Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hrant Dink cinayetiyle ilgili soruşturma ve yargılama sürecini çok yakından izledi. Ortaya çıkan sonucun kamu vicdanını tatmin etmediği tespitini yaptı ve Devlet Denetleme Kurulu’na (DDT) talimat vererek, inceleme yaptırdı.
Gül’ün dün Başbakanlığa ve savcılığa gönderdiği rapor, Dink cinayetinin soruşturma ve yargılama süreciyle ilgili çok ağır eleştiriler içeriyor. Kamu görevlilerinin soruşturulması başta olmak üzere sistemde köklü reformlar yapılmasını istiyor.
Raporun detaylarına girmeden önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, devletin soruşturmalarda memuru koruyan, olayı örtmeye, kapatmaya çalışan bir refleksle hareket ettiğini, yargıyı sınırladığını tespit ettikten sonra, deyim yerindeyse, güvenlik kurumlarına, Dink davası vesilesiyle, “Bu kafayla ve bu yapıyla faili meçhullerin çözülemeyeceği” mesajı veriyor.
Köşk’ün Dink raporuyla, Dink cinayeti ve onun üzerinden sisteme yönelttiği eleştiriyi şöyle özetleyebiliriz:
Ağır hizmet kusuru
1- DDK raporu, devletin yaşam hakkının korunması konusunda pozitif sorumluluğunu yerine getirmediğini ve böylece ağır hizmet kusuru işlediğini saptıyor. Hrant Dink’in canına kastedileceği bilgisi alınmasına rağmen güvenlik kurumlarının, Dink’i korumaya dönük yeterli önlemi almadığını vurguluyor.
Katilin eline bayrak verilmesi
2- Köşk, Hrant Dink’i öldürdükten sonra Samsun’da yakalanan Ogün Samast’ın eline jandarmada Türk bayrağı verilmesini -sanki bir kahramanmış gibi- birlikte fotoğraf çektirilmesini ağır bir dille eleştiriyor. Bu davranışların, devletteki hukuk dışı oluşumlarla mücadelenin sürdürülmesi ve demokratik devlet olgusunun hayata geçirilmesi bakımından yanlışlığına dikkat çekiyor.
Bütünlük içinde inceleme
3- Cumhurbaşkanlığı, Dink cinayetinin bir bütünlük içinde soruşturulmadığı saptamasında da bulunuyor. Devletin; Hrant Dink cinayetini, benzeri birçok tecrübesi olmasına karşın, Ergenekon, Balyoz, Malatya Zirve Yayınevi, Rahip Santoro gibi süreç ve fiillerle bağlantılarına ilişkin emareleri dikkate alarak; ötekileştirme ve tehdit aşamasından bu yana bütünlük içinde bir inceleme yapmadığı eleştirisinde bulunuyor.
Güvenlik kurumlarına güven
4- Köşk, Dink cinayetiyle ilgili soruşturma süresinde ortaya çıkan ağır hizmet kusuru ve hatalar nedeniyle güvenlik kurumlarına olan güvenin sorgulanmaya başladığı saptamasını yapıyor.
Kamu vicdanı tatmin olmadı
5- Köşk’ün yaptığı bir saptama da yargılama sonucunun kamu vicdanını tatmin etmediği yönünde. DDK raporu, devletin memuru koruma refleksi, hata ve kusurları sonucu mahkeminin adli yargılama kapasitesinin sınırlandırıldığı eleştirisinde bulunuyor.
Temel algılama hatası
6- Köşk; kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili hukuk düzeninin yarattığı belirsizlikler çerçevesinde, idari güvence sisteminin geleneksel algılamasının gerek yargı organlarınca gerekse idare organlarınca “doğru” olarak kabul edildiği ve bunun bir “temel algılama hatası” olduğunu vurguluyor.
Yöntem yanlışlığı
7- Cumhurbaşkanlığı, Dink cinayetinde kamu görevlileriyle ilgili yapılan idari inceleme ve sorgulamalarda fiillerin ciddiyetinin kavranmadığı, kamu görevlileri ile cinayet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının yeterince sorgulanmadığı ve bir bütünlük içinde idari inceleme ve sorgulamalardan bir sonuç alınamadığı saptamasında bulunuyor. Buradaki temel yanlışlığın “yöntem hatası” olduğu sonucuna varıyor.
Zamanaşımı
8- Köşk, kamu görevlileriyle ilgili inceleme ve soruşturmalarda adli yargıda dava açılmadığını, bunda memura güvence sistemi nedeniyle soruşturmaya izin verilmemesi, idari yargıya başvurulmaması nedeniyle kararların kesinleşmesi, MİT personeli hakkında soruşturma izni verilmesine karşın zamanaşımına uğratılması gibi nedenlerin bulunduğuna vurgu yapıyor.
Reform şart
9- Köşk, Hrant Dink cinayetiyle ilgili soruşturma ve yargılama sürecinin devlette yapısal bir sorun olduğunu ortaya çıkardığını belirtiyor. Danıştay cinayeti, gazeteci ve aydın cinayetleri (Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Musa Anter ve benzeri suikastleri kastediyor) Sivas ve Maraş gibi olayların çözülememesinin bu yapıdan kaynaklandığı mesajını veriyor. Bu nedenle istihbarat toplanması, değerlendirilmesi, toplumsal ve bireysel güvenliğin sağlanması için bu yapıyı değiştirecek reform ihtiyacına dikkat çekiyor.