Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

 

İsveç’te toplumsal cinsiyet eşitliği



İsveç, feminist bir dış politikaya sahip ilk ülkedir. İsveç, bu politikayı 2014 yılında, uzun yıllar boyunca ulusal ve uluslararası düzeyde cinsiyet eşitliği ve insan haklarını teşvik ettikten sonra oluşturdu. İsveç’in feminist dış politikası, sürdürülebilir barış, güvenlik ve kalkınmanın dünya nüfusunun yarısı dışarıda bırakılarak asla elde edilemeyeceği inancına dayanıyor. Bu politika, tüm kadın ve kızların haklarını, temsilini ve kaynaklarını güçlendirmek için bir değişim gündemidir.

İsveç’in ve aynı zamanda Türkiye’nin imzaladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda bizim için çok faydalı araçlar olmuştur.

Haberin Devamı


Hayatım boyunca İsveç’te cinsiyet eşitliği yaklaşımındaki değişikliği gözlemledim. 1950’lerde kadınların %30’unun maaşlı bir işi vardı. Bugün bu neredeyse %77 seviyesinde. Bunun nasıl gerçekleştiğini sorabilirsiniz. İlk olarak, artan işgücüne olan talep önemli bir faktördü. Şirketler, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, kadınların yeteneklerini kullanmanın akıllı ekonomi olduğunu fark ettiler. İkincisi, sivil toplumda çok güçlü bir kadın hareketimiz vardı. Ve üçüncüsü, erkeklerin ve erkek çocukların da katılımını sağlayarak, adil ve toplumsal cinsiyet eşitliği olan bir toplum şekillendirme yönünde siyasi bir irade vardı. Önemli reformlardan bazıları şunlardı: Eşlerin ortak vergilendirilmesi 1972’de kaldırıldı. Bu kadınların işgücü piyasasına girmesi için güçlü bir teşvik yarattı. Yüksek kaliteli, devlet destekli çocuk bakımı uygulaması başlatıldı ve 1990’ların başında bu tam kapsama ulaştı. Ayrıca Ayrımcılıkla Mücadele Yasasını ve Ombudsman’ı uygulamaya geçirdik.
Ücretli ebeveyn izni sistemi daha 1974’te babaları da dâhil etmeye başlamıştı. Şimdi bu sistem, maaşın %80’ini belirli bir tavana kadar karşılıyor. Çocuk başına toplam 16 ay ve bebek yeni doğduğunda babalar için ilave 10 gün izin hakkı tanınıyor. Bugün iznin 3 ayı babalara, 3 ayı da annelere ayrılmış durumda. Kalan 10 ay paylaşılabiliyor. Bu uygulama, babalık izninin kullanımını önemli ölçüde artırdı. Şimdi, erkeklerin %80’inden fazlası, toplam sürenin neredeyse %30’unu kullanarak babalık izni alıyor. Bu, erkeklerin baba olarak sorumluluk almaya başladığı anlamına gelir.

Toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadele alanında cinsel suçlarla ilgili rıza temelli yeni bir yasa kabul edildi. Bu da cinsel ilişkinin kadın tarafından açıkça onaylanması gerektiği anlamına geliyor. “Onayladığını sanıyordum” diyemezsiniz.

Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından zorluklar hala var: Kadınlar, ücretsiz bakım ve ev işleri için erkeklerden günde yaklaşık bir saatten daha fazla zaman harcıyorlar. Ücretlerde yaklaşık %4,5’lik bir cinsiyet temelli ücret farkı var. Özel iş sektöründeki kadın/erkeklerin karar verici veya yönetim kurulu üyeleri olarak oranı hala bir mesele. Ve sıfır toleransın norm olması gereken toplumsal cinsiyet temelli şiddet, cinsel şiddet, ülkemizde de ciddi bir sorun.
İsveç deneyimlerimizden öğrenilecek dersler var: Organize, uygun fiyatlı ve kaliteli çocuk bakımının önemi çok büyük. Özellikle babalar ve erkeklerin katılımını sağlamalıyız. Kadına karşı şiddetle mücadele çoğunlukla destek toplayabilirken, toplumsal cinsiyet eşitliğinin diğer alanlarına (siyasi katılım, ekonomik güçlendirme) tam ve geniş destek sağlamak daha zorlayıcı olabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği bunu tüm toplum yeterince kabul ettiğinde mümkün hale gelebilmektedir.