İŞ o hale geldi veya getirildi ki, elma sepetinden armut, domates kasasından patlıcan çıkıyor ve hepsi Ergenekon küfesine dolduruluyor.
Ondan sonra “Ye” deniyor ahaliye. Yemem kardeşim.
Muhammara olsa, tamam...
Ama bu bir muamma!
Nihayet meseleye biraz olsun akılcı biçimde yaklaşan biri çıktı.
Eh, ne de olsa adam eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı .
Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide, Bülent Orakoğlu en azından sepetler ile kasaları ayırıyor birbirinden:
“Ergenekon operasyonu tamamen iç dinamiklerle açıklanamaz. Gladio tipi bu yapılanmayı kuran dış dinamik Pentagon’dur. Kural şudur. Bir örgütü kim kurduysa o tasfiye eder. Hatırlayın, Başbakan Erdoğan 5 Kasım 2007’deki Amerika ziyaretinde Bush’la görüşmüştü. Ergenekon operasyonu Washington’daki o görüşmeden sonra başladı.”
Yani...
ABD artık darbe istemiyor, buna karşın, yarattığı canavarın yok edilmesini istiyor.
Baş üstüne!
* * *
Yine de iki ciddi sorun var orta yerde.
Birincisi, “darbecileri temizliyoruz” diye süpürgeyi eline alan, iktidara muhalif kim varsa herkesi iteleyip, içeri tıkıyor. Bu yüzden hem masum insanların canı yanıyor ve halka korku salınıyor hem de soruşturmanın cılkı çıkarılıyor.
İşte bu noktada, Orakoğlu’nun uyarısı önemli:
“Ergenekon örgütü lehine devletin yetkilerini kullanabilen güçler, henüz deşifre olmadılar. Ergenekon operasyonunu zayıflatmak amacıyla bunlar savcıları yanlış yönlendirebilirler.”
Ve bu arada savcılar en doğru işi, Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök’le, İzmir’de konuşarak yaptılar.
İkinci ciddi soruna gelince...
28 Şubat, Sarıkız, Ayışığı; hepsinin yürüyün üzerine.
Ama ya darbelerin şahı 12 Eylül, sultanı 12 Mart ve padişahı 27 Mayıs ne olacak?
Ya ABD, vaktiyle “istediği” darbelerin araştırılmasını şimdi “istemezse...”
O darbeler, yapanların yanına kâr mı kalacak?
Herkesin müdürü kendine
TEK başına bir terörist.
Dışarıda yüzlerce polis.
Tam altı süren çatışma.
Bir baş komiser şehit.
16 yaşındaki bir genç, kim vurduya gitmiş...
Ahmet Hakan, gerçekten akla ziyan son olayın ardından, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın “gitmesi için” altı neden sıralamış.
Hele iki aydan fazla süredir gündemden düşmeyen o vahşi cinayetin zanlısının hâlâ ele geçirilememesi de işin içine katılırsa...
Nedenlerin sayısı 16’ya mı çıkar, 66’ya mı, Allah bilir!
Buna karşın İzmir şanslı.
Çünkü İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın yerinde kalması için çok daha fazla neden var ki...
Bu da beni “bizim müdürü kaparlar” mı, diye endişelendiriyor.
Bereket Başbakan Erdoğan, “Cerrah’tan memnunum” dedi de, biraz rahatladım.
Tek karelik utanç