Fethiyespor, Fenerbahçe maçına göğsünde “Yüce Atatürk” yazısıyla çıktığı için “takdir” kadar “tenkit” almış iyi mi?..
Takdiri, alkışı anlarım...
Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak Mustafa Kemal’i “sevmemek” için vefasızlık ve bazı hesaplar yetmez, mantık kurallarını bile aşmak lazım.
Peki eleştiri neden?
Cumhuriyetin kurucusu için kalplerinde yazılı olanı biraz dışarı çıkarmış Fethiyesporlular işte.
***
Futbolda siyaset mi?
Pes...
Yahu hakkın rahmetine kavuşalı 75 yıl olmuş bir kurucu lideri, üstelik spor da dahil olmak üzere yaşamın her alanında “güçlü, ahlâklı, düzgün duruşlu” olmayı tavsiye eden bir insanı anmanın, hatırlamanın neresi siyasi?
Siyaset, huylananların aklından çıkmıyor demek ki.
***
“Ne demek istiyorsun” diyeni “Unutulan bazı değerlerimizi hatırlatmak istedik” cümlesiyle yanıtlıyor o yazıyı akıl edenler.
İşin püf noktası bu...
“Unutulan” kelimesi.
***
O kadar çok şey var ki unutulan...
Fenerbahçe-Fethiyespor maçının skor tabelası bile unutulmuş, göz ardı edilmiş ve içselleştirilmiş bir şeyi akla getirdi.
Bir futbol takımının “gazozuna maçı” bile kazanmak için oynaması gerektiği.
***
Evet...
Unutulan bu görev, yani futbol takımı denen organizasyonun ve onu kuran kulübün girdiği yarışmalarda “kazanmak için” elinden geleni yapması, varlık sebepleri.
“Şunda avanta az, bunda itibar yüksek” falan değil... Birinci vazifen kazanmak.
Tabi gıllıgışlı işlere bulaşmadan. Sahip olduğun imkan ve yeteneklerle.
En azından çabalamak.
Bilmiyorsan, Fethiyesporluların göğsünde yazanı oku, onun söylediklerini hatırla.
***
Mancini büyük hoca, Ersun Yanal şahane falan demeyin bana!.. Mustafa Reşit Akçay’ın Avrupa karnesini de göstermeyin.
Hiçbiri Fatih Terim’in “tavla oynuyorsak bile kazanmamız lazım” lafından feyz almamış, ince hesaplar peşinde koşan, bir kulvarda kazanmak için diğer kulvarda mağlubiyete mahcubiyetsiz hazır insanlar.
Bulundukları yer ve zehirledikleri genç kitlelere göre felaket yani.
“Yarım şike” gibi bir şey bu hesaplar.
***
Resmen yenilmek ve kurtulmak istiyorlar Türkiye Kupa’sından. Futbolcular da hissediyor.
Bu duygularla A Takım’la çıksalar yine kaybederler inanın.
“Hayır” diyorlarsa... “Bizim hesaplarımıza göre sahaya eksik sürdüğümüz takım bile rakiplerimizi yenebilmeliydi” iddiaları varsa; o zaman futboldan anlamıyorlar.
En hafifinden ders çalışmıyorlar.
Tembel midirler, sinsi midirler, “hoca” tanımının farkında mı değiller, bilemem...
Ama bildiğim bir şey var; futbolun feleği gün gelir muhtaç eder onları o kupaya.
Sakın “bu maç çok önemli” türünden laflar etmesinler o zaman.
Biz unutmayız!