Ne oluyo ya, çakıl taşı mı bu?.. Kamu malı Milli Takım’ın hocasına 25 milyon Euro olur mu?Benim emeklim, benim yetimim, benim dulum uyuyor mu?Kaç Ferrari alınır o paraya biliyor musunuz siz? Versace’ye bile ortak olabilirsiniz.Kıymanın, nohutun miktarını hesaplayamıyorum yani.Beceremiyorsanız ben bulayım daha ucuzunu!..Vatan millet meselesi sonuçta.
***
Bakın, Moda’nın kerteriz noktası olmuş, spordan başka bir şey konuşulmayan bizim Kaşe Market’in has “elemanı” Davut, çok iyi bilir bu işi. Futboldan da anlar, betondan da adam idare etme sanatından da...
Gerçi sertifikası yok ama Sergen söyledi; “kağıt parçası” o.
İlhan Cavcav kadar afsız patronu Rize eşrafından Ethem kovmadığı zamanlarda beş yüz Euro civarı para geçer eline.
Verin bin beş yüz, yarın başlasın.
***
Anadolu Beşiktaşlılar Derneği tribünü temizlemek için tribünden çözüm üretti. Öncelikle 10 taraftar eğitilecek ve “şiddet ve öfke kontrolü uzmanı” olacak. Her biri de 20’şer taraftara öğrendiklerini anlatacak. Üstelik proje için AB’den de karşılıksız kredi geliyor
Bugüne kadar tribünler her türlü “eğitimden” geçti!.. Kimileri meşale uzmanı oldu, kimileri çakı/kasatura. Yetenekli gençler yeni küfürler icat etti. Atletik yapılılar bozuk parayla futbolcu vurmayı, gözü karalar araç yakmayı öğrendi. Arada hayır işleri için örgütlenmeler de yok değildi.
Lakin böylesi hiç akıl edilmedi:
Uygar tribünler, bilinçli taraftar ve fair playi yüreklerinde hisseden insanlara ulaşmak amacıyla örgütlenme ve eğitim... Hem de taraftarın kendi özgür iradesiyle. Üstelik Avrupa Birliği onayıyla!
İşte bu onun hikayesi.
Türkiye’de 12. adamı en çok kırmızı kart gören takım hangisi diye sormaya bile gerek yok:
Uzak ara Beşiktaş...
Artık hepimiz Galatasaraylıyız!.. “A”dan “Z“ye hepimiz. İstisnasız ve katıksız canı gönülden Ünal Aysal’cıyız.
Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonlu önemli değil; hatta futbolla ilişkimiz olmasa bile fark etmez.
Mancini’nin başarısı için duacıyız.
Bir TC vatandaşının birinci görevi budur bundan sonra!
Avrupa’da yürüsün... Lig’de şampiyon olsun. Para pul sorunu kalmasın Galatasaray’ın.
Yolu açık olsun.
***
Asırlık geçmişlerinde Galatasaray ve Fenerbahçe çok iyi günler de görmüşlerdir çok kötü günler de...
Lakin derbide yenilmek yok mu?
O berbat işte.
Her şeyi bin betere çeviriyor. Hafıza falan bırakmıyor. Kimya bozuluyor, mantık çöküyor.
***
Şu hale bakın! Galatasaray başkanı Ünal Aysal, sanki son iki sezonun şampiyon başkanı değil, koltuğunda kalmak için son kozlarını oynayan başarısız bir yönetici.
Aynı tasarruflarda bulunmuş, ancak futbol takımı Fenerbahçe derbisini kazanmış olsaydı, bugün ne Terim’e yanıt vermeye çalışır, ne Fenerbahçe’yi düşmanlıkla suçlar, ne de camiadaki vefasızlığı ima ederdi.
Florya’da “yönetim istifa, imparator Terim” diye bağıran Galatasaray taraftarı ne demek istiyor aslında?
“Ünal Aysal gitsin, Terim dönsün” mü?..
Elbette hayır.
Bu saatten sonra ne Fatih Terim döner, ne de
14 senelik “Saracoğlu Sendromu” 15. yıla girdiği için Galatasaray’dan başkan gider.
Öyle olsa, başkan yetişmezdi; sıra Galatasaray Lisesi son sınıflara gelmişti!
***
Galatasaray 14 senedir neden kazanamıyordu Saracoğlu Stadı’nda?.. “Çünkü her seferinde kazanmak için gidiyordu”!
Bu ilginç tespit, dünkü Milliyet’te Galatasaray’a gölgesi kadar yakın Nevzat Dindar kardeşimize aitti ve belli ki, Mancini’nin zihnini okuyan bir özetti.
***
“Bu sefer berabere kalmak için gidelim” demişti Mancini... İşe bakın!..
Zaten en zor deplasmanı Galatasaray’ın... Zaten “Saracoğlu Sendromu” diye bir ürperme hissi mevcut... “Kazanalım” dediğinizde kaybederken, beraberliğe yatmak; üstelik bunu arada altı puan fark varken yapmak, ancak Mancini gibi “üst düzey” olduğu kadar “Türkiye’ye yabancı” bir hocanın tercih edebileceği lükstü.
Resmen “yenemiyorsan yenil” anlamına geliyordu.
***
Kimse merak etmesin!.. Yarınki Fenerbahçe-Galatasaray derbisi, hiçbir futbolcunun biletini kesmez, hiçbir teknik direktörün mukavelesini feshetmez, hatta hiçbir başkanın altından koltuğunu çekmez...
Koltuğun bir bacağı daha gider, o kadar!
Tersine, kazanan tarafta her konumu perçinler, kredisine bonus katar, yapılanların onay mekanizmasını tetikler.
Problem yenilendedir.
Ve sadece “başkanların” problemidir!
***
Derbi, başı önde bitiren başkana “sorgulanma” yolunu açacaktır göreceksiniz!
Önce tebrikler sayın Yıldırım’a... Artık Fenerbahçe başkanlığına ilişkin her türlü rekoru kırmış veya kırmak üzeridir kendisi.
Lakin yetmez...
Ayrı ve özel bir tebrik daha gerekir:
Kendisi “21. yüzyılda Türkiye’deki en tutarlı insanlardan biridir”!
Evet...
İlk gün neyse, 11. başkanlıktan sonra da aynı.
Müthiş bir seçim kazanmış, kimseye nasip olmayacak bir destek almış şu malum şartlarda...