Köşk’ün mesajı: ‘Bu kafayla çözülmez’

21 Şubat 2012

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hrant Dink cinayetiyle ilgili soruşturma ve yargılama sürecini çok yakından izledi. Ortaya çıkan sonucun kamu vicdanını tatmin etmediği tespitini yaptı ve Devlet Denetleme Kurulu’na (DDT) talimat vererek, inceleme yaptırdı.
Gül’ün dün Başbakanlığa ve savcılığa gönderdiği rapor, Dink cinayetinin soruşturma ve yargılama süreciyle ilgili çok ağır eleştiriler içeriyor. Kamu görevlilerinin soruşturulması başta olmak üzere sistemde köklü reformlar yapılmasını istiyor.
Raporun detaylarına girmeden önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, devletin soruşturmalarda memuru koruyan, olayı örtmeye, kapatmaya çalışan bir refleksle hareket ettiğini, yargıyı sınırladığını tespit ettikten sonra, deyim yerindeyse, güvenlik kurumlarına, Dink davası vesilesiyle, “Bu kafayla ve bu yapıyla faili meçhullerin çözülemeyeceği” mesajı veriyor.
Köşk’ün Dink raporuyla, Dink cinayeti ve onun üzerinden sisteme yönelttiği eleştiriyi şöyle özetleyebiliriz:

Ağır hizmet kusuru
1- DDK raporu, devletin yaşam hakkının korunması konusunda pozitif sorumluluğunu yerine getirmediğini ve böylece ağır hizmet kusuru işlediğini saptıyor. Hrant Dink’in canına kastedileceği bilgisi alınmasına

Yazının Devamı

CHP’de ne oluyor?

19 Şubat 2012

CHP kurultaylar partisi olarak bilinir. Haftaya iki kurultay birden yapılacak: Birincisi 26 Şubat’ta Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla; ikincisi 27 Şubat’ta imzacıların çağrısıyla...
27 Şubat’ta yapılacak olan bir gün öncekinin devamı değil. Ayrı bir kurultay olacak.

İmzacılar ve birinci kurultay
Önce 26 Şubat’ta Kılıçdaroğlu’nun kararıyla toplanacak olan kurultayda imzacılar nasıl davranacak ona bakalım?
Yeterli imza toplayarak CHP’yi kurultaya çağıran imzacılar, Kılıçdaroğlu’nun kurultay çağrısını bir karşı atak olarak değerlendiriyorlar.
“Biz imza toplamasak, Kılıçdaroğlu kurultay çağrısı yapmayacaktı” dedikten sonra, 26 Şubat’taki kurultayla ilgili şu bilgiyi veriyorlar:

Yazının Devamı

Konusu suç olan emir

18 Şubat 2012

Diyelim ki, kamu görevlisi olarak çalışıyorsunuz. Amiriniz size bir emir verdi.
Eğer aldığınız emirde, yönetmeliğe, tüzüğe, yasaya, anayasaya bir aykırılık görmüyorsanız, emri yerine getirirsiniz. Bu sizin görevinizdir.
Aldığınız emirde bir aykırılık görüyorsanız; o zaman inceleme yaparsınız. Emrin yönetmeliğe, tüzüğe, yasaya veya anayasaya aykırılık oluşturduğunu düşünüyorsanız, emri yerine getirmezsiniz.
Aykırılık düşüncesini amirinize söylersiniz.
Eğer amiriniz emrinde ısrar ederse, o zaman, emri yazılı olarak istersiniz ve yerine getirirsiniz.
Bu durumda sizin sorumluluğunuz olmaz, emri veren amir sorumlu olur.
Peki, aldığınız emrin konusu suç oluşturuyorsa?

Yazının Devamı

Terör tanımının önemi

17 Şubat 2012

Gündemdeki iki olay, özel yetkili mahkemeler ve savcılıkların görev alanlarını, bu savcı ve mahkemelerin hangi olayda nasıl davranması gerektiğini yeniden tartışmaya açtı.
İlk tartışma, önceki gün hakkındaki iddianame açıklanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasıyla başladı.
İkinci tartışma ise, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bir bölümü emekli MİT mensupları hakkında KCK soruşturması kapsamında işlem yapılmasıyla yaşandı.
İlk tartışmada, özel yetkili savcılıkların izin almaksızın terörle ilgili suçlamaları soruşturabileceklerini söyleyen bazı yorumcular, ikinci tartışmada, savcıların Fidan hakkında Başbakan’dan izin almadan soruşturma yürütmesini eleştirdi. Bazı yorumcular, Başbuğ için de, “görev suçu” işlediği gerekçesiyle Yargıtay’ın soruşturma yapması gerektiğini savundu.
Geçtiğimiz aylarda benzer tartışmalar öğrenciler için de yapıldı. Halen devam eden KCK operasyonlarında tutuklanan, gözaltına alınan gazeteciler ve sendikacılar için de hangi eylemin terör suçu olduğu, hangisinin olmadığı tartışılıyor.

Terör suçları

Yazının Devamı

Genel düzenleme ihtiyacı

16 Şubat 2012

İstanbul Özel Yetkili Savcılığı’nın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve arkadaşlarını ifade çağırmasıyla başlayan tartışmalar sonucunda MİT Yasası’nda değişikliğe gidiliyor.
MİT Yasası’nın 26. maddesine yapılan eklemeyle MİT mensupları ve Başbakan’ın özel görev verdiği kişilerin görevlerinden dolayı veya görevi ifa sırasında işleyecekleri suçlarla, CMK’nın 250. maddesi kapsamındaki suçlar nedeniyle soruşturmaya uğramaları Başbakan’ın iznine bağlanıyor.
Değişiklik teklifine komisyonda bir fıkra daha eklenerek bu hükmün halen yürümekte olan soruşturmalar için de uygulanması kabul edildi.
Bu durumda ifade vermeye gitmeyen MİT Müsteşarı Fidan ve arkadaşlarının soruşturulması, değişiklik yasalaştıktan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iznine bağlı olacak.
Başbakan Erdoğan’ın bu izni vermeyeceği de belli oldu.

KCK’daki MİT görevlileri

Yazının Devamı