Cezaevlerinde KCK/PKK’lılar açlık grevi yaparak Öcalan’la görüşmenin yolunu açmayı hedefliyorlar.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e ilettikleri taleplerin başında bu geliyor.
Anadilde eğitimden başlayarak diğer taleplerini de ekliyorlar.
Açlık grevlerinin kalıcı bir rahatsızlık veya ölümle sonuçlanmaması için çözüm aranıyor.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, açlık grevi yapanları da Sincan’da ziyaret ederek, eylemi bırakmaları çağrısında bulundu. Bu arada hükümetin anadilde savunma başta olmak üzere yeni adımlar atacağını açıklayarak eylemi durdurmaya çalıştı. Açlık greviyle verilmek istenen mesajın alındığını da, “Bu ses duyuldu” diyerek açıkladı.
Öcalan’ın ailesiyle görüşmesine bir engel yok. Kardeşi Mehmet Öcalan veya ailesinden başka birinin başvurması halinde görüşebilecekler. Tabii görüşmeyi Öcalan’ın da istemesi gerekiyor. Beklenti, bugün yarın kardeşi Mehmet Öcalan’ın görüşme talebinde bulunması. Ayrıca bir avukatın da Mehmet Öcalan’la birlikte görüşmeye gelmesi. Bir avukata izin verilip verilmeyeceği konusu henüz net değil.
Adalet Bakanı Ergin’in bu konuyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkatine getirdiği ve kararını beklediği yolunda haberler var.
Ölüme endeksli politika
Amaç ne olursa olsun ölüme endekslenmiş politika yapılmamalı.
Ölüm veya ölüm tehdidi üzerinden siyaset kurmak, insan yaşamı üzerinden taktik kazançlar sağlamak hiçbir şekilde meşru sayılamaz. Bu yolla siyaset yapanların yitirilen ve yitirilecek yaşamlardan sorumlu oldukları unutulmamalı.
Açlık grevini, ölüm orucunu siyaset yolu olarak reddetmek öncelikle siyasi partilere düşen bir görev ve sorumluluktur.
BDP’nin tutumu
BDP, açlık grevleri konusunda yangına körükle giden bir tutum aldı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kalıcı sakatlıklarla, hatta ölümle sonuçlanabilecek bu eylemleri durdurmak yerine teşvik eden bir konuşma yaptı. “Gerekirse biz de arkadaşlarımızla ölürüz” diyerek, açlık grevlerine destek oldu.
Demirtaş, bir yandan bu eylemde saniyelerin önemi olduğunu belirtirken, bir yandan da yüz binleri sokağa dökülmeye çağırdı, tabanına, “Ya hep birlikte durduracağız ya da içerideki arkadaşlarımızla öleceğiz” diye seslendi.
Açlık grevlerini, ölüm oruçlarını alkışlayan bir tutum bu...
Siyasi partilerin sorunları şiddetle, açlık grevleriyle, ölüm oruçlarıyla değil, siyasetle çözmeyi savunması gerekirken, BDP aksini yapıyor. Alkış tutuyor. Teşvik ediyor. Hamasetle, duygulara dokunularak en kolay siyaset yolunu tercih ediyor.
Bu süreçte cezaevindeki tutuklu ve mahkûmlarından birinin sakat kalması veya yaşamını yitirmesini umursamıyor.
Böyle bir halde sokağa dökülüp devleti suçlamanın en kolay ve en etkili yol olduğunu bilerek hareket ediyor.
İmralı’dan veya Kandil’den bir işaret almadıkça, “Canlarınıza kıymayın, bu eylemi bırakın, bu siyaset yolu değildir” demiyor, diyemiyor.