EŞREFPAŞALI Veysel, kapıyı açınca rengi camgöbeğine kaçan, küçükçe bir forklift gördü önce.
Ardından düzgün giyimli, badem bıyıklı adamı fark etti.
“Buyurun” dedi.
Badem bıyıklı arkadaş, “Bazı kişiler insanları kandırıyor, yalan yanlış sözlerle beyin yıkıyor, biz de sizlere gerçekleri anlatmak istiyoruz” diye söze girdi.
Şaşırmıştı Veysel.
Yine de lafın nereye varacağını merak etti:
“Eeeee...”
YEREL seçimi yedinci sırada tamamlayan Demokratik Sol Parti’yi, hangi kantara koysak da, tartsak?
21 ilde yüzde 1’in altında oy alan, toplamda yüzde 3’ü aşamayan bir partiye “başarılı” denir mi, denmez mi?
Diğer yanda...
DSP’nin 2002 genel seçiminde yüzde 1.22 ile 383 bin oy, 2004 yerel seçiminde ise yüzde 2.12 ile 682 bin oy aldığı anımsandığında; 24 Temmuz 2004’de Genel Başkan olan Zeki Sezer’in girdiği ilk seçim olan 29 Mart’ta partisinin yüzde 2.8 ile 1 milyon 100 bin dolayında oy almasına, acaba ne demeli?
Sözü uzatmaya gerek yok.
Zeki Sezer diyeceğini, dedi zaten ve görevinden istifa ederek; en azından koltuğuna yapışanlara bir ders verdi.
Bu arada, beş milletvekilinin Disiplin Kurulu’na sevk edilmesiyle, hele Ahmet Tan hakkında ihraç kararı verilmesiyle, bir de yanlış yapıldı tabii.
“ERGENEKON terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak... ” diye başlayan malum iddianamelerde yer alan bu ifade, tüylerimi ürpertiyor.
Ne demek terör örgütü üyesi, ne demek terör örgütü?
Akla hemen, “eli silahlı, yüzü maskeli, pis, pasaklı bazı tipler” ile “PKK, Hizbullah, DHKP-C” falan geliyor...
Ve iddianameler, şu cümlelerle devam ediyor:
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek... Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyana tahrik etmek... ”
Bunun defalarca yüreğimize dağlanan, tek kelimelik bir ifadesi var:
Darbe.
SAADET Partisi’nin seçim performansını, en çok AKP merak ediyordu mutlaka.
2007 yılındaki genel seçimde, 812.602 oy ve yüzde 2.33’lük oranıyla SP, sinek vızıltısı kadar rahatsızlık yaratmıştı AKP’de.
Fakat yeni Genel Başkan Numan Kurtulmuş, yabana atılacak birine benzemiyordu.
Ya eline tokmağı alır da davula vurmaya başlarsa...
Ve gerçekten de Kurtulmuş, tokmağı aldığı gibi vurdu davula:
Oy sayısını 812 binden, 2 milyon 33 bine...
Oy oranını da, yüzde 2.33’ten 5.18’e çıkardı.
SEÇİMİ ilk üç sırada tamamlayanların hesabını, nasıl olsa yapan çok.
Ya dördüncü ve beşinci... Onlar önemli değil mi?
Dahası, 1 milyon oy barajını aşarak altıncı ve yedinci olanlar da, özel bir ilgi görmeyi hak etmiyor mu?
Dördüncü sırada yer alan DTP ile başlayalım işe.
Ülke genelinde yüzde 5.62’lik oranın karşılığında, 2 milyon 243 bin 836 oy alan ve toplam 58 belediye başkanlığı kazanan DTP; il genel meclisi seçimini esas alarak bakarsak, 10 ilde birinci, dört ilde ikinci ve bir ilde ise üçüncü sırada yer almış.
Yani 15 ilde, Türkiye sıralamasındaki yerini aşmış.
Bu 15 ilin nereleri olduğunu tahmin etmek hiç zor değil.
BANKALAR mevduatı halktan yüzde 12’yle topluyor... Krediyi yüzde 25’le veriyor... Herkes zarar ederken bankacılık sektörü kâr patlaması yaşıyor...
Nedir bu?
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yine de insafı elden bırakmayan bir yorumla, “Bu insafsızlık” diyor.
Peki...
Bankalar zarar ederken... Bankalar iflas bayrağını çekerken... Vatandaşın parası hortumlanırken... Ortaya çıkan bilmem kaç milyar dolarlık soygunun ceremesi halka yüklenirken, olan neydi?
İnsafsızlık...
Yetmez.
AGORA... Tırpan... Anafor... Sarmaşık... Fare kapanı... Horoz... Rıhtım... Yengeç... Kumsal... Hortum...
Bunlar gişe rekoru kıran macera filmlerinin ismi değil.
Çok satan gerilim romanları da değil.
Gerçi macera da var işin içinde, gerilim de ve hatta gizem de...
Bunlar, yapılan polisiye operasyonların kod adı ve hepsi gerçek.
İki yıl boyunca, yerin kulağı kabardıkça kabardı İzmir’de.
Hatta diken olup battı, çok kişinin münasip bir yerine.
MİLLİYET EGE’DE yazmaya başlarken, köşeye bir isim koymamı istedi arkadaşlarım. Şu olsun, bu olsun derken, “Arayış” adında karar kıldım.
Çünkü arayış...
Sağlı sollu farklılıklar arasında dolaşmaktı.
Umudun peşinde koşmaktı.
Çaresizliğe baş kaldırmaktı.
Hayal kurmaktı.
Yeni yollar bulmaktı.