Barzani’nin dört parçalı devlet projesi

16 Kasım 2012

Türkiye, uzunca bir süredir Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin Başkanı Mesud Barzani ile iyi ilişkiler içerisinde. Dışişleri Bakanlığı ve MİT, Kuzey Irak’ta konuşlanan PKK’nın Türkiye’ye girişinin engellenmesi, PKK’nın can damarlarının kesilmesi hatta silah bırakması konusunda Barzani ile ortak hareket etmeye çalışıyor. Bu amaçla, Barzani ile devam eden görüşmeler var. Hem Türkiye’nin konuyla ilgili en kritik isimleri Kuzey Irak’a gidiyor hem de Barzani, kritik dönemlerde Türkiye’ye geliyor.
Barzani ile ilgili bu tavrın geliştirilmesinde, özellikle hem ABD yönetimince tanınması, hem Irak yönetiminde etkisinin bulunması hem de PKK’nın silahı ve şiddeti terk etmesine yönelik söyleminin etkisi var.
Ancak işin bir başka yanı var ki Barzani üzerinden terör sorununun çözülemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Yazarımız Hasan Cemal’in Barzani ile yaptığı söyleşi de bu düşünceyi yeniden teyit eder bir nitelik taşıyor.
Barzani, bu görüşmede, Cemal’e, “Büyük Kürdistan” konusunda 1993’teki bir açıklamasının anımsatılması üzerine, “Yanıtımı herhalde hatırlıyorsun. Bağımsız devlet idealimizi belirtmiştim” diyor.
Barzani, bu hedefi için şunları kaydediyor:
“Her şeyden önce bu bizim doğal

Yazının Devamı

Açlık grevlerinde müdahaleye doğru

15 Kasım 2012

PKK ve PJAK’lı tutuklu ve hükümlülerin anadilde eğitim, anadilde savunma, Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarının sonlandırılması ya da Öcalan’ın kendilerine çağrı yapması talepleriyle başlattığı açlık grevlerinde 65. güne girildi.
Daha önce, açlık grevlerinde henüz çözüm umutları güçlüyken, özellikle BDP’nin oynayabileceği kritik role dikkati çekmiş, sadece talepler ekseninde değil, eylemlerin bitirilmesi ekseninde çağrıda bulunmalarının önemini anımsatmıştık.
Gelinen nokta ise talepler ekseninde tartışmanın, konuyu inatlaşmaya dönüştürmekten başka bir işe yaramadığını ortaya koydu ve eylemler sürerken, çözümü sağlayabilecek temasların da kesilmesine yol açtı.

Süreç böyle kesildi
Hükümet, özellikle anadilde savunma hakkı tanıyan düzenlemenin, eylemlerin bitirilmesinde etkili olabileceğini düşünüyordu. BDP, önceki gün TBMM’ye sevk edilen tasarıyı her ne kadar destekleyeceğini açıklasa da anadilin mahkemelerde ancak belirli koşullarda kullanımına olanak sağlayan düzenlemeyi benimsemediğini bildirdi. Cezaevlerinde bulunanların da eylemlerini bitirmek için düzenlemenin yeterli olmadığını açıkladıkları biliniyor. PKK-BDP cephesi, düzenleme istedikleri biçimde TBMM’ye sevk

Yazının Devamı

Sınırdaki birlik komutanları yetkili

14 Kasım 2012

Suriye’deki çatışmaların Türkiye’nin sınırına dayanması üzerine birlikleri takviye eden Türkiye, Resulayn’ın bombalanması üzerine Şam’a verdiği NOTA’yla, “Halep Protokolü”ne uyulmasını istedi.
Ankara’nın, Şam’ı uyarırken, Suriye ile imzalanan 1971 tarihli “Halep Protokolü”ne dayandığı öğrenildi. Bu protokole göre tarafların, kendi uçaklarının sınıra 5 kilometreden fazla yaklaşmasını önlemeleri gerekiyor.

Halep Protokolü ne diyor?
Ankara’nın yasal dayanak olarak gösterdiği Halep Protokolü, 29 Mayıs-9 Haziran 1971 tarihleri arasında Türkiye ile Suriye arasında Halep’te yapılan toplantı sonrasında imza altına alınmış bulunuyor. Bu protokolün 15 numaralı kararı şöyle:
“Taraflar karşı taraf hava sınırının kendi uçaklarınca 5 kilometreden fazla yaklaşmalarının müessir tedbirlerle önlenmesi hususunda görüş birliğine varmışlardır.”
Ayrıca 5 kilometrelik alan içinde yangın ve doğal afet nedeniyle görev yapacak uçaklarla ilgili olarak karşı tarafın bilgilendirilmesi kararı da bulunuyor.

Yazının Devamı

Jetler “vur emriyle” uçuyor

13 Kasım 2012

Suriye’de çatışmalar, sınıra çok yakın bölgelerde sürüyor. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin karşısında Resulayn kasabasını vuran Suriye’ye ait bir savaş uçağı ve bir helikopterin, İncirlik’ten kalkan Türk F-16’larının sınıra yaklaştıkları anda uzaklaştıkları bildirildi.
Türkiye’nin Suriye’ye karşı belirlediği yeni angajman kurallarını ihlal etmesi üzerine çoğunluğu Adana-İncirlik’ten havalanan F-16 ve F-4 uçaklarına, ihlal halinde, Suriye uçak ve helikopterlerinin vurulması emri verildi.

