Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı santralı üzerinden dinleme yapıldığı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in telefonlarının da dinlendiğinin anlaşılması üzerine yüksek yargı harekete geçti. Yargıtay 1. Başkan Kurulu ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) toplanarak gelişmeleri değerlendirdiler.

Özbek’in tepkisi
HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, güçler ayrılığı ilkesi ve yargıç güvencesi konusunda ciddi kaygılar taşıyor. Özbek, dün sorularımı yanıtlarken, “telefon dinleme işinin çığırından çıktığını” belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Telefon dinlemeleri CMK’nın 135. maddesinde sayılan sınırlı haller için mahkeme kararıyla yapılan bir işlemdir. Ancak önümüze öyle örnekler geliyor ki, bu iş şirazesinden çıkmış görünüyor. Düşünün ki, kendi aleyhine dinleme kararı alan hâkim var. Nasıl oluyor bu? Dinleme talebinde bulunan savcı, talepte bulunduğu telefonlar arasında, dinleme kararı istediği hâkimin numarasının olduğunun bile farkında değil. Bu talebi hâkimin önüne getiriyor. Hâkim de aralarında kendi numarasının olduğunu bilmeden, fark etmeden dinleme kararı alıyor. Oysa dinleme kararının 135. maddede sayılan sınırlı haller için verilmesi gerekiyor. Dinleme olağan bir delil toplama aracı değildir, sınırlı koşulları vardır.”

Hâkimin hâkimi dinletme yetkisi
HSYK Başkan Vekili Özbek, Adalet Bakanlığı müfettişlerine verilen, hâkim ve savcılar hakkında telefon dinleme, izletme, kayda aldırma talebinde bulunma yetkisinin ciddi bir sorun kaynağı olduğu kanısında. Bu kaygıyı paylaşan HSYK, dün, bu yetkiyi veren düzenlemenin kanun yararına bozulması için daha önce karar aldığını, ancak Adalet Bakanı’nın bu kararı yerine getirmediğini kamuoyuna duyurdu. Özbek’in bu konudaki değerlendirmesi ise şöyle:
“Adalet Bakanlığı müfettişleri, meslek mensupları arasından bakanlık tarafından seçiliyor. Müfettişlere bir yönetmelik düzenlemesiyle inceledikleri, soruşturdukları hâkim ve savcıların telefonlarının dinlenmesi talebinde bulunma yetkisi tanındı. Oysa yasada böyle bir yetki yok. Bana göre yasada olsa bile bu yeterli olmaz. Anayasa’da hüküm olması gerekir. Çünkü hâkim teminatı anayasal bir düzenlemedir. Biz kurul olarak bu yetkinin yasaya uygunluk açısından Yargıtay’ın denetiminden geçirilmesinin uygun olacağı kararına vardık. Bu amaçla da Adalet Bakanı’nın kesinleşmiş olan bir karar üzerinden kanun yararına Yargıtay’a başvurmasını istedik. Ama Bakan bu kararı bugüne kadar uygulamadı. Bu başvuruyu yapmak Adalet Bakanı’nın görevidir.”
Özbek, “Adalet Bakanlığı müfettişinin sicili etkileyebilecek yetkisi olduğu düşünülürse, müfettişten gelen bir dinleme talebini hâkimin geri çevirmesinin zorluğu da anlaşılır” yorumunda da bulundu.

Delil kararı
Özbek, ayrıca HSYK’nın önüne getirilen dosyalar konusunda, “sadece dinleme tapelerine dayanan talepleri” dikkate almama kararı verdiklerini de vurguladı. Telefon dinlemelerinin olağan delil toplama aracı olmadığını belirten Özbek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sadece telefon dinlemelerinin tapeleri delil kabul edilip karar verilmez. Biz maddi deliller ararız. Önümüze sadece telefon dinlemelerinin tapeleriyle dosya getiriyorlar. Konuyla ilgili olmayan, başka bir maddi delili bulunmayan telefon tapeleri. Bunlarla hüküm vermeyeceğimizi açıklayarak, kolayca dinleme kararı veren meslek mensuplarının da dikkatini çekmek istedik.”

‘Kurul kararı gerekir’
Özbek, Yargıtay Başsavcılığı adına görev yapan savcıların da Yargıtay mensubu sayılması gerektiğini belirterek, bu görevdeki kişiler hakkında dinleme kararının da (Ömer Faruk Eminağaoğlu’yla ilgili karar) Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu tarafından verilmesi gerektiğine işaret etti.