Siz “Boşnak Börekçisi Ayşa” dersiniz, ben “Ayşe abla”

15 Eylül 2017

Şimdi size “Ayşa” desem bana hemen “Boşnak Börekçisi” dersiniz değil mi?

Başınızı sallayıp “evet” dediğinizi duyar gibiyim.

E peki bana aynı soruyu sorsanız ben der miyim?

“Hayır demem!”

Neden mi? 1977 yılında göç ettik Bulgaristan’dan. İlk geldiğimizde İzmir Bornova Altındağ Koşukavak Mahallesi’nde oturduk 1.5 yıl.

Sonra kendi evimize geçtik. Çamdibi’nde tek katlı, kapısı tahta, perdelerinin her biri farklı ama “bizim” olan evde oturmaya başladık.

İşte tam bu zamanlar benim “Boşnak” kültürüyle, Ayşe ablalarla tanışmam.

Oturduğumuz mahalle bir göçmen mahallesiydi, hala da öyle. Bulgaristan göçmenleri, Boşnaklar, Arnavutlar

Yazının Devamı

Kelleci Pala Ahmet ve oğulları

8 Eylül 2017

Kaç yıl önceydi hatırla-mıyorum, eski çalıştığım gazetenin muhasebe müdürü Aykut götürmüştü ilk kez “Kelleci Pala”nın Yeri’ne...

O zamanlar Oğlan Anası Köyü’nün içindeydi yeri. Geç bi saatte gittik rahmetli Pala Ahmet’in Yeri’ne. Kapıda karşıladı bizi. “Sizi aile bölümüne alayım” dedi.

Önce şaşırdık ama sonra anladık ki buranın kaidesi böyle. Çok güzel bi akşam yaşadık.

Masamızda neler yoktu ki... Bi kere fırında pişmiş, ayıklanmış kelle, her şeyden önce masaya gelen, şahane bir şekilde sunumu yapılan Pala’nın elleriyle topladığı otlar, sonra tam kıvamında pişmiş tandır... İnsan hangisinden tadacağını şaşırıyor. Üzerine kendi usulleriyle yaptıkları fırında kokoreç. İnanın, çok ama çok lezzetli bi şey…

Önceki hafta sonu, oğlum Efe’yle bi kaçamak yapalım dedik. Annemiz Alsancak sokaklarını arşınlarken, biz baba oğul atladık arabaya, ver elini Oğlan Anası Köyü.

Pala Ahmet rahmetli olmuş, artık mekânı oğulları işletiyor.

Açıkçası biraz buruk, biraz da eski lezzetleri bulur muyuz duygusu vardı içimde.

Benim genel inancım, işin başı gittiği zaman o mekân eski tadında olmaz, aynı lezzet sürmez önyargısıyla oturduk masamıza.

Yazının Devamı

Islak hamburger canı çekenler Gaziemir’e!

1 Eylül 2017

İstanbul seyahatlerimde iki yere mutlaka uğrarım. Birincisi Nevizade.

Ara sokaklarına bayılıyorum. 6 yıl, lakerda yapacağım diye oradaki dükkanlarla muhabbet kuracağım diye, neler yaptım neler.

İkincisi İstiklal’den çıkarken illa ki ıslak hamburger yemeden dönmem İstanbul’dan.

İzmir’de de denendi ama pek tutmadı. Ben güzel yapılamadığı için tutmadı diyenlerdenim.

Eğer hakkı verilerek yapılırsa, arada yenebilecek çok değişik bi lezzet.

Şimdi İzmir’de var mı derseniz, cevabım “evet”.

Gaziemir’de “Suadiye Marmaris Büfe” bir franchise açmış.

Aslında zincir yemek yapan yerleri pek yazmıyorum.

Yazının Devamı

Bi gün aynı masada 250 bin kişi yemek yiyoruz!!!

25 Ağustos 2017

Yanlış okumadınız, tam ikiyüzellibin kişi!

Sevgili arkadaşım Peyvend Öksüz, “Fedo, hadi akşam 250.000 kişi yemek yiyelim” dediğinde internet emojileri gibi pörtledi gözlerim.

E yemek var tabii işin içinde, “Olur” dedim demesine de, yahu İzmir’de ikiyüzellibin kişilik salon var mı diye de düşünmekten alamadım kendimi.

