Bakanlara şöyle bir baktık!

5 Mayıs 2009

POMPALARDAN yağ fışkırıyor.  Efendim, neymiş? “Dünya basınının ‘Türkiye’nin Kissinger’ı’ adını taktığı Davutoğlu...”
Laf iddialı:
Dünya basını.
Aklıma önce New York Times, Washington Post, Le Figaro, Financal Times, Bild falan geliyor ama hadi geçin onları...
Varsayın ki dünya basınını; Almanya’dan Abendzeitung, ABD’den The Buffalo News, Avustralya’dan Armidale Express, Fransa’dan Nice Martin, Mısır’dan Shabab Misr gibi, adı pek bilinmeyen gazeteler temsil ediyor olsun!
Acaba bu gazetelerden teki dahi, Dışişleri Bakanı Davutoğlu için “Türkiye’nin Kissenger”ı demiş mi?
Hoş.

Yazının Devamı

Ayıp mı desem, ne desem?

4 Mayıs 2009

CUMHURİYET Halk Partisi’nde İzmir İl Başkanlığı yapan kişiler, bugün belki önemli ama mutlaka anlamlı bir toplantıya çağrıldı.
Onları hatırlayalım önce:
Erol Güngör, Ali Rıza Bodur, Osman Özgüven, Memiş Yıldırımcan, Bülent Baratalı, Selçuk Ayhan, Kemal Karataş, Alaattin Yüksel, Ekrem Bulgun, Sedat Akman, Alev Coşkun ve Rıfat Nalbantoğlu...
Bir çoğunu yakından tanırım.
Bazılarına da “dostum” diyebildiğim için kıvanç duyarım.
Ama bu işte bir yanlış var.
12 Eylül’den sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapalı olduğu dönemde, onun yerine kurulmuş, aynı köke ve hedefe sahip bir parti yok muydu?

Yazının Devamı

Domuz gribi, NATO’ya karşı!

3 Mayıs 2009

ORTHOMYXOVİRİDAE familyasına mensup  örtülü bir RNA virüsü olan influenza , özellikle yaşlılarda pnömoni, menengoensefalit, miyokardit gibi ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara yol açabiliyor .
Kimseyi korkutmak istemediğimden, sadece doktorların anlayacağı dille ifadeye çalıştığım ve adına influenza denen veya kısaca flu  olarak anılan şey; grip  adıyla bilinir.
Genellikle soğuk algınlığı, nezle derken, grip olur; yatarsak bir hafta, yatmazsak yedi günde kurtulduğumuz bu dert, hani neredeyse ailenin bir ferdi   haline gelmiştir.
Fakat grip virüsü, an gelir, sivrisineğin üremesinden hızlı biçimde yayılıp; deveden büyük, sırtlandan vahşi, katırdan inatçı, leş kargasından çirkin, timsahtan öldürücü bir canavara dönüşür.
İşte o zaman, kaç kaçabilirsen.
Bir bakarsın, Meksika’dadır.
Arkanı dönmeden, Yeni Zelenda’da çıkar karşına.

Yazının Devamı

Başkanın intiharı

1 Mayıs 2009

CÜMLELER bildik, sözcükler tanıdık...
“Dünya piyasalarını sarsan kriz Türkiye’yi de etkilerken, özellikle tekstil sektörünün bu kriz ortamından nasıl etkileneceği merak konusu...”
Kriz... Türkiye... Tekstil sektörü...
Türkiye’nin ve özellikle tekstil sektörünün krizden nasıl etkileneceğinin merak konusu  olmasına gelince...
Maalesef  “merak etmeyin”  deme ihtimali, artık kalmadı.
Tam tersine.
Merak edin.

Yazının Devamı

Bir CHP yazısı

30 Nisan 2009

CUMHURİYET Halk Partisi’ni (CHP) izleyen, inceleyen, irdeleyen yazarların, çizerlerin duygu ve düşüncelerini özetleyen bir cümle ile söze başlayalım:
“Örgüt değişim istiyor ama aradan 1 ay geçtiği halde değişimin en ufak bir belirtisi ortada yok.”
Pardon.
Ciddi ciddi böyle bir beklenti içinde olan var mıydı gerçekten?
Pardon.
Ne zaman köklü, umut ve güven veren bir değişim yaşandı ki, bundan sonra olsun?
Daima olan, şudur yalnızca:

Yazının Devamı

Temizlik “tam” olmalı

29 Nisan 2009

İŞ o hale geldi veya getirildi ki, elma sepetinden armut, domates kasasından patlıcan çıkıyor ve hepsi Ergenekon küfesine dolduruluyor.
Ondan sonra “Ye” deniyor ahaliye. Yemem kardeşim.
Muhammara olsa, tamam...
Ama bu bir muamma!
Nihayet meseleye biraz olsun akılcı biçimde yaklaşan biri çıktı.
Eh, ne de olsa adam eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı .
Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide, Bülent Orakoğlu  en azından sepetler ile kasaları ayırıyor birbirinden:

Yazının Devamı

Tek numara yeter

28 Nisan 2009

ÇAĞDAŞ kent olmanın ilk koşulu, temiz kent olmaktır.
Caddeler, sokaklar temiz olacak önce.
Bırakın çöp yığınlarını, ne bir kâğıt parçasını, ne de pek severek çıtladığımız çekirdek kabuğunu gözler görmeyecek kenarda, köşede.
Öneriyorum:
Gereğinden üç misli, beş misli, on misli fazla çöp kovası koyun her yere.
İnsanları, elindeki çöpü yere atmaktan utanır hale getirin.
Hatta o çöp kovaları, birer kent mobilyası olsun.

Yazının Devamı

Hafızalara bir tokat daha!

27 Nisan 2009

RECAİ Kutan, 14 Mayıs 2000’de toplanan Fazilet Partisi Büyük Kongresi’nde, rakibi Abdullah Gül’e seslenirken; Şeyh Edebali’nin, Osman Gazi’ye vasiyetinden bazı bölümler aktarmıştı.
Sözün özü şuydu:
“Ey oğul,
Sabretmesini bil, 
Vaktinden önce çiçek açma, şunu unutma:  Yaşat ki, devlet yaşasın...”
Kutan’ın derdi de, Gül’ün tepkisi de “yaş ile baş” kavgasıydı!
Onun için de Abdullah Gül şu cevabı verdi Kutan’a:

Yazının Devamı