Çift başlı yönetim tartışmasının kaynağı 29 Ekim’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde verdiği resepsiyona dayanıyor. Tartışmayı başlatan soru, “Barikatı kaldırma talimatını kim verdi” sorusuydu. Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyon öncesinde Ulus’ta Birinci Meclis’e oradan da Anıtkabir’e yürümek isteyenlere polis engel olmuş ve müdahale etmişti.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı ve biber gazından etkilendiği arbededen sonra, Kızılay yönündeki barikatlar açılmış ve yürüyüşe katılanlar oradan Anıtkabir’e yönelmişlerdi. Akşam saatlerinde başlayan Köşk’teki resepsiyonda gazeteciler, barikatın kaldırılması talimatını kimin verdiğini araştırıyorlardı.
Erdoğan: Ben vermedim
Bu soru önce Başbakan Erdoğan’a yöneltildi. Başbakan, böyle bir talimat vermediğini söylediği gibi, polisin görevini tam yapmadığı eleştirisinde de bulundu.
Gül, Sever’i işaret etti
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı Birinci Meclis’e ve oradan Anıtkabir’e yapılan yürüyüşe polisin müdahale etmesi ile Ankara Ulus’ta ortaya çıkan görüntüler, gündemin ilk sırasında yer aldı. Polisin barikatlarla engelleme yaptığı, tazyikli su ve gaz sıkarak müdahale ettiği yürüyüş görüntüleri dış basında da yer buldu.
Yürüyüş ve polisin müdahalesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında sert bir polemiğe neden olurken, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel de eleştirilerin hedefindeydi.
Ulus’taki müdahaleden sonra Kızılay yönündeki barikatın açılması da ayrı bir tartışma yarattı. Barikatın açılması talimatını kimin verdiği sorusu gündeme geldi. Başbakan Erdoğan, barikatın açılması için talimat vermediğini söylerken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 29 Ekim’den iki gün önce Ankara Valisi Alaaddin Yüksel’i Köşk’e çağırarak esnek davranılmasını istemesi, “barikatın kaldırılması talimatını Cumhurbaşkanı verdi” yorumlarına yol açtı. Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı’nın böyle bir talimat verdiğini sanmıyorum” derken, Gül’ün Başdanışmanı Ahmet Sever, Cumhurbaşkanı’nın Vali’ye iki gün önce sadece esnek davranılması talimatı verdiğini söyledi.
Söz
Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonda Cumhurbaşkanı Gül, konuklarını ilk kez eşiyle karşıladı. Başbakan Tayyip Erdoğan da resepsiyona ilk kez eşiyle katıldıErdoğan “Emine Hanım’la ilk kez geliyorsunuz” denince şu karşılığı verdi: “Bunu bizi buraya sokmayanlara sorun. Bizi sokmayanlar için utançtır. Daha önce eşli davet almıyorduk.”
Cumhuriyet’in 89. kuruluş yıldönümü kutlamalarında birçok ilk yaşandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hipodromdaki resmi törene ilk kez eşi Hayrünnisa Gül’le birlikte katıldı. Akşam da Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonda konuklarını yine ilk kez eşiyle birlikte karşıladı.
Başbakan Tayyip Erdoğan da Köşk’teki 29 Ekim resepsiyonuna ilk kez eşi Emine Erdoğan’la birlikte katıldı. Çankaya Köşkü’ndeki bir başka ilk de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve kuvvet komutanlarının resepsiyona eşleriyle birlikte katılmasıydı.
Komutanlar ilk kez eşleriyle resepsiyona katılırken yine aynı salonda ilk kez BDP’lilerle bulunmuş oldular. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Köşk’te ve resmi geçitteki türban sorununu zamana yayarak, aşama aşama bir sonuca bağlamış oldu. Çankaya’ya çıktıktan sonraki ilk üç yıl çift resepsiyon vererek gerilimi düşürdü, 2010 yılında eşli tek
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde vereceği 29 Ekim resepsiyonu bu yıl da yine sancılı geçecek.
Köşk’teki resepsiyon sorunu bu yıl 10 yaşına basacak.
Tam 10 yıldır siyasi partiler ve anayasal kurumlar çeşitli gerekçelerle Çankaya Köşkü’nde bir araya gelemiyorlar. Bu yıl da gelemeyecekler.
Sezer dönemi
Köşk’teki resepsiyon krizi Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde türban nedeniyle başlamıştı.
2002 seçimlerini AKP’nin tek başına kazanmasından sonra başlayan dönemde Cumhurbaşkanı Sezer, Köşk resepsiyonlarına eşi türbanlı olanları eşsiz davet edince, protestolar başlamıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan ve bazı bakanlar 29 Ekim resepsiyonuna eşsiz katılırken, bazı bakanlar ve milletvekilleri de protesto ederek Çankaya’ya çıkmamışlardı. Bu uygulama Sezer’in görev süresi boyunca devam etmişti. Eşsiz davet nedeniyle Çankaya Köşkü’nde tüm kesimlerin buluşması mümkün olmadı.
