Elimizde yüklü bir fatura var... Yemesi kolay, ödemesi zor bir fatura. Fenerbahçe’deki sezonluk zarar, ziyan ve hasar!..
Valla bugüne kadar üzerine yazmadığımız adres kalmadı. Üstelik hepsinde haklıydık ama hiçbir işe yaramadı, kimse elini cebine atmadı!
Teknik direktör dedik, olmadı...
Futbolculara yolladık eksik kaldı.
En iyisi, hepsini “sipariş veren” yönetime postalamak, kurtulmaktı... Düz mantık bunu emrediyordu elbet. Bıçak sırtında dolaşan Aziz Yıldırım tarzı ise her türlü faturaya açıktı. Hatta başkalarının faturasına bile!
Evet... Öylesine atarlı-giderli bir tarzdı, öylesine gömlek düğmelerini yırtarak göğsünü siper eden, öylesine pervasız bir duruştu ki bu; yarattığı şokla bazen takımı ipten aldığı gibi, şok atlatılınca ipin kendi boynuna dolanması kaçınılmazdı.
Oysa futbolun unsurları futbolcu, hoca, yönetim değil ki sadece.
Geçmiş yıllarda şampiyonluk tehlikeye girdiğinde Fenerbahçe Yönetimi yine Federasyon’dan hakemlere kadar tüm futbol unsurlarını meyve ağacı gibi sallar ama sahadaki futbolcular da dökülen meyveleri toplardı bir yandan...
İşte o “eksik” günümüz Fenerbahçe’sinde...
Belki Fenerbahçe’de kimlikli çok az futbolcusu kalmasından, belki gelip giden yabancıların bu durumu kavramamasından, belki de taraftarın bu mücadelede arka çıkmamasından; ama en önemlisi, asıl savaşması gereken sahadakiler ağırdan alıp gamsız davranınca, emekler ziyan oldu Kayseri deplasmanında...
Şampiyonluğa Başkan da yetmez artık; mucize lazım bundan sonra.
* * *
Kayseri’de maç... Ev sahibinin hocası değişmiş, futbolcuların yarısı değişmiş... Ne beklenir Kayserispor’dan?.. Hızlı bir başlangıç. İştahla oynamak değil mi?
Aynen öyle başladı maç...
Galatasaray yöneticisi sayın Levent Nazifoğlu’nun Fatih Altaylı hakkındaki “amiyane” sözlerini geçiyorum... Altaylı’nın kimsenin avukatlığına ihtiyacı olmaz.
Benim takıldığım Nazifoğlu’nun Galatasaray’a ilişkin itirafları ile tarzı...
Ve bunun kutsanması!
“Ne dobra adam” diye alkışlanması.
“Galatasaray batmış”!..
“Helal olsun sana”.
“Her gelir temlikli”.
Fenerbahçe’ye en çok gereken neydi?.. Yenilmez lideri yenerek alınacak 3 puan değil mi? İşte bu gerçekleşti dün Kadıköy’de.
Fenerbahçe’yi kuyudan çıkaran ip gibi adeta. Artık önemli olan sağa sola sarmadan, paranoyalara sapmadan ve bu ipe dolanmadan yukarı çıkabilmek.
Düdük çalana kadar lider Başakşehir’in ne oynadığı ve ne oynayacağı ne kadar belliyse Fenerbahçe’nin ne yapacağı o kadar belirsizdi.
Çünkü Başakşehir sahada kocaman bir pasta, Fenerbahçeliler ise ayrı ayrı lezzetlerdi.
Başakşehir’in başına buyruk bir Fenerbahçe’yi perişan edebileceğini Advocaat da biliyordu ki, bu kez teknik direktör takımı Başakşehir karşısına teknik direktör takımı bir Fenerbahçe çıkardı.
Fenerbahçe maça “önce güvenlik” sloganıyla başladı... Ve hiç olmadığı kadar sert...
Savunmada güvenlik için zaten gereken malzeme vardı. Kjaer dönmüş, Hasan Ali yerini almış geri dörtlü ideal haline gelmişti. Önemli olan orta sahadaki güvenlikti ki, Mehmet Topal’ın sakatlığı ile en kritik alan burasıydı.
