Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde vereceği 29 Ekim resepsiyonu bu yıl da yine sancılı geçecek.
Köşk’teki resepsiyon sorunu bu yıl 10 yaşına basacak.
Tam 10 yıldır siyasi partiler ve anayasal kurumlar çeşitli gerekçelerle Çankaya Köşkü’nde bir araya gelemiyorlar. Bu yıl da gelemeyecekler.
Sezer dönemi
Köşk’teki resepsiyon krizi Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde türban nedeniyle başlamıştı.
2002 seçimlerini AKP’nin tek başına kazanmasından sonra başlayan dönemde Cumhurbaşkanı Sezer, Köşk resepsiyonlarına eşi türbanlı olanları eşsiz davet edince, protestolar başlamıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan ve bazı bakanlar 29 Ekim resepsiyonuna eşsiz katılırken, bazı bakanlar ve milletvekilleri de protesto ederek Çankaya’ya çıkmamışlardı. Bu uygulama Sezer’in görev süresi boyunca devam etmişti. Eşsiz davet nedeniyle Çankaya Köşkü’nde tüm kesimlerin buluşması mümkün olmadı.
Gül dönemi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise göreve başladığı yıl iki ayrı resepsiyon vererek türban sorununu aşmaya çalıştı.
Cumhurbaşkanı Gül, 29 Ekim’lerde biri öğlen saatlerinde diğeri akşam olmak üzere iki resepsiyon verdi. Öğlen resepsiyonu için eşsiz davet gönderen Gül, akşam resepsiyonları için eşli davetiye gönderiyordu. Böylece devlet erkanı öğlen resepsiyonuna eşsiz katılıyor, akşamki davete ise eşi türbanlı olanlar da eşli olarak katılabiliyorlardı. Gül bu uygulamayı 2010 yılına kadar sürdürdü.
Gül, 2010 yılında ikili resepsiyon uygulamasına son verdi ve akşam eşli tek resepsiyon uygulamasına geçti.
Gül’ün eşli ve tek resepsiyon düzenine geçtiği 2010 yılında Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanları bu resepsiyona katılmadılar. Bunun yerine Merkez Orduevi’nde TSK bünyesinde düzenledikleri resepsiyona katılmaya başladılar.
2011 yılında Van depremi nedeniyle 29 Ekim resepsiyonu iptal edildi. Aynı yıl Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Necdet Özel ilk kez bu yıl Köşk resepsiyonuna katılacak. Komutanların bugün 29 Ekim resepsiyonuna eşli katılmaları bekleniyor.
Baykal ve Kılıçdaroğlu
CHP’nin bir önceki lideri Deniz Baykal da Köşk resepsiyonlarına katılmadı. Baykal, Cumhurbaşkanı Gül’e karşı tutumunu Meclis’te de sürdürmüş ve Cumhurbaşkanı’nın Genel Kurul’a girdiği oturumlarda grubuyla birlikte ayağa kalkmamıştı.
CHP liderliğine seçilen Kemal Kılıçdaroğlu da 2010 yılında Köşk’te resepsiyona katılmamış, Kadıköy Belediyesi’nin kutlamasına iştirak etmişti. Ancak bazı CHP’li milletvekillerini Köşk resepsiyonuna göndermişti.
Kılıçdaroğlu yine katılmayacak
Resepsiyon sorunu bu yıl da sürüyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, bugün Köşk resepsiyonuna çıkmayacak. CHP lideri, Köşk’e çıkmama gerekçesini bugün Ankara’da yapılacak yürüyüşün Ankara Valiliği tarafından yasaklanmasını gösterdi.
CHP lideri, sabah yapılacak resmi törenlere ve Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Gül’ün tebrik kabulüne katılacak. Kılıçdaroğlu Ankara yürüyüşünden sonra İstanbul’a geçerek Kadıköy’deki Cumhuriyet yürüyüşüne de iştirak edecek.
Tekin: Gül konuşsaydı katılırdık
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Ankara Valiliği’nin yürüyüşü yasaklamasının siyasi bir karar olduğu görüşünde. Tekin, dünyanın hiçbir yerinde halkın milli bayramları kutlamasının yasaklanmadığını vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Milli bayramda bir halk yürüyüşü neden yasaklanıyor? Ben araştırdım dünyada milli bayramlarda halk kutlamalarının yasaklandığı uygulama yok. Halk en büyük bayram olan Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak için yürümek istiyor, bunu yasaklıyorsunuz ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül çıkıp bir söz söylemiyor. Eğer Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp eleştiri yapsaydı o zaman Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona biz de çıkardık. Ama tek söz etmedi. Bu, yasaklamayı onayladığı anlamına gelir. Aslında biz milli bayramların siyasi partiler tarafından kutlanmasına karşıyız. Bu nedenle ‘Sayın Kılıçdaroğlu sadece Türk bayraklarıyla gelin’ dedi ama iktidarın milli bayramları geri iten, içini boşaltmaya çalışan, yasakçı anlayışı nedeniyle bugün yapılacak yürüyüşü biz de CHP olarak sahiplenmek zorunda kaldık. Aynı Başbakan Tayyip Erdoğan büyük çelişki içinde. Ne diyordu? ‘19 Mayıs, stadyumların içine sığmayacak kadar önemlidir, halk sokaklarda kutlasın.’ Şimdi ne diyor? ‘Cumhuriyet Bayramı’nı buyrun hipodromda kutlayalım’ diyor. Ne büyük çelişki? Hani bayramlar stadyumlara, hipodromlara hapsedilmeyecekti? Efendim niye yasaklanıyor? Neymiş, bazı provokasyonlar olabilirmiş. Ankara Valiliği, emniyet istihbarat almış. Her yürüyüş için böyle duyumlar olur ve valilik, emniyet tedbirini alır. Görevi budur. ‘Duyumlar var’ diyerek yürüyüş iptal edilir mi? Varsa gerekli önlemi almak devlet olarak senin görevin. Kaldı ki, bugüne kadar CHP’ye provokasyon olacağına ilişkin resmen ulaşmış yazı da yok. Bunların hepsi bahane. Maksat halkın Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla kutlamasını önlemektir.”
