Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Şimdi size “Ayşa” desem bana hemen “Boşnak Börekçisi” dersiniz değil mi?

Başınızı sallayıp “evet” dediğinizi duyar gibiyim.

E peki bana aynı soruyu sorsanız ben der miyim?

“Hayır demem!”

Neden mi? 1977 yılında göç ettik Bulgaristan’dan. İlk geldiğimizde İzmir Bornova Altındağ Koşukavak Mahallesi’nde oturduk 1.5 yıl.

Sonra kendi evimize geçtik. Çamdibi’nde tek katlı, kapısı tahta, perdelerinin her biri farklı ama “bizim” olan evde oturmaya başladık.

İşte tam bu zamanlar benim “Boşnak” kültürüyle, Ayşe ablalarla tanışmam.

Haberin Devamı

Oturduğumuz mahalle bir göçmen mahallesiydi, hala da öyle. Bulgaristan göçmenleri, Boşnaklar, Arnavutlar “ep beraber” yaşıyorduk yani.

Sizin “Ayşa” diye bildiğiniz, Ayşe ablamlarla taa o zamanlardan tanışıyoruz. Kardeşleriyle aynı mahallede büyüdük.

Elbette meşhur “Boşnak Böreği” ile de tanışmam yine bu zamanlar.

***

Her Perşembe börek pişerdi Boşnaklarda. Perşembeleri iple çektiğimi hatırlıyorum.

Mahallemizde aynı yaş grubu çok çocuk vardı. Perşembe günleri öğlene doğru Ayşe ablalar ve diğer Boşnak akrabalar toplanıp börek açarlardı.

Öyle bir iki tepsi değil. Ben diyeyim sekiz, siz deyin on tepsi börek.

Börekler tepsiye yerleşir yerleşmez mahalle çocukları toplanır herkese birer tepsi emanet edilir, fırına yollanırdı.

Üzeri gazete ile örtülmüş börekler biz 8-10 yaşlarındaki veletlerin başının üzerinde Koşukavak Mahallesindeki “Eski Fırın”a giderdi.

Fırıncının verdiği saatte börekler alınır ve mahalleye getirilirdi. Böreklerin gelmesine yakın Ayşe ablanın annesi ve diğer akrabaları ayranları hazır eder, gelir gelmez tepsilerden ikisi mahalle çocuklarına dağıtılırdı.

İşte “Boşnak Böreği” buydu benim için.

***

Şimdi koca koca adamlar olduk. O şahane gelenekler pek kalmadı. Ama börek “Ayşa Boşnak Börekçisi” adıyla, Ayşe ablanın annesinden aldığı el ile Kemeraltı Abacıoğlu Han’da yolculuğuna devam ediyor.

Boşnak böreği canım çektiğinde soluğu Kemeraltı’nda alıyorum anlayacağınız.

Alsancakta’da yerleri var Ayşa Boşnak Börekçisi’nin ama ben Kemeraltı’ndaki yerlerini daha çok seviyorum.

Haberin Devamı

Tamam lezzet aynı, değişen bi şey yok, fakat Kemeraltı başka bi yer.

Mantoculardan girip Kuyumcular sokağına oradan, Havra sokağının tatlı bağırtılarının arasından dolaşmayı seviyorum. Balıkçılarla, manavlarla pazarlık çok keyif veriyor bana.

Bu gezmeler yoruyor elbet insanı.

İşte tam bu anda rotamı Abacıoğlu Han’a çeviriyorum.

Oraya adım atar atmaz sanki vahaya gelmiş gibi oluyorum. Hızlıca iki kalem börek atıştırıyorum Ayşa’da.

Sonra kaldıysa eğer meşhur “kuru etli” kuru fasulye yiyorum. Ama ille de bi zeytinyağlı tabağı götürüyorum.

Kemeraltı koşuşturmacasında kuş sesleri, kaşık tıkırtılarında sessiz, sakin hem yemeğimi yiyor hem de gezeceğim yerler için enerji topluyorum Abacıoğlu Han’da.

Ve diyorum ki “annenin ellerini bi ömür sürdür, sen de el ver çocuklarına sürsün bu gelenek Ayşe ablam.”

Telefon: 0232 421 70 85

Kışlık yağlı biber

Biz göçmenler yağlı biber deriz bir çoğumuzun çubuk turşu dediğine.

Ben bi tarif edeyim siz de deneyin. Bakalım nasıl olacak.

Şimdi tam zamanı olan kapialardan (salçalık kırmızı biber) beş altı kilo alın. Standart boy kavanozlardan da 4 5 tane hazır edin. Hemen hemen bu biber 5 kavanoza tekabül eder.

Haberin Devamı

Malzemeler:

4- 5 kilogram kapia biber

1.5 litre sirke

Yarım litre çiçek yağı

2 litre su

lBiraz maydanoz veya sapı

Sarımsak

Defne yaprağı

Tane karabiber

Kuru arapsaçı (turşu otu diye satılır)

7 yemek kaşığı Şeker 8 yemek kaşığı tuz

Sirke, su, çiçek yağı, tuz, şeker karışımınızı kaynatın. Kaynayan tencerenize kapiaları yarıya keserek veya bütün olarak atın 3 dakika kadar kaynasın, çok yumuşatmadan çıkarın. Kavanozların dibine önceden turşu otu, tane karabiber, sarımsak ve maydanozu dilediğiniz miktarda yerleştirin. Biberlerinizi kavanozlara doldurun. Kaynayan sudan üzerine sıcak olarak ekleyin ve kapakları kapatın. Konserveniz hazır. Afiyet olsun.