Bir Türk dosttan, komşumuz Rusya’ya açık mektup

23 Aralık 2020

BÜLENT AKARCALI

Aşağıdaki yazının Rusça çevirisi Rus Sosyal Medyasında yayınlanmaktadır. İlgili Diplomatik çevrelere de gönderilmiştir.

***

Önemli Rus kanallarında Türkiye’nin hiç hak etmediği iddiaları içeren konuşmaları Rusya’nın  önde gelen isimlerinden işitiyoruz.

-  Türklerle 13 savaş yaptık bu 14.cüsü ve sonuncusu olacak

- Bizim en büyük düşmanımız Türkiye’dir vs.

Bu beyanatlar, dünyanın en büyük yazarlarını yetiştirmiş Rusya’nın entelektüel yapısına hiç yakışmadığı gibi Türkiye’nin de böylesine düşmanca sözleri hak etmediğine ve hak edecek bir girişimde bulunmadığına inanıyoruz.

Rusya ve Türkiye başta ABD ve AB ülkelerine örnek olacak şekilde, üzerinde uzlaşmaları en zor konuları dahi müzakere yoluyla çözebildiklerini dünya diplomasi ve siyasi tarihine yazdırmış iki ülkedir. 

Yazının Devamı

TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİ DÜZELTMEK İÇİN BİR METOT ÖNERİSİ: BÜYÜK UZLAŞMA PAKET, PAZARLIK

17 Aralık 2020

ŞANLI BAHADIR KOÇ  / 21. Yüzyıl Enstitüsü, araştırmacı

“Türk-Amerikan ilişkisi çok karmaşıklaştı, problemler birbirine girdi. Tek tek, sabırla çözülmeleri kolay değil. Bu nedenle zorluğu olmasına rağmen, farklı konulardan oluşan büyük bir paket, bir “büyük uzlaşma”yı kovalamak ilişkideki tıkanıklığı açmak için doğru olabilir...”

Türk Amerikan ilişkisi sürekli çatışma ve güvensizlik üretiyor. Çözülmeyen her problem “borcun faizinin faizi” gibi yeni problemler yaratıyor. Meseleler tam ve kalıcı çözülemiyor, en fazla sınırlanıyor, erteleniyor, çözülmüş gibi yapılıyor, “yönetiliyor.” Denebilir ki, “diplomasi zaten böyle bir şey, ‘teneke kutuyu yoldan aşağı tekmelemek.’”

Evet ama artık taraflar neredeyse hiç ortak başarı, dil, amaç, ortak değer üretemiyor. Bu böyle devam edebilir mi? Genelde şeyleri kendi doğal akışına bırakmak en akıllıca yoldur. Ama bazen de değil. Türk-Amerikan ilişkisinde galiba

Yazının Devamı

Cezaların infazı

14 Aralık 2020

ZAFER İŞERİ / Avukat (LL.M) Arabulucu TBB  İstanbul Delegesi

Toplumsal düzeni sağlamanın yöntemlerinden birisi de, kanunla belirlenmiş kurallara riayet etmeme halinde cezai yaptırım uygulanmasıdır. Bunlar hürriyeti bağlayıcı nitelikte “hapis cezaları” olabileceği gibi para cezaları da olabilir. Yasalarımız, müebbet, 1 yıldan 3 yıla kadar, 3 yıldan 12 yıla kadar vb.… şekillerde hapis cezaları öngörmüştür. Suçun işlendiği sabit ise hâkim, kural olarak kanunda belirtilen alt sınırdan hüküm tesis etmek zorundadır. Ancak daha önce suç işlemiş olması, suçun işleniş biçimi, toplumda yarattığı etki gibi olgularla gerekçesi de açıklanarak alt sınırdan uzaklaşılabilmektedir. Açılan davalarda kamuoyu, cumhuriyet savcısı tarafından talep edilen ceza miktarlarının üst hadlerini toplayarak “tehdit edip yaralayan kişiye 9,5 yıl hapis cezası” gibi sansasyonel bir algıya ulaşmaktadır. Hâlbuki indirim hükümleri ve cezaların infazına dair kurallarımız, hâkimin yasaya bakarak hükmettiği hürriyeti bağlayıcı ceza

Yazının Devamı

AB VE ABD YAPTIRIMLARI KARŞISINDA TÜRKİYE’NİN TUTUMU

14 Aralık 2020

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

Brüksel’de toplanan AB Zirvesi’nde 11 Aralık 2020 günü Türkiye’ye karşı Doğu Akdeniz’deki sismik araştırmaları nedeniyle aşamalı yaptırım kararı alınış; aynı gün ABD Temsilciler Meclisi’nden sonra Senato’dan da üçte ikiyi aşan çoğunlukla geçen Savunma Bütçesi’nde Türkiye’ye karşı yaptırımlara yer verilmiştir. AB Zirvesi ile ABD’de Kongre’den çıkan kararların aynı güne rastlaması, Türkiye’nin nasıl bir kuşatma karşısında olduğunu göstermektedir.