ÖSO’nun karargahı vuruldu
Ceylanpınar’a komşu Resulayn kasabasının Suriye jetleri tarafından bombalanması sonrasında görüştüğüm askeri kaynaklar, olayı şöyle özetlediler:
“Suriye Hava Kuvvetleri, dün Ceylanpınar’ın karşısında bulunan Resulayn kasabasında, Türkiye sınırına 250-300 metre uzaklıkta Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) karargâhını vurdu. Suriye jeti, güdümlü bombayı Türk sınırına 1.6 mil uzaklıktan bıraktı. Bomba, Özgür Suriye Ordusu’nun karargâhının bulunduğu binayı vurdu ve Ceylanpınar’da bazı evlerin camları kırıldı, bir vatandaşımız elinden hafif yaralandı. Tedavisi yapıldı.”

Yazının Devamı

Her dilde savunma hakkı

11 Kasım 2012

Milliyet’in, “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım” başlığı altında sürdürdüğü, “Türkiye Buluşmaları”nın yedincisini önceki gün Hatay’da gerçekleştirdik.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, memleketi Hatay’da, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve yerel yöneticilerle birlikte Milliyet’in konuğuydu.
Hataylılar, yerel yöneticileri açısından çok şanslı. Hataylıların valisi de belediye başkanı da Hatay aşığı...
Vali Celalettin Lekesiz, öyle bir tablo ortaya koydu ki, Hatay’ın sadece kültürünün ve mutfağının değil güçlü ekonomisiyle de en zengin illerden biri olduğunu orada öğrendik. Vali Lekesiz, sıraya girmiş yabancı yatırımcılara yer bulabilmek için gece gündüz arazi üretmeye çalışıyor.
Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ise zehir akan Asi nehrini temizlemiş, suyunu içmeye hazırlanıyor. Nikahları Asi’deki gezi teknelerinde kıyıyor...
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise, Amanosları delip Güneydoğu’yu, devasa GAP ekonomisini Hatay’da denizle buluşturacak tünelin peşinde... Kürsüde, Hataylılara, 13 kilometrelik tünel projesinin ihaleye çıkma aşamasına geldiğini müjdelerken Şirin için dağları delen Ferhat gibiydi...

Yazının Devamı

Atatürk’ü Hatay’da anmak

10 Kasım 2012

Hatay
Büyük Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 74. yılında Hatay’da anmak bambaşka bir duyguydu. Dünyaya ders oluşturacak nitelikte yürüttüğü diplomasinin Hatay’ın Türkiye’ye katılmasıyla sonuçlandığını görebilmek herhalde Atatürk’ü en mutlu edecek olaylardan biri olurdu.
Atatürk’ün ölümünden 7 ay sonra Haziran 1939’da Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını oybirliğiyle kabul eden heyetin toplantı salonunda oturmak ayrı bir heyecan.
Hatay Valisi Celalettin Lekesiz, şimdi makam odası olarak kullandığı bu salondaki tarihi anları aktarırken adeta o günleri yaşıyor gibiydi.
Tarihi valilik binasının Hatay Devleti’nin yönetim binası olduğunu belirttikten sonra kapısını açtığı bir başka salon ise insanı hayrete düşürecek kadar çarpıcıydı.
Küçük bir Meclis salonu olarak düzenlenmiş bu tarihi köşede kürsüdeki Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen, canlı gibi duruyordu. Hemen arkasındaki kürsüde Meclis Başkanı Abdülgani Türkmen, iki yanındaki yardımcıları Bekir Sıtkı Kunt ve Münir Karabay’ın balmumundan heykelleri o kadar canlıydı ki insan kendini bir Meclis oturumunda sanacak kadar o günleri yaşıyordu.
Salonun sağ tarafında oturan Hatay Başbakanı Abdurrahman Melek de pürdikkat

Yazının Devamı

İki tehlikeli yol

9 Kasım 2012

İki tehlikeli yol açıldı... Biri “gizli tanıklık”, diğeri de “açlık grevleri”.
Şemdin Sakık olayı ortaya çıkardı ki, en üst düzeyde komutanların da bulunduğu TSK mensuplarının yargılandığı davalarda, PKK’lılar “gizli tanıklık” yapmışlar.
Sakık, açık tanıklığa dönerek, komutanları ve TSK’yı töhmet altında bırakan, kendisini temize çıkaran bir propaganda zemini yakaladı ve bunu kullandı.
Basına yansıyan başka tanık ifadeleri de hâlâ “gizli”liği korunan PKK’lı veya PKK yanlısı tanıklar, TSK’yı, emniyeti suçlamayı, onlara çeşitli suçlar yüklemeyi sürdürüyorlar.

“Gizli tanık” yolu
PKK, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı savaşan bir terör örgütü.

Yazının Devamı

Şemdin Sakık’ın tanıklığı!

8 Kasım 2012

Ergenekon davasındaki gizli tanık “Deniz”in, terör örgütü PKK’nın 2. adamıyken yakalanan Şemdin Sakık olduğu anlaşıldı.
Sakık, bir süre gizli tanık olarak yürüttüğü faaliyeti şimdi açık kimliğiyle sürdürüyor. İfade adı altında neredeyse bir savcı edasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) suçluyor.
PKK’nın 2 numaralı yöneticisinin “tanık” olduğu davada, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ dahil, ordu komutanları, generaller, albaylar, yarbaylar da sanık!
Bu görüntünün kamu vicdanında kabul görmesi mümkün değil...

Şemdin Sakık kim?
Şemdin Sakık’ın kim olduğunu hatırlayalım:

Yazının Devamı