Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın, dinleme olaylarını siyasi partiler hukuku açısından incelediklerini açıklaması tartışmalara neden oldu. Başsavcı Yalçınkaya’nın karar işlem ve eylemleri Anayasa’nın 68. maddesinin 4. fıkrasında yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olup olmadığını saptamak için başlattığı incelemenin bir kapatma davasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı tartışmaların odağını oluşturuyor.
Yalçınkaya’nın daha önce kapatma davasında partisinin Anayasa Mahkemesi’ndeki savunmasını üstlenen Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, yeni bir davanın açılmasını “tahmin ve temenni etmediğini” vurguladı. Çiçek, dünkü görüşmemizde dinleme olaylarıyla siyasi partiler hukuku arasında bağlantı kurulmasının mümkün olmadığını savundu ve şu değerlendirmeyi yaptı:
‘Altüst olur’
“Dinlemeler hâkim kararıyla yapılıyor. Bunun siyasi partiler hukukuyla bir ilgisi yok. Yeni bir kapatma davası Türkiye’yi altüst eder. Daha önce açılan kapatma davası sırasında 4 ay boyunca Türkiye’nin nasıl sıkıntılar yaşadığı ortada. Böyle bir girişim ekonomik ve siyasi istikrarı çok olumsuz etkiler. Ekonomik değerler çok olumsuz etkilenir. Ayrıca siyasi istikrar da çok olumsuz etkilenir.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in, Meclis konuşmasında Dersim isyanıyla ilgili sözleri büyük tartışma yarattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dahil iktidar sözcüleri Öymen’i, Dersim isyanının bastırılma yöntemini savunmak ve önermekle suçladılar. Onur Öymen ise böyle bir amacının olmadığını, amacının sadece, cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan isyanlar karşısında Atatürk’ün müzakere etmediğini anımsatmak, Atatürk’e sahip çıkmak olduğunu söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu da annesinin vefatı dolayısıyla bulunduğu Tunceli’de yaptığı açıklamada, Onur Öymen’in gereğini yapmasını istedi. Bu sözler, “Kılıçdaroğlu da Öymen’i istifaya çağırdı” biçiminde yorumlandı.
Baykal’ın görüşü
CHP lideri Deniz Baykal’ın bu konuda ne düşündüğü merak ediliyor. Baykal, bu konuda tartışmalara girmek istemiyor. Ancak Onur Öymen’in sözlerinin yanlış anlaşıldığını düşünüyor. Baykal, “Öymen’in, hükümetin PKK ile mücadele değil müzakere yaptığını, oysa Atatürk’ün isyan çıkaranlarla müzakere etmediğini örnek olarak verdiğini, o günün koşullarında uygulanan isyan bastırma yöntemini önermediği” düşüncesinde. Baykal’ın, yakın çevresine, “Onur’u yanlış anladılar veya yanlış anlamak
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a hakkında soruşturma veya dava süren subayların ilişiğini kesmesi, en azından, açığa alması çağrısı yapılıyor.
Org. Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) demokrasiye ve Anayasa’ya bağlılığını vurgulamıştı. Aksi eğilimde olanlar varsa, bunların da TSK içinde barınamayacaklarını altını çizerek açıklamıştı. Genelkurmay Başkanı, bu sözlerinin arkasında. Yargı böyle bir hüküm verirse, Org. Başbuğ da askeri mevzuat açısından ne yapılması gerekiyorsa onu yapacaktır.
Org. Başbuğ, yasaların, hukukun uygulanması konusunda çok titiz bir komutan. Ancak yargı süreci devam ederken gündeme getirilen talepler ciddi bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Hakkında soruşturma veya dava yürüyen subayların Org. Başbuğ tarafından açığa alınması talebi bunun tipik örneğini oluşturuyor.
Açığa alma koşulu
Bu talep özellikle iki kez tutuklanıp iki kez serbest bırakılan Albay Dursun Çiçek’le ilgili olarak gündeme getiriliyor. Son serbest bırakma kararı uyarınca Albay Çiçek’le ilgili soruşturma tutuksuz sürdürülecek.
Bu süreçte Albay Çiçek açığa alınabilir mi? Soruşturma aşamasında alınamaz. Çünkü, askeri personelin açığa alınması için askeri mevzuata göre
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in ve Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun dinlenmesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı santralı üzerinden dinleme girişiminde bulunulması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’yı da harekete geçirdi. Başsavcı Yalçınkaya, dünkü görüşmemizde, dinleme kararları ve işlemleriyle ilgili olarak “siyasi partiler hukuku açısından inceleme” başlattıklarını söyledi.