Üç yanı denizlerle çevrili olan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de 12 deniz miline kadar giden karasularında sismik araştırmalar (sondajlar) yapması, egemenlik hakkının bir sonucu olarak tartışmasızdır. Aynı biçimde 10 Aralık 1982’de Jamaika’da  imzaya açılan ve hâlen Birleşmiş Milletler (BM) üyesi devletlerin tamamına yakın bir bölümünün imzaladığı veya sonradan katıldığı, Türkiye’nin henüz katılmadığı BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre

Yazının Devamı

Haydar Aliyev’den Karabağ’a uzanan çizgi

11 Aralık 2020

DR. AKKAN SUVER

“Büyük İnsan-ların yalnız doğum tarihleri vardı. Onlar aramızdan ayrılabilirler. Ama düşünceleriyle, idealleriyle aramızdadırlar. Dolayısıyla Haydar Aliyev de, ileri görüşü ve vizyonu ile yalnız Azerbaycan topraklarında değil Türk Dünyası’nın coğrafyasında yaşamaktadır.”

Azerbaycan Milli Lideri ve çağdaş Azerbaycan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev 12 Aralık 2003 günü aramızdan ayrılmıştı.

Haydar Aliyev, Azerbaycan’ın zor ve sıkıntılı günlerinde göreve geldiğinde Karabağ, Ermeni işgali altındaydı. Ülkenin içinde karışıklık had safhadaydı. Her şeyin ötesinde Azerbaycan tarihinin en buhranlı dönemini yaşıyordu. İç savaşın eşiğine gelen ve bağımsızlığın tehlikede olduğu bir dönemde, O bütün bu sıkıntılara, zorluklara rağmen milletinin kendisine yaptığı davete icabet etmiş ve görev başına gelmişti.

Önce içte birliği sağlamış, sonra Azerbaycan’ı dış dünyaya karşı itibar sahibi kılmanın ve Ermeni zulmünde olan topraklarının masada geri alınmasının uluslararası yollarını aramıştı.

Lizbon’da

Yazının Devamı

Avrupa Birliği hak-hukuk ve 10 Aralık toplantısı

9 Aralık 2020

Genel anlamda AB ülkelerinde hukukun üstünlüğü hakimdir. Bu üstünlüğün temel taşlarının başında bağımsız ve peşin hükümsüz yargı, şeffaf ve adil yargı süreci ve isnat edilen suç veya ithama karşı baskı altında kalmadan kullanılan savunma hakkı gelir.

Bu üçlünün olmadığı hiçbir sistem evrensel değerlerde hukuk adını taşıyamaz.

Savunma hakkı, kavramı ve uygulaması, hak arama özgürlüğü insanlığın ortak değerlerindendir.

Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin, savunma hakkının önemini ve gereğini vurgulayan 6. maddesinin üçüncü bendinde:

“Her sanık (özel veya tüzel kişilik):

a) Şahsına tevcih edilen isnadın mahiyet ve sebebinden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve etraflı surette haberdar edilmek,

b) Müdafaasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olmak hakkına sahiptir”

Bu sözleşmeye imza atmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı üstünlüğünü tanımış her ülkeyi, bu mahkeme yargılama yetkisine sahipti

Yazının Devamı

65 YAŞ VE ÜZERİ İLE 20 YAŞ ALTI VATANDAŞLARA KARŞI AYRIMCILIK

7 Aralık 2020

"Tüm dünya ülkeleri gibi Türkiye’de de insan sağlığını tehdit eden en büyük tehlike hâline gelen koronavirüs salgınına karşı tıbbın gerektirdiği bireysel ve toplumsal önlemlerin alınması kesin bir zorunluluktur. Bunların başında bireysel ve toplumsal önlemler olarak ‘temizlik, maske ve mesafe’ şeklinde özetlenen üç kural gelir. Koronavirüse karşı mücadelenin başarılı olması için herkesin bu kurallara uyması şarttır.

Ülke genelinde mücadele için devletçe alınması gereken genel önlemler ise Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulu’nun önerileri ve Cumhurbaşkanı’nın talimatları doğrultusunda İçişleri Bakanlığı’nca gönderilen genelgelerle valiliklere bildiriliyor.

Bu önlemler arasında başlangıçtan beri 65 yaş ve üzeri ile 20 yaş altı vatandaşlar hakkında konulan yasaklar dikkati çekiyor. Yaş itibariyle hiçbir benzerliği olmayan, emeklilik çağındaki yaşlılarla öğrenim çağındaki gençleri 20-65 yaş arasındaki diğer insanlardan ayırarak özel yasaklara

Yazının Devamı

Bugünkü hekimlik anlayışı

5 Aralık 2020

İnsanlık tarihine bakacak olursak, ilk önce tıp ortaya çıkmıştır. Tıp tarihçisi Victor Robinson, vücudunda bir ağrı veya olumsuzluk hissedip bunu bağırarak gösteren ilk insanın çığlığını duyarak ona yardıma koşan kişinin hekimliği başlatmış olduğunu söylemektedir.

Hekimlik öyle bir meslektir ki tarihte en eski, neredeyse insanlık tarihiyle yaşıt bir meslek grubudur.

Toplumda hep ayrı konumda tutulmuştur. Avcı-toplayıcı küçük gruplar halinde yaşarken büyücüdür.

Göçebelikten yerleşik topluma geçildiğinde din adamıdır, tarih çağlarıyla birlikte filozof olur ve yaşama ait felsefeler üretir. Ortaçağ’dan itibaren aristokrat olmadan soylu kabul edilir. Hekimlik öyle bir meslektir ki ideallerini hep en üst seviyede tutan, bazen Tanrı mertebesine çıkarılan ve kutsallık atfedilen bir meslektir. Öyle bir meslektir ki radyasyon tehlikesiyle bulaşıcı hastalıklarla, çağın vebası denen korona başta olmak üzere, hepatit gibi öldürücü hastalıklarla iç içe yaşayan ve tüm risklere rağmen bilinçli

Yazının Devamı