Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Yanlış okumadınız, tam ikiyüzellibin kişi!

Sevgili arkadaşım Peyvend Öksüz, “Fedo, hadi akşam 250.000 kişi yemek yiyelim” dediğinde internet emojileri gibi pörtledi gözlerim.

E yemek var tabii işin içinde, “Olur” dedim demesine de, yahu İzmir’de ikiyüzellibin kişilik salon var mı diye de düşünmekten alamadım kendimi.

“Eee nerde bir araya geleceğiz bu toplulukla?” dediğimde, Peyvend “Mutfak Girit”te dedi.

Tamam, Huriye”nin yüreği geniştir, güzel insandır ama onun mekânı bu kadar insanı almaz diye düşündüm. Sonra fark ettim, yanlış düşünmüşüm!

Haberin Devamı

Alırmış! Anlatayım...

Akşam saat 6’da bir araya gelmek üzere sözleştik Peyvend’le.

Pek randevularıma zamanında gittiğim söylenemez, ama buna geç kalmamam lazım diyerek çıktım yola. Aslında zamanında geldim sayılır.

Park yeri aramasaydım, fuarın ilk günü olmasaydı tam saatinde gelecektim de. Olsun, bi beş on dakika gecikmeyle de olsa Zeytinyağlıların Kraliçesi Huriye’nin ‘Mutfak Girit’ine geldim. Her zamanki gibi güleç, enerjik karşıladı beni. Telaşımdan anlamış olmalı, “Merak etme, kimse gelmedi” dedi.

Saat 18.30 gibi gelmeye başladı konuklarımız.

250 bin kişinin önce 68.600 kişisi, Celaleddin Arpat (celalarpat) göründü kapıda!

Ardından Mehmet Güven (gurmecanlar) 102.000, Deniz Saruhanlıoğlu (gezginkereviz) 30.900 ve son olarak Selin Ece Özgen (gurme_izmir) 48.300 kişiyle girdiler içeriye.

Vallahi yalan yok!

Aslında gerçek rakam 249.800 ama benim takipçilerimden de eklenince ikiyüzellibini geçiyoruz

Evet! Kapıdan içeriye şahane enerjileriyle giren bu insanların her biri birer yemek âşığı ve gezgin.

Binlerce insan onların instagram hesaplarını takip ediyor. Onların yediklerini yiyiyor, gezdikleri yerlere gidiyorlar.

Tatil planlarını onlara göre yapanların sayısı hiç de az değil. Her birinin telefonunun ucunda stadyum dolduracak kadar insan var.

Vallahi yalan yok, şöyle masanın etrafına sıralandıklarında çaktırmadan göz ucuyla baktım, “Yahu, film yıldızı olsalar anlarım” diye düşündüm fakat sohbetin sonunda “Ayıp etmişsin Fedo” demekten alamadım kendimi. Hızlıca bir tanışma faslından sonra Peyvend’in bana “250 bin kişiyle yemek yiyeceğiz” demesini anlıyorum. Masada en az takipçisi olan kişi benim. Kimi iletişimci, kimi mühendis, kimi de avukat bu dadından yinmez arkadaşların. Dadından yinmez diyorum, çünkü kendisiyle barışık, ılımlı, olumlu ve bi o kadar da yemekte yemek konuşan bu kadar insanı zor bulursunuz bir arada. Aslında herkesin ekmeğini kazandığı kelli felli işleri var. Oturduğumuz masada siyaset konuşsak yeridir. Niyetleniyoruz da bi ara. İşler güçler falan filan derken, konu tam da siyasete geliyor.

Haberin Devamı

Fakat, ‘Zeytinyağlıların Krelaiçesi Huriye’ masaya müdahale ediyor. Art arda efsane zeytinyağlılarıyla donatıyor soframızı. Hoop, muhabbet yine yemeğe dönüyor..

Yemekleri görünce bi anda masada kıpırdanmalar başlıyor. Silahını çeken kovboy misali herkes fotoğraf makinesine, telefonuna sarılıyor.

Büyük özenle yemeklerin fotoğrafları çekiliyor. Yapılan işe gösterilen özene acayip şaşırıyorum. Şapka çıkarıyorum!

Neyse fotoğraflar çekiliyor, videolar kaydediliyor. Şimdi tadına bakma zamanı.

Haberin Devamı

Sırları ‘samimiyet’

Size ‘Mutfak Girit’in kabak sıyırmasından, taze fasulyesinden, kabakçiçeği dolmasından söz etmeyeceğim.

Ammaaa bir güveçte sarma yedik kiiii, anlat anlat bitmez. Arkadaş, bu kadar mı kıvamlı, güzel bi sarma olur yahu. Masada bulunan herkes bayıldık sarmaya. Öyle bayıldık ki ağız şapırtımızdan komşular rahatsız olmuşlardır kesin.

O kadar yani.

Yemeklerin tadına bakıldı. Fotoğrafları zaten çekilmişti. İşte şimdi izlenimlerini takipçileriyle paylaşma zamanı. Herkes harıl harıl çalışıyor! Fotoğraflar nasıl özenle çekildiyse izlenimler de aynı özenle paylaşılıyor. Takipçi bilgilendirmesinin ardından muhabbet kaldığı yerden devam ediyor.

Ne mi konuşuyoruz?

Elbette yemek.

Sarmayı yere göğe sığdıramıyoruz. Biz muhabbete devam ederken, paylaşılan fotoğraflara yorumlar, beğeniler gelmeye başlıyor. Özenle cevaplıyorlar hepsini de. İşte o an çok daha iyi anlıyorum, Peyvend haklıymış. Biz yemeği bi grup arkadaş değil, tam 250.000 kişi yemişiz. Son olarak bi sorum var diyorum arkadaşlara.

Nedir işin sırrı? “Samimiyet” diyorlar. Ee başka, diyecek oluyorum. Cevap çok net; Samimiyet yoksa ‘silinirsin’... Budur...