Çözüm sadece Souza, Ozan, Salih üçlüsüyle olamazdı. Salih’in sahada kaldığı 76 dakika boyunca iyi oynamasına karşın maç eksiği vardı. Ozan en iyi sürecini yaşamıyordu. En azından Başakşehir gibi bir rakibe farklı önlemler
Gündem öyle değil böyle değiştirilir azizim!.. Gördünüz Futbol Federasyonu Başkanı’nın ekrandaki basın toplantısını... Açık yürekli, polemiğe kapalı ve yapıcı. Suçlamasız, uzlaşma arayan, üstelik çözüm odaklı.
Futbola tanıdık gelmiyor değil mi?
Hele Fenerbahçeliyseniz ve kulübünüzü 20 senedir sayın Aziz Yıldırım yönetiyorsa...
Daha da yazarım ama sayın Demirören aynı zamanda patronum olduğu ve sayın Aziz Yıldırım Milliyet Gazetesi’ndeki haberlerin ona sorulup yapıldığı gibi bir algı yaratmaya çalıştığı için bu kadarla bırakıyorum.
Zaten Beşiktaş başkanıyken kendisini defalarca “teşekkür etmek zorunda bırakan” Ters Köşe’lere karşın, patronum olduğundan beri hakkında ilk olumlu yazım bu.
Sebebi de “o haklı-bu haklı” değil, futbol üstü sevecen tutumu. Sorunları inkar etmeye değil çözmeye çalışması.
Evet... Aklı başında herkesin gördüğünü tekrarlayayım:
Tamam!.. Sayın Aziz Yıldırım’ın açıklamaları, “Kadıköy’de kaybedilen iki puan ve şampiyonluk ümidi ardından” ayaküstü gündem değiştirme girişimidir...
Şık değildir... Ama doğaldır, rutindir, malumdur.
Ve fena halde işe yaramaktadır!
Çünkü Hawking fizikte neyse Aziz Yıldırım da futbolda odur!.. Fizik kanunu gibi bir takım denklemler/kurallar koymuştur ortaya...
Yarıştayken “mırıltı” halindeki yakınmalar şampiyonluktan uzaklaştıkça “karesi”- “küpü” kadar artacak, kaçırılan şampiyonluğu, hocayı, futbolcuları ve onların merkezindeki yönetimi masaya yatırmaya çalışanları “kara deliğe” çekip görünmez kılacaktır.
Bunu herkes bilir... Fakat Aziz Yıldırım Fenerbahçe’nin kadim başkanıdır ve ne söylese önemlidir. Üstelik söylediklerini tartışmanın şehveti ile söylediklerinin ortaya çıkaracağı yeni durumun fırsatları, kimilerini gönüllü aptallar yapar; açık gerçekten koparıp Aziz Yıldırım’ın peşine takar.
Ona karşı veya onun yanında fark etmez. Herkes Aziz Yıldırım’ın doğal, rutin, malum planının bir parçası olur aynı anda.
Hele Aziz Yıldırım’ı yerden yere vurma kahramanlığına soyunanlar...
Ligin ikinci yarısında ne beklenir “büyük” takımlardan?.. Eksiklerini giderip, hatalarını düzeltmesi ve adeta yenilenmesi değil mi?
Hele şampiyonluk yolunda geriye düşmüşse...
Hele tribünleri bile küsmüşse...
Ama Fenerbahçe’de tam tersi!..
Son iki maçını üçer golle geride bıraktığı ilk yarıdaki noktada kalsa iyi... Kadroya bakınca, ta gerilere lige berbat başladığı günlere gitmiş gibi çıktı sahaya.
Futbolu?.. O da aynı tarih diliminde.
İşin daha da vahimi Advocaat da o tanışma günlerine dönmüştü sanki!
Sezonun “17+1”lik bakiyesi bugün siftah edecek... Takımları az çok biliyoruz da; deplasman yasağını aşmış, şampiyonluk hesaplarına dalmış, adrenalin havuzuna dalmak üzere taraftarın tribünde/sokakta ne yapacağını tam kestiremiyoruz açıkçası.
Memleketin hali malum. Şehirde bomba, kırsalda kurşun, sınır ötesinde savaş... Futbolun 16 haftası keder, yas, taziye ve saygı duruşuyla başlamış bitmiş kaçınılmaz olarak. Ülkede yaşananlar futbolu derinden etkilemiş.
Bu demektir ki, Türkiye gündemi ile futbol birebir ilişkili.
“Eyvah” o zaman!..
Durum “çok vahim” demektir önümüzdeki günlerde...
Neden mi...
Anlatayım:
Taraftar yetki ve sorumlulukları kısacık... “Yapılacaklar listesi” az ve öz: