Serkan bacanağım “eniştem seni bi yere Adana yemeye götüreceğim ama neresi sorma” dediğinde hiç itiraz etmedim.
Gizemli yerleri severim.
2. Sanayi Sitesi’nde işimizi bitirdikten sonra çıktık yola.
Ne yalan söyleyeyim, vakit erken olduğundan pek aç değildim.
20 dakika sonra Tepecik altgeçidine girmeden karakol binasının karşı sokağına girdik.
Salaş, önünde küçük taburelerde oturan insanların arasından geçip içeriye girdik.
Girişte mis gibi kebap kokuları karşıladı bizi.
***
Alçakgönüllü bir Doğu şivesiyle “hoşgelmişsiniz” dedi ocağın başındaki usta.
Serkan, kısaca çok aç olmadığımızı ama Adana kebap tatmak istediğimizi söyledi.
Bi dürümü ikiye bölelim, dedikten sonra ayak üstü ustayla sohbete başladık.
Ustanın adı Hüseyin Gürbüz. Aslında büyük usta baba, Mehmet Gürbüz. Asıl işleri kasaplık.
Eski Tepecik Pazaryeri’nde 10 yılın üzerinde açık kalmış dükkanları. Sonra buraya gelmişler. 10 yıldır da buradalar.
Dükkanı herkes “Kebapçı ve Kavurmacı Hacı Baba’nın Yeri” diye biliyor.
***
Urfalı mısın, diyecek oluyorum; Diyarbakırlı olduğundan, çocukluğundan beri babasıyla çalıştığından sözediyor Hüseyin Usta.
“Siz kebap yemeye gelmişsiz ama şu kavurmamızı da tadın” deyip ikram ediyor.
Tel tel yumuşacık kavurma. Bi ara kebaptan vazgeçip kavurma mı yesek diyorum, sonra vazgeçiyorum.
Böyle ani gelgitlerde Serkan çok kızıyor bana ama kırmıyor da beni sağolsun.
Kebap mı kavurma mı derken usta “buyrun” deyip tabağı gönderiyor.
Buzz gibi ayran da geliyor hemen yanına. İlk ısırık şahane! Üzerine ayran müthiş! Daha ikinci lokmayı almadan “Serkan, bi porsiyon da ortaya mı söylesek yarım yarım yeriz” diyorum.
“Yaaaa ben sana dedim di mi” der gibi tama diyor Serkan.
***
Kebap etini zırhta çekiyorlar. Aslında bir porsiyon doyurucu.
Hakkıyla yapılmış kebap ve gözünüzü de doyuran bir tabak geliyor önünüze.
Vee işte geldi bile ikinci porsiyon. Yanında taze isot biberi ve közlenmiş domates var.
Acıyla da gidiyor be kardeşim kebap. Kebaba acı, acıya da buzz gibi ayran.
Yana yana yiyiyoruz kebabımızı. Yeni gelinler gibi “hem ağlarım hem giderim” durumu yani...
Hesabı isteyip kalkıyoruz.
Usta bizi uğurlarken aklımız ciğer şişte ve elbette tel tel kavurmada kalıyor.
Ellerine sağlık usta, teşekkürler.
Tel: 0 232 469 51 05
Seço’nun bamyası!
Bornova’nın meşhur bamyasını bilmeyen yoktur.
Peki turşusunu biliyor musunuz?
E buyrun o zaman bu hafta bamya turşusu yapalım.
Tarifi de değerli ağabeyim Seço, Seçkin İyener versin.
Bamya Turşusu:
İri, kınalı bamyaların tepesi ayıklanır.
Bornova ve Urla bamyası bunun için idealdir.
Sonrasında bamyalar yıkanır ve süzmeye bırakılır.
Cam kavanoza yarım çay bardağı sirke, iki tatlı kaşığı kaya tuzu ilave edilir.
3 baş iri sarımsak ve iki küp şeker konduktan sonra bamyalar kavanoza dizilir, bir limon sıkılır ve su ilave edilir.
Kapağı kapatmadan önce sıktığınız yarım limon en üste koyularak kapak sıkıca kapatılır.
Bir hafta sonra afiyetle yenir.