CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in, Meclis konuşmasında Dersim isyanıyla ilgili sözleri büyük tartışma yarattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dahil iktidar sözcüleri Öymen’i, Dersim isyanının bastırılma yöntemini savunmak ve önermekle suçladılar. Onur Öymen ise böyle bir amacının olmadığını, amacının sadece, cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan isyanlar karşısında Atatürk’ün müzakere etmediğini anımsatmak, Atatürk’e sahip çıkmak olduğunu söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu da annesinin vefatı dolayısıyla bulunduğu Tunceli’de yaptığı açıklamada, Onur Öymen’in gereğini yapmasını istedi. Bu sözler, “Kılıçdaroğlu da Öymen’i istifaya çağırdı” biçiminde yorumlandı.
Baykal’ın görüşü
CHP lideri Deniz Baykal’ın bu konuda ne düşündüğü merak ediliyor. Baykal, bu konuda tartışmalara girmek istemiyor. Ancak Onur Öymen’in sözlerinin yanlış anlaşıldığını düşünüyor. Baykal, “Öymen’in, hükümetin PKK ile mücadele değil müzakere yaptığını, oysa Atatürk’ün isyan çıkaranlarla müzakere etmediğini örnek olarak verdiğini, o günün koşullarında uygulanan isyan bastırma yöntemini önermediği” düşüncesinde. Baykal’ın, yakın çevresine, “Onur’u yanlış anladılar veya yanlış anlamak işlerine geldi, istismar ediyorlar. Ayrıca sözlerini yanlış anlayıp alınan vatandaşlarımızdan da özür diledi” değerlendirmesini yaptığı kaydediliyor.
Baykal’ın, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı değerlendirmeyi ise Öymen’in sözlerini yanlış anlayan Tuncelilerin duygusallığını yansıtmaktan ibaret olduğu yorumunu yaptığı da ifade ediliyor.
‘Tehlikeli gidiş’
CHP lideri Baykal, açılım süreci, yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) dönük saldırıların Türkiye’yi tehlikeli bir gidişe sürüklediği düşüncesinde. Baykal, son gelişmelerle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye tehlikeli bir gidişe sürükleniyor. Bir yandan Kürt açılımı diye başlatılan sürecin Türkiye’yi hızla ayrıştırması söz konusu. Başbakan, PKK’yı haklı gösteren bir üslup ve yaklaşım içinde. Bu çok tehlikelidir, çünkü, bölücülüktür. Türkiye’nin kuruluş temelleri ve anayasal bütünlüğü bozulmak isteniyor. Yapılmak istenen budur ve maalesef bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez hükümet eliyle yapılıyor.”
Anadilde eğitim
Baykal, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Meclis konuşmasına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“İçişleri Bakanı’nın bir sözü üzerinde fazla durulmadı. İçişleri Bakanı, üniversitelerde anadilde enstitülerden, bölümlerden ve seçmelik derslerden söz etti. Bu, Anayasa’nın 42. maddesine açıkça aykırı bir yaklaşımdır. Uygulanması anayasa ihlali olur.”
Yargı ve TSK
CHP lideri, telefon dinlemelerinin yüksek yargı organlarına kadar yaygınlaşması ve TSK’yla ilgili belge ve benzeri suçlamaların da anayasal bütünlüğü bozmaya yönelik olduğu saptamasında bulunarak şöyle devam etti:
“Türkiye’nin çivisini çıkardılar. Telefon dinlemeleri yüksek yargıya kadar vardı. İktidar şimdi de hukuk devleti ilkelerine aykırı eylemlerin odağı haline geliyor. Anayasa Mahkemesi zaten laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğunu 1’e karşı 10 oyla tespit etmişti. Şimdi de hukuk devleti ilkelerine aykırı eylemlerin odağı konumuna geldiler. TSK’ya karşı da planlı bir kampanya yürütülüyor. Islak imza olayında mahkemenin oybirliğiyle verdiği serbest bırakma kararı iyi okunmalıdır.
Bu kararda mahkeme, oybirliğiyle, iddia sahiplerine, öne sürdüğünüz suçlamalara bir kanıt yok, diyor. Oysa iddia sahipleri daha yeni yapılmış tayinlerle oluşturulmuş Adli Tıp Kurumu’nun kararını kabul edin, başka yere incelettirmeyin baskısı yapıyor. Buna karşın mahkeme heyeti esasa ilişkin bir karar vererek suçlamaların kanıttan, dayanaktan yoksun olduğunu hükme bağlıyor. Ayrıca orijinal olduğu iddia edilen belgenin Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderilmemesi de manidardır. Başka yerde incelenmesini istemiyorlar.”