‘Üzüntüyle karşıladık’
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu konuyla ilgili olarak basına yansıyan bilgi ve belgeler bizi çok üzdü. Üzüntüyle karşıladık. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bizim görev alanımızla ilgili boyutu itibarıyla karar, işlem ve eylemleri incelemek zorundayız. Bizim görev alanımız Anayasa ve yasalarla belirlenmiş durumda. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini, Atatürk devrimlerini, hukuk devleti ilkelerini, cumhuriyetin tüm değerlerini korumaktır. Bu ilkelerin güvencesi bağımsız Türk yargısıdır.”
Anayasa ihlali var mı?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı santralı üzerinden dinleme yapıldığı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in telefonlarının da dinlendiğinin anlaşılması üzerine yüksek yargı harekete geçti. Yargıtay 1. Başkan Kurulu ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) toplanarak gelişmeleri değerlendirdiler.
Özbek’in tepkisi
HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, güçler ayrılığı ilkesi ve yargıç güvencesi konusunda ciddi kaygılar taşıyor. Özbek, dün sorularımı yanıtlarken, “telefon dinleme işinin çığırından çıktığını” belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Telefon dinlemeleri CMK’nın 135. maddesinde sayılan sınırlı haller için mahkeme kararıyla yapılan bir işlemdir. Ancak önümüze öyle örnekler geliyor ki, bu iş şirazesinden çıkmış görünüyor. Düşünün ki, kendi aleyhine dinleme kararı alan hâkim var. Nasıl oluyor bu? Dinleme talebinde bulunan savcı, talepte bulunduğu telefonlar arasında, dinleme kararı istediği hâkimin numarasının olduğunun bile farkında değil. Bu talebi hâkimin önüne getiriyor. Hâkim de aralarında kendi numarasının olduğunu bilmeden, fark etmeden dinleme kararı alıyor. Oysa dinleme kararının 135. maddede sayılan sınırlı haller için verilmesi gerekiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Genelkurmay Başkanı’nı görevden al” telkininde bulunanlar var. Telkinle yetinmeyip “Özal olsaydı alırdı” diyerek kışkırtanlar da mevcut.
Başbakan, Genelkurmay Başkanı’nı niye görevden alacak?
Spor olsun diye mi?
Öneri sahiplerinin atıp tuttuklarına bakarsanız, “Evet, gerekirse spor olsun diye!”
Maksat, Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nı görevden alacak güçte olduğunu kanıtlaması. Böylece tarihe Genelkurmay Başkanı’nı görevden almış Başbakan olarak geçmesi...
Ringdeki boksörlere tempo tutar gibi “al, al” diye ısrar etmeleri, “horoz dövüşü” yaptırmaya çalışmaları komik bir görüntü yaratıyor.
TBMM’de açılımla ilgili genel görüşme talebinin ön görüşmesi dün yapıldı. Tahmin edildiği üzere, tartışmalar “Neden 10 Kasım?” sorusu etrafında yoğunlaştı. Doğal olarak, Atatürk, cumhuriyetin temel nitelikleri, O’nun millet ve milliyetçilik anlayışı tartışıldı.
10 Kasım duyarlılığı
Her 10 Kasım’da olduğu gibi dün de duyguların kabardığı bir gündü. Anıtkabir doldu taştı. Gözyaşları ekranlara yansıdı. Büyük Atatürk özlemle anıldı.
Böyle bir günde TBMM’de öz itibarıyla “millet” kavramının tartışılmaya açılması, ön görüşmelere damgasını vurdu. Açılımın içeriğinden çok 10 Kasım ve Atatürk tartışıldı.
Yanlış bir tercih
TRT 1’de yayınlanan Politik Açılım programında Derya Sazak, Fehmi Koru, Prof. Dr. Fuat Keyman ve Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ın konuğu olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan, meslektaşlarımızın sorularıyla gündemdeki hemen hemen tüm konulara ilişkin görüşlerini açıkladı.
Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar içinde en çok eleştirilen Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’le ilgili görüşleriydi. Erdoğan’ın, Darfur’a gittiğini, orada bir katliam görmediği anlamındaki sözleri ile “Müslüman katliam yapmaz” cümlesi, eleştirilere en çok hedef olan ifadeleriydi.
Başbakan’ın bu sözlerini CHP lideri Deniz Baykal da eleştirdi. Baykal, dünkü görüşmemizde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ve Başbakan Erdoğan’ın Beşir’e sahip çıkma gayretlerinin yanlış olduğunu söyledi. Baykal, şu değerlendirmeyi yaptı:
‘Sahiplenmek yanlıştır’
“Sudan Devlet Başkanı, uluslararası hukuka göre suçlanan biri. Hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin katliam yaptığına ilişkin kararı var. Hal böyleyken Cumhurbaşkanı Gül, ‘İstanbul daveti için kim ne karışır’ dedi. Başbakan Erdoğan ise Beşir’in katliam yapmadığını savunmaya çalışıyor. Bunlar çok yanlış gayretler. Niye Beşir’i bu kadar