Sokrates tarzı bir ikna yöntemi var Galatasaray Yöneticisi sayın Sedat Doğan’ın... Zeka labirentlerine çekip mantık sürüklemesiyle insana “insan olmadığını” kanıtlayan, üstelik bunu kendisine söyleten antik deha sanki...
Bozuk kalıp, kötü mürekkeple basılmış bir milyonuncu nüsha ayarında ama fark etmez!
Burası Aziz Nesin’in ülkesi!
***
“Cevap verin, Mandela kimdi”?..
-Evrensel boyutlarda mücadele ve siyaset adamıydı.
“Hangi yönüyle bilinir Dünya’da”?
Fethiyespor, Fenerbahçe maçına göğsünde “Yüce Atatürk” yazısıyla çıktığı için “takdir” kadar “tenkit” almış iyi mi?..
Takdiri, alkışı anlarım...
Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak Mustafa Kemal’i “sevmemek” için vefasızlık ve bazı hesaplar yetmez, mantık kurallarını bile aşmak lazım.
Peki eleştiri neden?
Cumhuriyetin kurucusu için kalplerinde yazılı olanı biraz dışarı çıkarmış Fethiyesporlular işte.
***
Futbolda siyaset mi?
Birileri sayın Mahmut Uslu’yu uyarsın lütfen; sürekli komplo arayan zehir zemberek yönetici devri, İspanyol paça pantolon gibi geçti, gitti, sandıklara kalktı.
Ya bu tarzı bıraksın, ya da yeniden moda olduğunda görev alsın.
Kimse talep etmiyor artık.
Saçma ve gereksiz olduğunu biliyor insanlar. Yüreklerine su bile serpilmiyor.
Söylesinler Uslu’ya; yöneticilikte “ben buradayım” demenin başka yolları da var.
Belki biraz meşakkatli, sabır ve büyük resmi görmeyi gerektiriyor; ama var.
***
Teknik direktörlük mesleği, işte bu sebepten çok zor bir mevki ve çok yüksek ücretli! Ateşten gömlek adeta...
Alın Ersun Yanal’ı... Meireles denilen vatandaşı şu maçta da tribüne çıkartsa, “dünya çapında yıldızı harcıyor” demezler miydi?
Ya da kulübede oturtsa, girip de bir işe yaramayınca “onur meselesi yaptı, oynamıyor”...
Tıpkı ilk on birde görünce “Meireles’i kazanmaya çalışıyor” yorumlarında bulunanların maç bitince “kurtul artık şu adamdan” buyrukları gibi.
***
Haksız da değiller hani!..
Zalim midir, hain midir, ayak beyin koordinasyonu mu bozuktur nedir; en rezalet faullerin ve en kritik kırmızı kartların kahramanıdır kendisi.
Galatasaray’ın ne ilk mağlubiyetidir bu, ne de son olacaktır. Avrupa’ya krampon sürdüğü sürece Real Madrid’e de yenilir Barcelona’ya da, hiç ummadık takımlara da...
Misak-ı Milli sınırlarında da öyle.
Futbol böyle...
Normaldir.
“Anormal” olan Galatasaray’ın bunu nasıl göğüslediğidir.
Aslında “nasıl çarşafa dolandığı” demek lazım ya; neyse...
***
Ağır makineli tüfeğin ecel notasında çınlayan kurulma sesi ve eşzamanlı “kıpırdama” haykırışını duyduğum anda aklımdan ilk geçen film şeridi değil yazıydı sanki:
“Bu defa ökseye düştün Ercan”...
Çok sıçramıştık ama buraya kadardı demek!
***
Üç haftadır Olağanüstü Hal bölgesindeydik ve kat ettiğimiz hemen her güzergah saat veya gün farkıyla “Örgüt” tarafından kesilmiş, bazen can almış bazen propaganda yapıp salıvermişti kurbanlarını PKK. Tabi kaçırdıkları da vardı. İlk adımı bir gün önce atsak en az altı kere enselenmiştik. Birinciden sonra yaşıyorsak elbet.
“Bu defa ökseye düştük” diye yazdım beynimin içindeki bir kağıda...
Saliseler sonra şimdi üniversiteyi bitirmek üzere olan beş yaşındaki kızımı ve eşimi düşündüğümü hatırlıyorum.
Bu maçın Galatasaray açısından mana ve ehemmiyeti, ezeli rakibinden aldığı yenilgi “milli maç arasında fazlasıyla demlenmiş”, son antrenmanda taraftar grubu marifetiyle “alışılmadık şekilde dikkati çekilmiş” takımın moral ve özgüven kazanmasından çok üç puandı.
Yani yarıştan kopmamak.
Aynen öyle oldu.
Lakin, ne Real Madrid maçı için ümit verdi ne de ligdeki iddiasına gümbür gümbür dönebildi Galatasaray.
Üç gol atılan, iki kırmızı kart verilen, iki top direkten dönen, bir de penaltı çalınan maçın ilk yarısı bazı Süper Lig maçlarının iki doksan dakikasına bedeldi açıkçası.
Hızlı, açık, atak...
Ve “set oyununu” falan unutarak, direk kaleye. Ama bu sıfatları hak ederek başlayan, Sivas takımıydı esasında. Roberto Carlos futbolculuğunda da hocalığında da renk getirdi bu lige.
Samimi olun!.. Dün Milliyet Spor’un manşetinde yer alan “Aziz Yıldırım, Başbakan Erdoğan’dan randevu talep etti” haberini gördüğünüz anda zihninizden ne geçti?
“Yıldırım seçimi kazandı şimdi cezadan kurtulmaya çalışıyor” değil mi?
En azından ben, Galatasaraylı veya Trabzonsporlu olanlardan “yırtamaz” yorumları, Fenerbahçe kimliklilerden “hadi hayırlısı” teşvikleri duydum gün boyu.
Eyvah...
Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, Demokrasi falan hepsine üçer penaltı.
Hukuk algımız bu boyutlara geldi demek.
***