Sezonun “17+1”lik bakiyesi bugün siftah edecek... Takımları az çok biliyoruz da; deplasman yasağını aşmış, şampiyonluk hesaplarına dalmış, adrenalin havuzuna dalmak üzere taraftarın tribünde/sokakta ne yapacağını tam kestiremiyoruz açıkçası.
Memleketin hali malum. Şehirde bomba, kırsalda kurşun, sınır ötesinde savaş... Futbolun 16 haftası keder, yas, taziye ve saygı duruşuyla başlamış bitmiş kaçınılmaz olarak. Ülkede yaşananlar futbolu derinden etkilemiş.
Bu demektir ki, Türkiye gündemi ile futbol birebir ilişkili.
“Eyvah” o zaman!..
Durum “çok vahim” demektir önümüzdeki günlerde...
Neden mi...
Anlatayım:
Taraftar yetki ve sorumlulukları kısacık... “Yapılacaklar listesi” az ve öz:
“Kendi takımına destek”...
Taraftarın meşrebine, bütçesine göre maddi, manevi hepsi içinde ve tamamı sevginin uzantısı pozitif eylemler.
“Asla yapılmaması gerekenler” ise uzayıp gidiyor:
Önce saygısızlık...
Kimse diğerini sevmek zorunda değil ama en azından saygı duymalı tribündeki ve sahadaki rakibe.
Neler var şu “saygısızlık” parantezinde, açık açık yazalım:
Küfür etmeyin kardeşim!.. Hakeme, rakibe, “ötekine” hakaret etmeyin.
Beğenmediğiniz adamın/kadının boğazını sıkmayın. Eşyalarını gasp etmeyin, itip kakmayın!
Saldırmayın, yumruk atmayın...
Yere düşmüş insanı tekmelemeyin.
Su, sandalye, bulduğunuz öte beriyi fırlatmayın kalabalığın üzerine.
Hele sahayı falan işgal etmeye hiç kalkmayın.
Kestirmeden mi gideyim;
“Stadı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne çevirmeyin”!..
Tam bu noktada bir itirafta bulunmam da gerek!..
Yıllar yılı taraftarı gerdiği için suçladığım ve bırakın sarmaş dolaş olmayı “yan yana görüntü verseler futbol şiddetinin azalacağından emin olarak” şu kadarcık özveriden bile kaçınmaları yüzünden eleştirdiğim kulüp başkanlarından özür dilerim!..
Neden?
Bir işe yaramayacağını biliyorlarmış başkanlar!
İbretle izlediğimiz TBMM görüntülerinden bir gün önce sayın Başbakan, sayın muhalefet lideri ve milletvekillerini kuliste ziyaret etmiş, demli çaylarını içmiş, aynı nezaketle karşılık görmüş, iktidar milletvekilleri ve muhalefet grubuna en sağlamından “dostluk” mesajları verilmişti.
Ertesi gün “derbi sonrası stat önünden beterdi” genel kurul salonu!
Milletin vekillerine bile vız gelip tırıs giden mesajların tribündeki seyirciyi yola getireceğini iddia etmek, Türkiye koşullarına uygun değil demek.
Evet... 17+1 futbol haftasını da içeren önümüzdeki günlerin gündemini en doğal hak ve ödevi olarak meclisimiz belirlemiştir.
Tabi Ankara’dan memleketin en ücra köşelerine kadar dalga dalga yayılması muhtemeldir.
Statlar ve taraftarlar ülke gündemiyle bire bir ilişkili olduğuna göre!..
Durum vahimdir.
Fenerbahçe müzesindeki vitrini kafasıyla kırıp paylaşılamayan kupayı Trabzon’a götürmeye çalışan vatandaşımızı gelecek seçimde aday yapmalı gönül verdiği parti... TBMM’de çok işe yarayacaktır böyle bir yetenek!
Kara mizahı bırakalım, biz yine de uyarımızı yapalım:
İyi bir taraftar, TBMM’deki (bazı) milletvekilleri gibi davranmayan taraftardır!
Bu da benden; “futbol anayasası” değişiklik teklifi; madde bir!..