Çiçek: Cuma küfredip pazartesi parayı aldılar

9 Şubat 2011

KKTC’de Türkiye aleyhine düzenlenen mitinge Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de çok sert tepki gösterdi. Çiçek, mitingi “utanç verici” olarak niteledi.
Başbakan Yardımcısı Çiçek’in değerlendirmeleri Ankara’nın, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Başbakan İrsen Küçük, Serdar Denktaş gibi önde gelen isimlere kırgın olduğunu gösteriyor.
Çiçek, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “besleme” değerlendirmesini KKTC halkı için değil, bu mitingin önde gelenleri için söylediğini özellikle vurguladı.
Çiçek, Kıbrıs Türklerine kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın sözleriyle seslendi. Çiçek, Denktaş’ın ATO’da yaptığı konuşmayı hatırlatarak, “Biz Kıbrıs Türklerine, kan istediklerinde kan verdiğimiz, can istediklerinde can verdiğimiz kardeşlerimiz olarak bakıyoruz” dedi.
Çiçek, mitingde Türkiye’yi ve Türk askerini işgalci ve savaş suçlusu gösteren, Türkiye’nin parasını istemeyiz diyenleri, “Cuma günü küfrettiler, pazartesi günü parayı aldılar” diyerek eleştirdi.
Çiçek’in değerlendirmeleri özetle şöyle:

Yazının Devamı

Koşaner’in gösterdiği özen

8 Şubat 2011

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in, dün, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaretinin, Süheyl Batum Hoca’nın sözlerinin hemen sonrasına denk gelmesi merakı artırdı. Koşaner’in ziyaretinin Batum’un sözleriyle bir ilgisi var mıydı?
“Hayır, yoktu” diyebiliriz. Ziyaretin dün yapılması bir tesadüftü. Koşaner’in iade-i ziyareti geçen hafta planlanmıştı ve CHP yönetimiyle dün için mutabakata varılmıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, ziyaret tarihi belirlendikten çok sonra konuştu.

Batum’a tepki
CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süheyl Batum’un, Zonguldak’ta sarf ettiği sözler tartışma yarattı.
Batum’un, “Koca bir askeri yıktılar, meğer kâğıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar. Ancak CHP’yi yıkamadılar” sözlerinin etkileri şöyle özetlenebilir:
1 - Bu sözlerin CHP’nin askerden müdahale beklediği biçiminde yorumlanacağı ve iktidar partisinden “CHP darbeci, darbe beklemiş” suçlamaları geleceği belliydi. Nitekim geldi.

Yazının Devamı

Haşim Kılıç: Biz kimsenin adamı değiliz

6 Şubat 2011

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Prof. Dr. Erdal Tercan’ın Anayasa Mahkemesi üyeliği töreninde yaptığı konuşma nedeniyle eleştirilmişti.
Kılıç’ın konuşmasında muhalefetin, Yargıtay ve Danıştay’ın karşı çıktığı yargı düzenlemelerini savunduğu, böylece, “ihsas-ı rey”de bulunduğu öne sürülmüştü. Söz konusu yargı düzenlemelerine karşı ana muhalefet tarafından Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılabileceği, Başkan Haşim Kılıç’ın düzenlemeleri savunur mahiyette konuştuğu, bu konuşmanın oyunun rengini önceden açığa vurma anlamı taşıdığı eleştirisi getirilmişti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’la dün yaptığım konuşmada bu eleştirileri anımsattım. Kılıç, bu konudaki sorularıma şu yanıtı verdi:

“İhsas-ı rey yok”“Ben ihsas-ı reyde bulunmadım. Çok dikkatli ve dengeli bir konuşma yaptım. Kelimeleri özenle seçtim. Yargının sorunlarını dile getirdim. Benim vurgulamak istediğim eleştirileri dile getiren yüksek yargı mensuplarının ortaya bir çözüm önerisi getirmemeleriydi. Yargının sorunları biliniyor. Yüksek yargı mensupları bu sorunlar nedeniyle eleştiri yapıyorlar, ancak bir çözüm önermiyorlar. Ben buna dikkat çekmek istedim.”
Kılıç, konuşmasında şöyle demişti:
“Yüksek yargı

Yazının Devamı

Tıp fakültelerinde performans

5 Şubat 2011

Devlet hastanelerinde performans uygulaması, tıp fakülteleri için de yürürlüğe girdi. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere performans yöntemini savunanlar, tıp fakültelerinde “hoca farkı” adı altında hastanın ödeme yapmayacağını ve profesörler de dâhil öğretim üyelerinin baktıkları hasta sayısı ve diğer bazı ölçülere göre ücret almalarının daha doğru bir yöntem olduğunu öne sürüyorlar.
Tıp fakültesi öğretim üyelerinin bazıları ise bu uygulamaya tepki gösteriyorlar. Bu amaçla bazı profesörlerin yıllık izinlerini kullandıkları, basit gördükleri vakalara bakmadıkları yönünde haberler geliyor.

Hocaların itirazı
Tıp fakültesi öğretim üyelerinin itirazını esas itibarıyla, doktorların ve özellikle doktor yetiştiren tıp fakültesi öğretim üyelerinin performansının “baktıkları hasta sayısı”yla ölçülmesinin çok yanlış olduğu tezi oluşturuyor.
Böyle düşünen öğretim üyeleri adına dile getirilen itirazlar şöyle özetlenebilir:

Yazının Devamı

Babadan oğula geçen demokrasi!

