Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi’nin 60. kuruluş yıldönümünü özel bir gala gecesiyle kutlandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ün katıldığı özel gecede, sahnede 50. yılını dolduran emektar sanatçılara da özel ödüller verildi.
Cumhurbaşkanı Gül, sahnede 60. yılını dolduran sanatçılarla sohbet etti. Hepsini tek tek kutladı.
Vefa örneği
Sahnede Gül’le sohbet eden usta sanatçıların Cumhurbaşkanı’ndan bir de talepleri oldu. Sanatçılar Gül’e, “Biz de zaman zaman, misafir sanatçı olarak da olsa sahneye çıkmak istiyoruz. Bu konuda bize yardımcı olur musunuz?” diye sordular. Cumhurbaşkanı Gül, sanat çınarlarının bu ricasını büyük memnuniyetle karşıladı. Sanatçıların isteğini Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin ile Opera ve Bale Genel Müdürü Rengim Gökmen’e iletti. Her iki genel müdür de talebi olumlu karşıladılar. Cumhurbaşkanı Gül’e emektar sanatçıların sahneye çıkabilmeleri için düzenleme yapacaklarını söylediler.
Hükümetin TBMM’ye sevk ettiği Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik öngören düzenlemenin yasalaşması halinde Abdullah Öcalan’a yeniden yargılama yolunun açılıp açılmayacağı tartışılıyor.
CHP ve MHP, yeni düzenlemenin, Öcalan’a yeniden yargılama yolu açacağını iddia ettiler. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, bu yönde açıklamalar yaptılar.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise TBMM’ye sundukları tasarıda tam aksine hüküm bulunduğunu, bu iddiaların geçersiz olduğunu vurguladı. Ergin, bu konudaki sorumu şöyle yanıtladı:
‘Önleyici hüküm koyduk’
“Muhalefetin iddiaları gerçeğe uygun değil. Yaptığımız düzenleme tam aksine Öcalan’ın yeniden yargılanmasını önlüyor. Düzenlemede iki ayrı önlem maddesi var. Söz konusu tasarının 8. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesinde şu hüküm yer alıyor: Bu kanun yürürlüğe girmeden önce yapılan yeniden yargılama talepleri Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 321. maddesi gereğince istemin esassız olması nedeniyle reddedilenler, birinci fıkradaki haktan yararlanamazlar. Birinci madde ise yeniden yargılamayı düzenliyor. Bu hüküm karşısında yeniden yargılanması mümkün değildir.”
Öcalan daha önce yeniden yargılama için
Adalet Bakanı Ergin: Öcalan’ın yeni odası da eskisiyle hemen hemen aynı büyüklükte. Arada 17 santimetrekarelik bir fark var. Buna karşın yenisi çok daha fazla olanaklara sahip
Abdullah Öcalan’ın İmralı’da yeni inşa edilen cezaevi koşullarından şikâyet etmesi üzerine Türkiye’nin birçok yerinde gösteriler yapıldı, olaylar çıktı, göstericiler güvenlik güçlerine saldırdı. Bu gösterilerde yine çocuklar da ön saflara sürüldü.
DTP lideri Ahmet Türk, Öcalan’ın yeni cezaevindeki koşullarının eskisinden daha kötü olduğunu, sağlık durumunun Türkiye’deki gelişmeleri etkileyecek önemde görülmesi gerektiğini açıkladı. Öcalan ve DTP sözcüleri, yeni cezaevindeki odasının eski odasından çok küçük olduğunu öne sürdüler. Eski odasının 12 metrekare, yeni odasının ise 6 metrekare olduğunu belirterek, değiştirilmesini istediler. Öcalan’ın, “Burada nefes alamıyorum. Eski odamda pencere alçaktı, burada yüksek” şikâyetinde bulunduğu yansıdı.
Bir taraftan gösteriler devam ederken diğer taraftan DTP’li iki milletvekili Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e giderek Öcalan’ın yerinin değişmesini talep ettiler.
Adalet Bakanı Ergin’le dün bu konuyu konuştum.
Hükümet, açılım sürecinde attığı ve atmayı düşündüğü adımlar konusunda CHP ve MHP’yi ikna edemedi. Bu konuda hükümet ile CHP ve MHP arasında köprüler atılmış görünüyor.
CHP ve MHP’nin ikna olmadığı, aksine, tüm güçleriyle karşı çıktıkları açılım süreci PKK’yla aynı çizgiyi izleyen DTP’yi de tatmin etmiş değil. DTP lideri Ahmet Türk, dün yaptığı açıklamayla bunu bir kez daha gösterdi.
Ceviz kabuğu
Türk, hükümetin attığı adımları, “aldatmaca ve oyalama” olarak niteledi. İktidarı “tasfiye”ye yönelmekle suçladı. Yönetmelik değişikliği, yer isimlerinin geri verilmesi gibi adımları “ceviz kabuğu”nu doldurmayacak girişimler olarak tanımladı.
TRT’nin 24 saat Kürtçe yayın yapması, ayrıca RTÜK’ün düzenlemesiyle özel televizyonlara da 24 saat Kürtçe yayın yapma olanağı verilmesi; “dağdan inme” örneği olarak Kandil ve Mahmur’dan gelenlerin pişmanlık belirtmemelerine karşın “221. maddeden yararlanma ihtimallerine binaen” serbest bırakılmaları, zafer havasıyla bölgede gezdirilmeleri DTP’yi memnun etmeye yetmemiş. Türk, açıklamasında bunlara değinmedi bile.
Meslektaşımız Mustafa Balbay, tutuklandıktan 9 ay sonra savunmasına başlayabilmişti. Balbay’ın, “Ben buradayım, Özden Örnek nerede?” şeklinde özetlenecek sözleri, gazetelere manşet olmuştu ve haklı bir soru olarak yorumlanmıştı.
Balbay, bu tepkiyi, savcının, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen günlüklerden pasajlar okuyarak soru yöneltmesi üzerine vermişti.
Savcılığın, dün dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in ifadelerine başvuracakları haberi kamuoyuna yansıdı.
Balbay’ın sorusunun etkili olup olmadığı bilinmez ama savcılık eski kuvvet komutanlarıyla ilgili evrakı daha önce ayırmıştı. Anlaşılıyor ki, soruşturmada yeni bir aşamaya geçiliyor.
Örnek’in günlükleri
Bu soruşturmanın en önemli hareket noktası Özden’e ait olduğu belirtilen günlükler...
Eski Milli Eğitim Bakanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Van’da katıldığı bir toplantıda, 1993’te Bingöl’de 33 erin şehit edildiği olayla ilgili tartışma yaratacak imalarda bulundu. Çelik, 33 erin şehit edilmesinin “devlet işi”, “Ergenekon işi” olabileceğini ima ederek, bu olayın da aydınlatılacağını söyledi.
Akıllı bekçi
Hüseyin Çelik, konuları örneklerle, teşbihle anlatmayı sever. Van’daki toplantıda da “Ergenekon”la ilgili bir benzetme yaptı ve sonra 33 erin şehit edilmesi örneğini verdi. Çelik, şöyle dedi:
“Düşman üretme paranoyası nedir biliyor musunuz? Şu an Ergenekon diye bir dava görülüyor. Onun da mantığını ifade edelim. Bir mahallede hiç hırsızlık vakası yoksa mahalle bekçisinin önemi kalır mı? Kalmaz. Mahalle bekçisi akıllıysa kendi konumunu muhafaza etmek için mahallede hırsızların kol gezdiğini yayması lazım. Hatta daha akıllıysa arada bir iki kapıyı kendisinin yoklaması lazım. İşte Ergenekon budur.”
Çelik, bu sözlerinin ardından da 33 erin şehit edildiği Bingöl olayı örneğini verdi ve bu olayın da aydınlatılacağını ifade etti.
Çelik’in, “bekçi örneği” ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, “bekçinin konumunu muhafaza için arada bir iki evi yoklaması”
Bu nasıl sevap işlemek diye sormadan edemiyor insan. Sözüm ona dini vecibeyi yerine getirmeye niyetlenen adam elindeki bıçağı herkesin gözü önünde boğanın arka bacaklarına sallayıp duruyor. Hayvan arka ayaklarının üzerine çökünceye kadar.
Beyefendi kaçan boğaya kızmış. Yakalandıktan sonra cezasını arka ayaklarını keserek veriyor ve hayvan can havliyle sağa sola sıçramaya çalışıyor, acı içinde...
Yoldan geçen vatandaşların müdahale etmesine aldırmadan bıçağı bir de hayvanın boğazına sallıyor. Müdahale edenlere de efelenmeyi elden bırakmıyor. Hayvana eziyet kavramıyla bile açıklanamayacak bir durum. Tam bir vahşet.
Cezası olmalı
Hayvandır diye her türlü vahşeti uygulamak Müslümanlığa sığar mı? İnsanlığa sığar mı? Böyle sevap olur mu?
Bunun bir cezası yok mudur? Hayvana her türlü eziyeti yapmak serbest midir?
Türkiye’nin sakınması gereken en önemli tehlikenin, açılım sürecinin bir “Türk-Kürt” çatışmasına doğru sürüklenmesi ve bunun toplumsal yaşama yansımasıdır. Bu yönde en küçük bir kıvılcımın bile ciddiye alınması, üzerine körükle gidilmemesi, hemen söndürülmesi gerektiğine çok kez dikkat çekmiştik.
Bazı il ve ilçelerde küçük de olsa gerginlik yaşandığında, ülkeyi ve süreci yönetenlerin çok dikkatli olması gerektiği üzerinde durmuştuk.
Tehlike çanları
Maalesef son günlerde bu yönde kötü haberler geliyor. Sonuncusu, bayramdan bir gün önce Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinden geldi.
İki Kürt kökenli genç ile askerden izinli gelen iki genç arasındaki münakaşa büyüdü. Polise direndiği belirtilen iki Kürt kökenli genç gözaltına alındı. Ancak olay bundan sonra daha büyüdü. Karakolun önünde toplanan 2 bin 500 kişilik bir grup sloganlar attı. Gözaltına alınan iki Kürt kökenli genci protesto ettiler. Polis kalabalığı dağıtmakta yetersiz kaldı. Askerden yardım istedi.
Bayramiç Kaymakamı Şahin Aslan ve Belediye Başkan Yardımcısı Ergün Tüzgen kalabalığı sağduyuya davet etti. Ancak kalabalık sakinleşmedi ve Kürt kökenli vatandaşların oturduğu evlere taşlı saldırıda bulundu.