“Eee nerde bir araya geleceğiz bu toplulukla?” dediğimde, Peyvend “Mutfak Girit”te dedi.

Tamam, Huriye”nin yüreği geniştir, güzel insandır ama onun mekânı bu kadar insanı almaz diye düşündüm. Sonra fark ettim, yanlış düşünmüşüm!

Alırmış! Anlatayım...

Akşam saat 6’da bir araya gelmek üzere sözleştik Peyvend’le.

Pek randevularıma zamanında gittiğim söylenemez, ama buna geç kalmamam lazım diyerek çıktım yola. Aslında zamanında geldim sayılır.

Yazının Devamı

Çeşme’de İzmir işi bi yemek...

18 Ağustos 2017

Oldum olası sevdim Çeşme’yi.

Daha çok Ilıca’yı sevdim aslında.

Neden bilmiyorum, belki denizinden belki de sadece çocuk aklımla sevdim.

Alaçatı’yı bilmezdik biz pek. O zamanlar böyle popüler değildi.

Şimdilerde herkes, çok değişti diyor Alaçatı için.

Aslında hiç değişmedi. Bildim bileli rüzgârlıydı mesela.

Eski taş evler hep oradaydı.

O Alaçatı belki hep aynı Alaçatı ama biz değiştik, çoğaldık, her şeyi olduğu gibi orayı da abarttık galiba. Şimdi de çok değişti diyoruz.

Yazının Devamı

Zeytinyağlıların Kraliçesi

11 Ağustos 2017

Eşim Giritli. Hayatımın ilk Girit yemeklerini kayınvalidem Serpil’in ellerinden tattım.
Arapsaçı, şevketibostan, stifno otlarını ilk kez Serpil (annem) yaptı. Sonraları karınca kararınca ben de el aldım kendisinden. Annem kadar olmasa da bi şiler yapıyoruz işte.
Diyeceğim o ki severim, hem de çok severim Girit işi yemekleri, mezeleri.
Sevgili Huriye Öztin, namı diğer “Mutfak Girit” ile tanışmamız da Girit sayesinde oldu.
Dostum Erhan Gölbey’in düzenlediği Kuşadası Giritliler Festivali için Güvercin Ada’da biz konuklara ot kavururken Huriye Hanım tüm hünerlerini sergilemiş, Girit’in enfes lezzetlerini festival ziyaretçilerine sunuyordu.
“Ooo, Girit yemeklerine doymuşsunuzdur” dediğinizi duyar gibiyim.
Nerdee, bi lokma kabak çiçeği dolması bile yiyemedik, önce misafirler dedik.

Yazının Devamı

İzmir Tepecik’te Adana!

4 Ağustos 2017

Serkan bacanağım “eniştem seni bi yere Adana yemeye götüreceğim ama neresi sorma” dediğinde hiç itiraz etmedim.

Gizemli yerleri severim.

2. Sanayi Sitesi’nde işimizi bitirdikten sonra çıktık yola.

Ne yalan söyleyeyim, vakit erken olduğundan pek aç değildim.

20 dakika sonra Tepecik altgeçidine girmeden karakol binasının karşı sokağına girdik.

Salaş, önünde küçük taburelerde oturan insanların arasından geçip içeriye girdik.

Girişte mis gibi kebap kokuları karşıladı bizi.

Yazının Devamı

Kemeraltı’nın veteriner bakırcısı...

28 Temmuz 2017

Hastasıyım arkadaş!
Ben Kemeraltı’nın hastasıyım. Her sokak, her mekan, her insan başka hikaye.
Uzun bi aradan sonra Kemeraltı’ndayım. Epeydir arabamın bagajında duran, üst komşum Ertan’ın, “Abi, senin bi bildiğin vardır” diyerek kalaylatmam için verdiği eski bir tepsiyi götürdüm Kemeraltı’na.
Bikaç senedir çarşıya indiğimde ille uğrarım bakırcı dostum İnan Yıldırım’a.
Bu seferki bahanem Ertan’ın tepsisi.
Her seferinde kahveye davet eder ama nedense hep bi iş, bi yere yetişme telaşından içemedim kahvesini.
Kısmet bugüneymiş.

Yazının Devamı