Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in, dün, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaretinin, Süheyl Batum Hoca’nın sözlerinin hemen sonrasına denk gelmesi merakı artırdı. Koşaner’in ziyaretinin Batum’un sözleriyle bir ilgisi var mıydı?
“Hayır, yoktu” diyebiliriz. Ziyaretin dün yapılması bir tesadüftü. Koşaner’in iade-i ziyareti geçen hafta planlanmıştı ve CHP yönetimiyle dün için mutabakata varılmıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, ziyaret tarihi belirlendikten çok sonra konuştu.
Batum’a tepki
CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süheyl Batum’un, Zonguldak’ta sarf ettiği sözler tartışma yarattı.
Batum’un, “Koca bir askeri yıktılar, meğer kâğıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar. Ancak CHP’yi yıkamadılar” sözlerinin etkileri şöyle özetlenebilir:
1 - Bu sözlerin CHP’nin askerden müdahale beklediği biçiminde yorumlanacağı ve iktidar partisinden “CHP darbeci, darbe beklemiş” suçlamaları geleceği belliydi. Nitekim geldi.
2 - Darbeye karşı bir tutum alan, 27 Mayıs’ı lanetleyen ve “asker müdahaleye kalkarsa tankın üstüne önce ben çıkarım” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu sıkıntıya sokacağı belliydi. Nitekim öyle oldu.
3 - Batum’un açıklamasının içeriği kadar, üslubunun da Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) rahatsız edeceği belliydi. Nitekim TSK’nın açıklaması da bunu gösterdi.
Koşaner’in özeni
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, TSK’yı siyasetin dışında tutmaya büyük özen gösteriyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’la haftalık olağan görüşmeleri dışında, konuşmuyor; zorunlu hallerde kısa yazılı açıklamaları tercih ediyor.
Son yıllarda, siyasetin içine çekilen TSK’ya karşı ayrıca özel bir karşı propaganda yürütüldüğü de sır değil. Bir önceki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da, ondan görevi devralan Koşaner de, darbe iddialarıyla ilgili olarak devam eden yargı sürecini beklediler. Yargıya hiçbir engel çıkarmadılar.
Yargı sürecini fırsat bilip “darbe tehdidi” üzerinden politika yapılmasına da TSK’yı savunma adına politika yapılmasına da TSK tepkili. Koşaner’in dünkü açıklamasında “iki büyük siyasi partiye mensup ve yönetici konumundaki bir kısım siyasilerin” ifadesi bu özenin bir ürünü...
Koşaner, olumlu veya olumsuz hiçbir biçimde TSK’nın siyasete konu edilmesini istemiyor.
Batum: “Geri adım yok”
Süheyl Batum Hoca’ya, Zonguldak’taki sözlerini ve üslubunu sordum. Batum, “Sözlerimin arkasındayım, bu konuda geri adım atmam” yanıtını verdi. Süheyl Hoca, TSK’nın açıklamasını da üzerine almadığını ısrarla vurgulayarak şöyle konuştu:
“Ben bu açıklamayı üzerime almadım. Eğer bana dönük yaptılarsa, eğer bunu söylerlerse o zaman benim de diyeceklerim olur. Tutuklulara bu arada TSK mensubu sanıklara yapılan hukuki haksızlıkların Genelkurmay tarafından dile getirilmesini beklerdim. Bunu yapmayan Genelkurmay, eğer benim sözlerime karşı bu açıklamayı yaptıysa o zaman ben de, ‘iyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz’ diyenlere veya ‘ne o Türk filmimi çeviriyoruz’ diyenlere karşı niye sesiniz çıkmadı, açıklama yapmadınız, diye sorarım. Ben darbe istemiyorum. Hiçbir zaman da istemedim. Darbe benim babamı iktidardan aldı, nasıl darbe isterim? Benim istediğim Genelkurmay başkanlarının TSK mensuplarına ve TSK’ya karşı yapılan haksız, hukuksuz suçlamalar ve fiiller karşısında kurumu korumalarıydı. Yoksa darbe yapmaları değil. Eğer TSK içinde darbe girişimleri vardıysa, bu girişimde bulunan komutanlar belli idiyse o zaman Hilmi Özkök Paşa’nın gerekeni yapması ve kamuoyuna da açıklaması gerekirdi. Eğer suç işleyen varsa elbette yargılanmalıdır. Ama bunu fırsat bilip hukuksuz işlemler yapılıyorsa, o zaman da buna karşı durmak gerekir. Ben kral çıplak dedim, hepsi bu.”
“Kılıçdaroğlu’yla konuşmadım”
Batum’a, Zonguldak konuşmasıyla ilgili olarak Kılıçdaroğlu’yla görüşüp görüşmediğini, bir değerlendirme yapıp yapmadıklarını sordum. “Hayır, henüz görüşmedim” yanıtını verdi.
Zonguldak konuşmasının Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi sıkıntıya soktuğu açık. Ancak Batum, “sözlerim kastını aştı” havasında değil, aksine ısrarla savunuyor.
Batum sözlerinin arkasında ancak Kılıçdaroğlu’nun Batum’un arkasında durup durmayacağı da önemli...