Yönettiğin bir aile ise ve bütçen açık vermişse, harcamaları kısarsın iyice.
Örnekse...
“Artık havalar serinlemeye başladı, buzdolabının fişini çekin. Bundan böyle televizyon en fazla iki saat izlenecek günde. Tasarruflu da olsa üç ampulden ikisi söndürün. Çamaşır ve bulaşık artık elde yıkanacak, ayrıca ütü mütü yok” gibi önlemlerle; iyiden iyiye kazık şeklini alan elektrik faturalarındaki TL rakamını iki haneye düşürmeye çalışırsınız.
Yetmezse...
Aile fertlerini gaza getirmek için “Hepiniz fil gibi oldunuz, az yiyin biraz” derseniz önce ve aldığınız kararları açıklarsınız güzelce:
Gençler çok önemli. Daha da gençler de önemli. Çocuklar yani. EXPO heyecanı önce onların kanını ateşlemeli.
Bu nasıl olacak peki, örneğin İzmir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün düzenlediği yarışmaların adına “EXPO” sözcüğünü eklemek yeter mi?
Lafla peynir gemisi yürüseydi...
Belki!
Anlayacağınız “boş lafa” gerek yok.
İzmir’de öyle bir proje uygulanmalı ki, her yeri sarıp sarmalasın.
66 aylık bebelerden, üniversitelerin son sınıfında okuyan gençlere kadar herkesi kucaklasın.
İzmir Valisi Cahit Kıraç ve beraberindeki heyet, New York’a gitmiş.
Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nu ziyaret etmiş, TADF Başkanı Ali Çınar, İzmir USA Başkanı Mert Aygen ve üyeleri ile yaklaşık 1 saat süren görüşme yapmışlar.
Gündem, EXPO için yürütülen kampanyaymış.
Hani “Amerika’daki diğer EXPO üyesi ülkelerin temsilcileri ile TADF görüşürse” iyi olurmuş.
Haberde öyle diyor.
Araştırmacı Adil Gür önemli bir tespitte bulundu geçen gün.
Dediği şuydu:
“AK Parti’nin alternatifi yine AK Parti’nin içinden çıkacaktır.”
Yüzde 99 değil, yüzde 100 doğru.
Öyle yüzlerce yerde, binlerce denekle araştırma yapma şansım yok.
Yine de “baktığını görünce” insan, aynı sonuca varmakta zorlanmıyor.
Önce “Sayın Başbakanımız ile yaptığımız görüşmede kendilerinin bize duyduğu itimada teşekkür ederek Ak Parti’nin ve milletin emrinde olduğumuzu ifade ettiğimi kamuoyuna saygıyla duyuruyorum” dedi, geçen hafta sonunda.
Dört-beş gün sonra Ak Parti TBMM Grup toplantısında da “Esas evime geldim” sözleriyle, ilk adımını attı yeni yuvasına.
Kürsüde “tek başına” duruyordu ama yalnız değildi.
Geçmişi de yanındaydı.
Yaptıkları ve söyledikleriyle...
İzmir’den, Kars’tan, Edirne’den, Osmaniye’den, Çorum’dan, Bursa’dan; Türkiye’nin her köşesinden gelmişler.
Kimi “vatan borcu” dediği için, gönülden.
Kimi “kanun emri” olduğu için, mecburen.
“Yaylalar” türküsü eşliğinde koşmak, güzel.
O çocuklara “takım ruhu” aşılamak, iyi.
Ya sonra?
Çoğu “sağa dön, sola dön, çök, kalk” talimiyle geçen ve adına “eğitim” denen iki aylık sürecin ardından onları “ateşe atmaya” gelirse sıra...
Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Haziran 2012 tarihi itibariyle 1 milyon lira ve üzerinde vergi borcu bulunan mükelleflerin listesini yayımladı.
Tak 149 sayfa.
Baktım.
Daha ilk sayfadaki 50 isim arasında tam 21 tane “İmar Bankası” var.
Yapmayın Allah aşkına.
İmar Bankası mı kaldı ortada?
Sahiplerinin ele geçirilebilen nesi var, nesi yok alındı zaten.