Çelik: Cumhuriyet mitingi gibi
AKP Genel Başkanı Yardımcısı ve Sözcüsü Hüseyin Çelik ise bugün yapılacak yürüyüşün adının “Seferberlik Yürüyüşü” olduğunu ve düzenleyicilerine bakıldığında 2007’deki Cumhuriyet mitinglerini anımsattığını söyledi. Çelik şöyle konuştu:
“Tabii emniyet yönünü bilmiyorum. Bunu valilik bilir. O ayrı bir konu. Bugünkü yürüyüş altındaki imzalara, düzenleyicilerine baktığınızda 2007’de yapılan Cumhuriyet mitinglerini anımsatıyor. Siyasi açıdan baktığınızda bu yürüyüşlerde ne pankartlar taşındı, ne sloganlar atıldı hafızalarda tazedir. Yarın (bugün) yapılacak yürüyüşte de benzeri gösteriler olabilir. Suriye yürüyüşünde de Beşar Esad’ın pankartları taşınmış, kendi halkını öldüren Esad yanlısı sloganlar atılmıştı. Yani bana göre bu yürüyüş bir Cumhuriyet Bayramı kutlaması değil, 2007 Cumhuriyet mitingleri gibi bir düzenleme. İşin güvenlik boyutunu bilemem, o konuda ne istihbarat alındı onu da bilemem. İşin o tarafı Ankara Valiliği’ni, emniyeti ilgilendiren bir husus ama siyasi amaç açısından baktığımda ben 2007’deki düzenlemeleri görüyorum. Yürüyüşü tertip dernekleri belli, 2007’yi de onlar düzenlemişlerdi, sonra yürüyüşün adı ‘Halk Seferberliği’ olarak konulmuş. ‘Neyin seferberliği yapılıyor?’ diye de sormak lazım.”
“Kılıçdaroğlu katılsa iyi olurdu”
Çelik, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, Baykal döneminden farklı tutumuna değinerek şöyle devam etti:
“Sayın Ahmet Necdet Sezer bizim için ne ise Sayın Abdullah Gül de CHP için odur. Bu bir gerçek. Sayın Sezer bize bir muhalefet partisi gibi muhalefet ederdi. Ama biz ‘Cumhurbaşkanlığı makamıdır’ diye hiçbir zaman saygısızlık etmedik. Ayağa kalkmamazlık yapmadık ama Sayın Deniz Baykal, Sayın Gül Meclis’e geldiğinde ayağa kalkmadı. Grubu da kalkmadı. Sayın Kılıçdaroğlu ise bunu değiştirdi. Sayın Gül, Meclis’e girince bazı CHP’li milletvekilleri kalkmasa bile Sayın Kılıçdaroğlu ayağa kalkıyordu. Keza türban sorununun fiilen üniversitelerde ortadan kalkmasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun tutumu etkili oldu. Bu nedenle ilk kez Çankaya Köşkü’nde türbanlı türbansız ayırımı yapmadan gerçekleşecek resepsiyona Sayın Kılıçdaroğlu’nun katılması çok iyi olurdu. Bunu kendisinden beklerdik.”
Neden yasaklandı?
Ankara Valiliği, “29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü” adı altında yapılacağı duyurulan etkinliğin kanuna aykırı olduğunu yazılı açıklamayla duyurmuştu. Açıklamada, “Anayasa ve kanunların açık olarak yasakladığı durum, tutum ve eylemler demokrasinin güvencesi altında olamaz ve Ankara’da hiçbir kanunsuz eylem, gerekçesi ne olursa olsun kabul edilemez. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun 89. yıldönümü, tüm Ankaralıların katılımıyla engin sevinç ve coşku içinde kutlanacaktır.
Ankara’da yasal olmayan eyleme tevessül edilmesi halinde, meydana gelebilecek her türlü olaylardan ve doğabilecek zararlardan, organize edenler ile söz konusu eyleme katılanlar sorumlu olacaktır. Kanunsuz eylem güvenlik güçlerince engellenecek ve eylemi organize edenler ile katılanlar hakkında da gerekli yasal işlemler yapılacaktır” ifadesi kullanılmıştı.
Başbakan Tayyip Erdoğan da yürüyüşün yasaklanması ile ilgili soru üzerine, “Ankara Valiliği aldığı bir istihbarat üzerine yasaklama kararı verdi. Valilik şu anda kendi aldığı istihbaratlarla üzerine düşeni yapmıştır. Çünkü bu tür bayramlarımızı, milli duygular içerisinde hep birlikte yaşamamız lazım.
Bunu eğer farklı saplantılar içerisine sokar da, farklı gelen istihbaratlarla bu olay çok daha çirkin istikametlere taşınırsa, tabii buna da valiliğin müsaade etmemesi en doğal hakkıdır. O gün hep birlikte biliyorsunuz gideceğiz Anıtkabir’de görevimizi yapacağız. Ayrıca bir programlama yapmak suretiyle, valiliğin de aldığı istihbaratı doğrulayan adımlar atılması yanlıştır” yanıtını vermişti.