MHP’siz siyaset

30 Ocak 2011

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “iki partili sistem istiyorum” dediği gün, MHP lideri Devlet Bahçeli görkemli bir toplantıyla seçim bildirgesini açıkladı. İktidara gelmesi halinde neler yapacağını somut biçimde saydı.
Başbakan Erdoğan’ın, ABD sistemine sıcak baktığı biliniyor. ABD’de uygulanan başkanlık sistemini arzu ettiği bir sır değil.
Başkanlık sistemi ayrı bir tartışma konusu. Başbakan’ın “iki partili sistem”i gündeme getirmesini MHP’nin baraj altında kalması hali olarak okuyanlar da oldu.

Ana akımlardan biri
MHP, çok partili siyasi hayatımızın önemli siyasi akımlarından biri olarak hep var oldu. Diğer ana akımlar gibi 12 Eylül, MHP’yi de yok edemedi.
Özellikle Devlet Bahçeli’nin liderliğinden sonra MHP’nin eski MHP olmadığını görmek gerekiyor. Bahçeli, MHP yapısını ve konumunu değiştirdi. MHP denilince eskiden akla gelenler artık gelmiyor. MHP ve ülkücü gençlik sokakta değil. Bahçeli, partiyi “katı Türk milliyetçiliği” sınırlarının dışına taşıdı. Sokaktan çekti.

Yazının Devamı

Gerçeker: “Bizde çelişki yok”

29 Ocak 2011

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay’ın daire sayısının artırılmasına karşı çıkışında bir çelişki olmadığını söyledi. Gerçeker, daha önce Adalet Bakanlığı’na daire sayısının artırılması için yazı yazdığını, ancak üzerinden iki yıl geçmesine karşın, hükümetin harekete geçmediğini anımsatarak şu bilgiyi verdi:

“Çelişki bizde değil”
“Yargıtay’ın tutumunda bir çelişki yok. 2005 yılında istinaf mahkemelerinin kurulmasına ilişkin kanun çıktı. İstinaf mahkemeleri kurulunca Yargıtay’ın iş yükü azalacağı için daire ve üye sayısının azaltılması öngörülmüştü. Ben o zaman başkan değildim. Buna ilişkin yasa tasarısı Meclis’e gitti, ancak yasalaşmadı ve istinaf mahkemeleri kurulmadı. İş yükümüz ise her geçen yıl daha arttı. Bunun üzerine ben geçici olmak koşuluyla Yargıtay daire ve üye sayısının artırılmasını talep ettim.”

“Geçici artırma”
Gerçeker, 25.4.2008 tarihinde Adalet Bakanlığı’na yazdığı yazıda, “Bölge Adliye Mahkemeleri fiilen çalışmaya başladığında görevleri sona ermek ve dairelerde görev yapan üyeler başka dairelerde görevlendirilmek üzere ve herhangi bir nedenle boşalan üyelikler için bu tarihten sonra üye sayısı 250’den aşağı düşmeden seçim yapılmamak kaydıyla, 3

Yazının Devamı

‘Demokratik direniş hak olur’

28 Ocak 2011

Kılıçdaroğlu tartışma yaratan ‘baskıya karşı direnme hakkı oluştu’ saptamasıyla ilgili sorularımı yanıtladı. Kılıçdaroğlu’na göre CHP’li milletvekilleri bu durumun ‘ne kadar vahim’ olduğunu göstermek, duyurmak istediler

Yüksek yargıyla ilgili yasa tasarıları, iktidar ile ana muhalefet arasında gerilemeye neden oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki söz düellosu devam ederken, CHP’li bazı milletvekilleri, bir bildiriyle “baskıya karşı direnme hakkı” şartlarının oluştuğunu duyurdular. Kılıçdaroğlu, tartışma yaratan konularla ilgili sorularıma şu yanıtları verdi:

“Baskıya karşı direniş hak olur”
Partinizden 10 milletvekili, yüksek yargıyla ilgili yasal düzenlemelere karşı bir bildiri yayımlayarak, “baskıya karşı direnme hakkı şartlarının oluştuğunu” açıkladılar. Bazıları TBMM’de bu yasalara karşı halkın sokak sokak direneceğinden söz ettiler. Söz konusu bildiriyle ilgili düşünceniz nedir?Milletvekillerimiz yapılmak istenenin, olayın ne kadar vahim olduğuna kamuoyunun dikkatini çekmek için bunu yaptılar. Kamuoyuna, tehlikeyi duyurmak istediler. Yapılmak istenen yargının ele geçirilmesidir. Karşılaştığımız tehlike, cumhuriyet tarihimizde

Yazının Devamı

Gerekçe, zamanaşımı yakın 154.000 bin dosya

27 Ocak 2011

Yargıtay’ın üye sayısı 250’den 150’ye indirilecekti, şimdi neden 387’ye çıkarıyor, diye dün sormuştum. Ayrıca hükümetle Yargıtay’ın pozisyonları niye değişti, diye de eklemiştim.
Adalet Bakanlığı dün bu konuyla ilgili detaylı bir bilgi notu gönderdi. Hükümet cephesinin gerekçelerini aktaran ve süreci özetleyen bilgilendirmesi şöyle:

Yargıtay istedi
“1- Yargıtay Başkanları ve hukuk çevreleri tarafından 1944 yılından bu yana dile getirilen istinaf mahkemelerinin kurulması için 2004 yılında Bölge Adliye Mahkemeleri Kanunu çıkartıldı.
2- Bölge Adliye Mahkemeleri Kanunu, 1 Haziran 2005’te yürürlüğe girdi ancak mahkemelerin faaliyete geçirilmesi 2007 yılına ertelendi.
3- İstinaf mahkemeleri faaliyete geçtiğinde Yargıtay’a gelecek dosya sayısı azalacağı için Yargıtay Başkanlığı’nca 2005 ve 2006 yıllarında, Yargıtay Kanunu’nda değişiklik öngören iki kanun taslağı hazırlanarak Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Yargıtay’ın hazırladığı iki taslakta da daire sayısının 32’den 20’ye, üye sayısının da 250’den 150’ye düşürülmesi teklif edilmişti.

Yazının Devamı

Yargıya ilişkin kuşkular

26 Ocak 2011

Hükümet Yargıtay ve Danıştay’da ne yapmak istiyor, sorusu gündemde. Meclis’e sevk edilen yeni düzenleme, yüksek yargının tepkisine neden oldu. Yeni düzenlemeye ilişkin olarak ciddi kuşkular gündeme getirildi.
Bu kuşkulara geçmeden önce bir çelişkiye dikkat çekmekte fayda var.

İki yılda ne oldu?
Çok değil, iki yıl önce, 2008 yılında hükümet yüksek yargıyla ilgili bir başka tasarıyı Meclis’e getirmişti. Yargıya yeni düzen verecek olan bu tasarı, Yargıtay’ın üye sayısını 250’den 150’ye indiriyordu. Gerekçe, Yargıtay’ın bir içtihat mahkemesi olarak çalışmasına olanak tanınmasıydı. Tıpkı gelişmiş demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi...
Bu düzenleme esas itibarıyla istinaf mahkemelerinin devreye girmesini, Yargıtay’ın yükünün böylece azaltılmasını ve yüksek mahkemenin bir içtihat mahkemesi olarak çalışmasını amaçlıyordu.
Bu düzenleme girişimine o zaman Yargıtay karşı çıktı. Yargıtay, düzenlemenin esasını oluşturan istinaf mahkemeleri oluşumunun ertelenmesine, bunun yerine Yargıtay’da iki yeni daire eklenmesini önermişti.

Yazının Devamı

Korutürk: Ya İsrail o sığınağı bombalasaydı!