4 Şubat 2011

Tunus lideri Bin Ali’nin sonunu ve domino etkisini gören diğer Arap ülkelerinin “ömür boyu” liderleri halka söz veriyorlar:
- Oğlum aday olmayacak!
- Söz veriyorum ben 2013’te aday olmayacağım, oğlum da olmayacak!
“Oğlum aday olmayacak” derken de, “Daha ne yapayım” havasındalar. Sanki, kendilerinden sonra oğullarının devlet başkanı seçilmeleri zaten haklarıymış da, bundan feragat ediyorlarmış gibi...

Oğla geçen demokrasi
Krallığın babadan oğla geçtiğini biliyor da, demokrasilerde devlet başkanlığının babadan oğla geçtiğini “demokratik Arap cumhuriyetleri”nde gördük!

Yazının Devamı

Mübarek yanlış yolda

3 Şubat 2011

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, süresinin sonuna kadar görevde kalacağını, geçiş dönemini düzenleyeceğini ve aday olmayacağını açıkladı. Meydanları dolduran ve sayıları milyonu aşan göstericilerin beklentisi ise bu değildi. Onlar Mübarek’in hemen çekilmesini, hatta ülkeyi terk etmesini istiyorlar.

Mübarek yanlıları
Mübarek’in bu açıklamasından sonra dün Mübarek yanlıları da Tahrir Meydanı’na girmeye çalıştılar. Bu çatışmalara yol açtı. Mübarek yanlısı olarak tanımlanan grubun Mübarek’in açıklamasından sonra meydana çıkmaları anlamlı.
Muhalifler, develerle ve atlarla meydana girmeye çalışanları Mübarek’in kontrol ettiği gizli servisin örgütlediğini belirttiler.
Mübarek’in konuşması ve meydana adamlarını sürmesinde, ABD’nin ve Mısır ordusunun yaptığı açıklamaların rolü olduğu anlaşılıyor. Washington’un Mübarek’e tam cephe almaması, Mısır ordusunun da göstericileri hayat normalleşinceye kadar evlerinize dönün, çağrısı yapması, hem Mübarek’i hem de yandaşlarını cesaretlendirmiş görünüyor.

Yazının Devamı

TSK kendini nasıl savunacak?

2 Şubat 2011

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) uzun süredir savunma pozisyonunda. Çok yönlü yürütülen bir psikolojik harekâta karşı kendini savunmaya çalışıyor. Bunu yaparken ciddi belgeye ve bilgiye dayalı, yargıya intikal etmiş konularda ise çok özenli davranıyor. Son dönemde yoğunlaşan iddialar karşısında, Genelkurmay Başkanlığı, “aksine telkinlere rağmen yargının tarafsızlığına güvendiğini ve sabırla yargı sürecini beklediğini” kamuoyuna duyurdu.

Engel yok
Ergenekon dalgalarıyla başlayan süreçte birçok muvazzaf general ve subay ile birçok emekli general ve subay gözaltına alındılar, tutuklandılar, aralarında serbest bırakılan oldu, halen tutuklu olanlar var. Davalar sürüyor.
Şurası teslim edilmeli ki, Genelkurmay, bu süreçte hukuka uygun, yasal dayanağı bulunan hiçbir işleme engel olmadı. Aksine, sivil yargının hukuka uygun tüm taleplerini yerine getirdi. Sivil yargının askeri birimlerdeki çalışmalarını kolaylaştırdı, birlikte çalıştı.
İtirazlarını ise yine hukuk yoluyla yaptı. Yargıçların vereceği kararı bekledi, verilen kararları da uyguladı.

Yazının Devamı

Mısır’da geri dönüş olmaz

1 Şubat 2011

Tunus’ta başlayan, kısmen Yemen ve Cezayir’e yansıyan, ancak Mısır’ı ciddi ölçüde sarsan hareketin bölgedeki tüm dikta yönetimlerini devirip devirmeyeceği tartışılıyor.
Mısır’da ne olacağı sorusunun önemi bölgedeki diğer despot yönetimlerin korkusundan kaynaklanıyor.
Mısır’ın Tunus’a benzemeyeceği, ABD’nin kendi çıkarları için Hüsnü Mübarek’i destekleyeceği, ayrıca Arap ülkeleri içinde en güçlüsü olan Mısır ordusunun da isyanı bastırabileceği yorumları yapılıyor.
Bu yorumların gerçekçi olmadığı kanısındayım. Mısır’da başlayan sürecin geri dönüşü olmayacaktır. Ülkeyi 30 yıldır yöneten Hüsnü Mübarek’in veya yerine geçirmek istediği oğlunun halkın karşısına çıkıp aday olmaları mümkün değil. Süreç bir şekilde Hüsnü Mübarek’in gidişiyle sonuçlanacaktır.

ABD ve ordu
Mübarek’i iktidarda tutmaya ABD’nin de Mısır ordusunun da gücü yetmeyecektir. ABD, yine kendi çıkarlarına uygun bir yönetim oluşturmaya çalışacaktır, ancak bu artık Mübarek eliyle gerçekleşmeyecektir.

Yazının Devamı