Cumhuriyetimizin 89. yıldönümü kutlu olsun. Büyük Atatürk’ün 89 yıl önce kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı esaslar ve değerlerin ne kadar isabetli olduğu bölgemizde yaşananlarla bir kez daha kanıtlandı.
Atatürk’ün 20. yüzyılın başlarında öngördüğü demokratik, laik cumhuriyete Ortadoğu’da henüz ulaşan bir başka ülke yok.
Arap Baharı olarak adlandırılan süreçte, dikta rejimlerini yıkan halk hareketlerinin Türkiye’nin ulaştığı demokratik değerlere ulaşması için de daha bir hayli zaman var. Aradaki farkı Atatürk’ün uzgörüsünün ortaya koyduğu da bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçek.
Kurduğu laik cumhuriyete demokratik bir öz kazandırmak hedefini gözeten büyük Atatürk’ün dayandığı değerler bugün dahi birçok ülkenin çok uzağında kaldığı değerlerdir.
Atatürk ve cumhuriyete bakış
Değişik siyasal akımların değişik dönemlerde hâkim olduğu süreçlerde Atatürk’e ve cumhuriyetimize karşı yürütülen muhalif akımların esasen çağdışı değerlerle hareket ettiği biliniyor.
Cezaevlerinde açlık grevi yapanlar sağlık sorunları açısından tehlikeli sınıra doğru yaklaşıyorlar.
58 cezaevinde 700 civarında KCK/PKK’lı tutuklu ve mahkum açlık grevindeler. Talepleri karşılanmadıkça bu eylemi sürdüreceklerini kamuoyuna duyurdular.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den sonra, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dün bu eylemin sonlandırılması için Diyarbakır’da çağrıda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun bayramda Diyarbakır’ı ziyaret etmesinde bu eylemlerin de payının olduğunu belirtmek gerekir.
CHP lideri, hiçbir şeyin insan yaşamından daha değerli olmadığını vurgulamasının yanı sıra, “Eğer insanlar bedenlerini ölüme yatırıyorlarsa durup düşünmek gerekir” diyerek de eylemin mesajının anlaşıldığını duyurmuş oldu.
Ölüm için yarışmak
Sorunların çözümü için “ölüme yatmak” kabul edilebilecek bir yöntem değil.
Cezaevlerinde KCK/PKK’lılar açlık grevi yaparak Öcalan’la görüşmenin yolunu açmayı hedefliyorlar.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e ilettikleri taleplerin başında bu geliyor.
Anadilde eğitimden başlayarak diğer taleplerini de ekliyorlar.
Açlık grevlerinin kalıcı bir rahatsızlık veya ölümle sonuçlanmaması için çözüm aranıyor.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, açlık grevi yapanları da Sincan’da ziyaret ederek, eylemi bırakmaları çağrısında bulundu. Bu arada hükümetin anadilde savunma başta olmak üzere yeni adımlar atacağını açıklayarak eylemi durdurmaya çalıştı. Açlık greviyle verilmek istenen mesajın alındığını da, “Bu ses duyuldu” diyerek açıkladı.
Öcalan’ın ailesiyle görüşmesine bir engel yok. Kardeşi Mehmet Öcalan veya ailesinden başka birinin başvurması halinde görüşebilecekler. Tabii görüşmeyi Öcalan’ın da istemesi gerekiyor. Beklenti, bugün yarın kardeşi Mehmet Öcalan’ın görüşme talebinde bulunması. Ayrıca bir avukatın da Mehmet Öcalan’la birlikte görüşmeye gelmesi. Bir avukata izin verilip verilmeyeceği konusu henüz net değil.
Adalet Bakanı Ergin’in bu konuyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkatine getirdiği ve kararını beklediği yolunda haberler var.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Sincan F Tipi Cezaevi’ndeki bazı tutuklu ve hükümlüleri ziyaret etti. Ergin’in ziyaret ettikleri arasında açlık grevi yapan KCK/PKK’lı tutuklu ve hükümlüler de vardı.
Adalet Bakanı, açlık grevindeki KCK/PKK’lıların yanı sıra 28 Şubat davasından tutuklu yargılanan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, emekli askerler Vural Avar, Kenan Demir ve bir başka koğuşta Sarp Kuray’ı da ziyaret ederek bayramlaştı.
Tutuklu ve hükümlülerle sohbet eden Ergin, Gürüz ve Koman’ın koğuşlarında tatlı yedi, Sarp Kuray’la meyve suyu içti.
Gürüz Hoca’nın serzenişi
Cezaevi yönetimi ve cezaevi koşullarından bir şikâyetlerinin olmadığını belirten tutuklu ve hükümlülerin bu konuda cezaevi müdürüne ve Ergin’e teşekkür ettikleri, ancak soruşturma ve yargılama süreciyle ilgili şikâyetlerini de dile getirdikleri yansıyan bilgiler arasında.
Örneğin, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün, Adalet Bakanı’na, “Ben neden hâlâ buradayım, anlayabilmiş değilim. Eğer bir darbe girişimi varsa ben bir sivil olarak niye tutukluyum?” dediği de öğrenildi.