25 Ocak 2011

CNN-Türk’teki Ankara Kulisi programında Murat Yetkin’le birlikte, Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Osman Korutürk’ü konuk ettik.
İki deneyimli diplomatın bilgi yüklü konuşmaları dış politikayla ilgilenenler açısından kaçırılmaması gereken ders gibiydi.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de dün telefonla arayarak Yakış ve Korutürk’ün önemli analizler yaptıklarını, özellikle Yakış’ın yaptığı Kıbrıs analizinin çok önemli olduğunu da vurguladı.
Korutürk’ün bazı eleştirileri ile Yakış’ın Kıbrıs analizini aktaralım.

“Sığınak toplantısı yanlıştı”
Emekli olduktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP’ye davet edilen ve Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Osman Korutürk, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bazı girişimlerini eleştirdi. Lübnan’daki hükümet sorunuyla ilgili olarak Davutoğlu’nun araya giriş yöntemini ve özellikle sığınakta Hizbullah lideriyle bir toplantıya katılmasının çok yanlış olduğunu vurguladı.

Yazının Devamı

Kadının özgürlüğü ve güvenliği

23 Ocak 2011

Bir ülkede demokrasiden söz edilecekse kadının yerine bakmak gerekir. Eğer kadın özgür ve güvenlik içinde değilse, o ülkede demokrasiden hele ileri demokrasiden söz edilemez.
Atatürk, bir toplumun yarısı yere çakılıyken yükselmesi mümkün değildir, diyerek kadın-erkek eşitliğinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Kadın-erkek eşitliğinin olmadığı yerde demokrasi de yoktur.

Paşalı örneği
Ayşe Paşalı kendisini sürekli döven ve tecavüz eden kocasından boşanmıştı. Aylar sonrasında eski kocası tarafından sokak ortasında boğazı kesilerek öldürüldü. Ayşe Paşalı, böyle öldürüleceğini biliyordu. Bildiği için de devlete başvurdu. Korunmasını istedi.
Demokratik hukuk devletinin görevi onu korumaktı. Ama aile mahkemesi “kanunda yeri yok” diyerek koruma talebini geri çevirdi. Ayşe Paşalı, bir süre sonra öldürüldü. Ayşe öldürüldükten sonra kadına şiddetin simgesi haline geldi.

Yazının Devamı

Yasemin devrimi

22 Ocak 2011

Tunus’ta Bin Ali’yi deviren halk hareketine “Yasemin devrimi” adı verildi. Yaşananların bir devrim olduğuna hükmetmek için henüz çok erken. Her iktidar değişikliği devrim değildir. Hele devrilen bir diktatörün yerine yeni bir diktatör, devrilen bir kralın yerine yeni bir kral geliyorsa, bir devrimden söz edilemez.

Atatürk devrimi
Bu coğrafyada bir devrimden söz edilecekse, o da “Atatürk devrimi”dir. Ümmetten bir ulus, kuldan vatandaş yaratan; kadını gün yüzüne çıkarıp erkekle eşit kılan; laik ve demokratik bir cumhuriyet kuran Atatürk devrimi...
Atatürk, tüm ezilen uluslara örnek olacak devrimini 20. yüzyılın başlarında gerçekleştirdi. On yıllar boyunca diktatörler, krallar tarafından yönetilen halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin takip etmeleri gereken Atatürk ve O’nun devrimleriydi. O’nun gösterdiği çağdaş medeniyet düzeyini yakalamanın yolu, demokratik laik rejimlerden, bilimin rehberliğinden geçiyordu.
Atatürk’ün farkı ve büyüklüğü buradadır. Oysa 21. yüzyılda dahi krallar ve diktatörler tarafından yönetilen ülkelerin büyük çoğunluğu, Ortadoğu’nun ve Afrika’nın yoksul ve Müslüman olan ülkeleri...
En zengin doğal kaynaklara sahip olmalarına rağmen, kral ve

Yazının Devamı