16 yaşındaki lise öğrencisi Merve Türkmen’in, emanet aldığı eşofmanla şampiyon olması elbette ki “haber”dir...
Ama “asıl haber”, bu haberin tüm yazılı ve görsel medya tarafından dev puntolarla görülmesi, okuyanlara/izleyenlere “son derece ilginç” gelmesi, biraz hüzün biraz hayret yaratması, şaşırtmasıdır!
“Futbola ne kadar battığımız, memleketten ne kadar bihaber olduğumuzdur” asıl haber.
***
Büyük kentlerin medyası da okuru da seyircisi de İsviçre’de yaşadığını sanıyor demek ki.
Taa köylerine kadar refah ve bolluk içinde, sporcusuna ana okulundan itibaren her türlü tesis ve donanımı sunan, bir eli yağda bir eli balda başka bir ülkede belki...
***
Atatürk’ün adını andığınız anda, bir ucundan yakalayıp mahcup ve madara etmeye çalışan hazır kıtalar, şimdi Aziz Yıldırım’ı didikliyorlar...
Bazılarının alerjisi var çünkü Atatürk’e.
***
Malum; “Atatürkçü olduğumuz için hedef alındık” dedi Yıldırım...
Aslında 2,5 senedir aynı şeyi söylüyor ama “Paralel Devlet” zülf-i yare dokunduğundan beri çok daha inandırıcı olduğundan, daha zekice karşı çıkmalar gerekiyor.
Mesela Aziz Yıldırım’ı kendi silahı ile vurmak:
“Diğer kulüpler Atatürkçü değil mi o zaman”!..
Maç aslında öğle saatlerinde Antep’in Atatürk Bulvarı’nda tamamen “yerli” kadrolarla başladı!..
Hem de kıran kırana...
Antep ve Galatasaray formalı cengaverlerin mücadelesinde gol yoktu ama bol miktarda gaz bombası atıldı.
Sahi, nerden çıktı bu kavga?
Tam da futbol pratiklerimize tarihte görülmemiş bir “dayanışma” eklenerek Galatasaray sezonu kapatmış Bruma’yı “kiralık” olarak Antep’e yollamış, Yiğit’i “bonus” olarak yanına iliştirmişken, her iki kulüp dostluk ve muhabbet adına futbolun etik damarını kesmeyi bile göze almışken taraftarlar niye kavga ederdi acaba?
“Valla ortak operasyonda biz yokuz” falan mı demek istediler nedir?
***
Görüyorum, Aziz Yıldırım’ın daha dönmeden Rasim Ozan Kütahyalı ve Beyaz TV ekibine verdiği “ilk röportaj” sözünü benim engellediğim algısı var medyada...
Evet... Sanıyorum bir tek ben yazmıştım böyle bir buluşmanın uygun olmayacağını. Gerekçelerini de açık açık eklemiştim.
Lakin bugüne kadar kararlarını kim etkileyebilmişti ki Yıldırım’ın, ben yapayım?
Belki hatırlattım...
Dönüş heyecanı geçtiğinde doğruyu kendisi buldu.
İşin ilginç yanı, “ilk röportajı” atlayacağı ortaya çıktığında da sus pus oldu kanallar/gazeteler, iptal edildiğinde de.
Gazetecilik ölmüş be...
Aziz Yıldırım bugün memlekete dönecek, yarın Rasim Ozan Kütahyalı’nın karşısına oturacak!..
Müjde...
“Yeniden Yargılama” başladı işte.
Hem de “medyanın başsavcısı” ile.
Tabi Ahmet Çakar, Ümit Özat, Sinan Engin ve Ertem Şener de olacak “yılın röportajında”.
Beyaz TV sporu tam kadro.
Ama olayın “mana ve ehemmiyeti”, hatta “niyeti” Fenerbahçeli için “negatif simge” olan Rasim Ozan Kütahyalı’da.
Hayır... Yorum yok! Fenerbahçe merkezli “spor disiplini kapsamındaki” operasyonun 17 Aralıktan sonra evrilip hedef değiştirip “toplum mühendisliğinden, iktidar mimarlığına” terfi ettiği, operasyondaki kurmayların ellerindeki Fenerbahçe’yi taş niyetine düşmanına fırlattığı analizi yaparak, dolar hesaplayıp olası zamlara hazırlanan endişeli yüreklerdeki tek keyif bölgesi Sarı-Lacivert kaslara “ucunda hukuk ölüsü asılı lanetli bir ok” da ben saplamayacağım.
***
Yorum yapmayacağım...
Aylarca demlenmiş “şike” kararını, tam da Özel Yetkili Mahkemelerden “suçlu” çıkanların yeniden yargılanması için çareler aranan, hukuka ve mahkemelere güvenin dip yaptığı şu kritik günlerde sonuçlandırıp piyasaya sürenlerin, yeni toplumsal gerginliklerin altına attığı çıralı odunları sayarak Yargıtay hakkındaki spekülasyonlara ben de katkıda bulunmayacağım.
***
Hayır... Yapmayacağım.
Haksızlık, aşırılık, zalimlik iyice göze batsın, Fenerbahçeliler isyan etsin, insanlar sokağa dökülsün ve “faturasını hükümet ödesin” hesapları olduğunu yazarak ve Fenerbahçe gibi bir devin hem metodik hem de çok çirkin kullanıldığını uzun uzun anlatarak ortalığı köpürtmeyeceğim; ülkemin hukuk bağlamında
Aziz Yıldırım bugün memlekete dönecek, yarın Rasim Ozan Kütahyalı’nın karşısına oturacak!..
Müjde...
“Yeniden Yargılama” başladı işte.
Hem de “medyanın başsavcısı” ile.
Tabi Ahmet Çakar, Ümit Özat, Sinan Engin ve Ertem Şener de olacak “yılın röportajında”.
Beyaz TV sporu tam kadro.
Ama olayın “mana ve ehemmiyeti”, hatta “niyeti” Fenerbahçeli için “negatif simge” olan Rasim Ozan Kütahyalı’da.
“Zekeriya Alp ne yapacak” diye atmıştım Salı günkü Ters Köşe’nin başlığını ama “uzman etikçi meslektaşların” tersine “istifa etse de olur etmese de” fikrini savunuyordu yazı.
Hatta, “etmesin”!..
Neden?..
Birincisi “usulen”...
Zaten yoktu ki Türkiye’de istifa diye bir müessese!
***
Hırsızı, yolsuzu, rüşvetçisi bile koltuğa yapışmaya çalışırken, aculluk edip medya tufasına gelen Zekeriya Alp mi kalmıştı memleketin yitip gitmiş şerefli mazisine atıfta bulunacak?..