Haydar Aliyev’den Karabağ’a uzanan çizgi

11 Aralık 2020

DR. AKKAN SUVER

“Büyük İnsan-ların yalnız doğum tarihleri vardı. Onlar aramızdan ayrılabilirler. Ama düşünceleriyle, idealleriyle aramızdadırlar. Dolayısıyla Haydar Aliyev de, ileri görüşü ve vizyonu ile yalnız Azerbaycan topraklarında değil Türk Dünyası’nın coğrafyasında yaşamaktadır.”

Azerbaycan Milli Lideri ve çağdaş Azerbaycan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev 12 Aralık 2003 günü aramızdan ayrılmıştı.

Haydar Aliyev, Azerbaycan’ın zor ve sıkıntılı günlerinde göreve geldiğinde Karabağ, Ermeni işgali altındaydı. Ülkenin içinde karışıklık had safhadaydı. Her şeyin ötesinde Azerbaycan tarihinin en buhranlı dönemini yaşıyordu. İç savaşın eşiğine gelen ve bağımsızlığın tehlikede olduğu bir dönemde, O bütün bu sıkıntılara, zorluklara rağmen milletinin kendisine yaptığı davete icabet etmiş ve görev başına gelmişti.

Önce içte birliği sağlamış, sonra Azerbaycan’ı dış dünyaya karşı itibar sahibi kılmanın ve Ermeni zulmünde olan topraklarının masada geri alınmasının uluslararası yollarını aramıştı.

Lizbon’da

Yazının Devamı

Avrupa Birliği hak-hukuk ve 10 Aralık toplantısı

9 Aralık 2020

Genel anlamda AB ülkelerinde hukukun üstünlüğü hakimdir. Bu üstünlüğün temel taşlarının başında bağımsız ve peşin hükümsüz yargı, şeffaf ve adil yargı süreci ve isnat edilen suç veya ithama karşı baskı altında kalmadan kullanılan savunma hakkı gelir.

Bu üçlünün olmadığı hiçbir sistem evrensel değerlerde hukuk adını taşıyamaz.

Savunma hakkı, kavramı ve uygulaması, hak arama özgürlüğü insanlığın ortak değerlerindendir.

Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin, savunma hakkının önemini ve gereğini vurgulayan 6. maddesinin üçüncü bendinde:

“Her sanık (özel veya tüzel kişilik):

a) Şahsına tevcih edilen isnadın mahiyet ve sebebinden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve etraflı surette haberdar edilmek,

b) Müdafaasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olmak hakkına sahiptir”

Bu sözleşmeye imza atmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı üstünlüğünü tanımış her ülkeyi, bu mahkeme yargılama yetkisine sahipti

Yazının Devamı

65 YAŞ VE ÜZERİ İLE 20 YAŞ ALTI VATANDAŞLARA KARŞI AYRIMCILIK

7 Aralık 2020

"Tüm dünya ülkeleri gibi Türkiye’de de insan sağlığını tehdit eden en büyük tehlike hâline gelen koronavirüs salgınına karşı tıbbın gerektirdiği bireysel ve toplumsal önlemlerin alınması kesin bir zorunluluktur. Bunların başında bireysel ve toplumsal önlemler olarak ‘temizlik, maske ve mesafe’ şeklinde özetlenen üç kural gelir. Koronavirüse karşı mücadelenin başarılı olması için herkesin bu kurallara uyması şarttır.

Ülke genelinde mücadele için devletçe alınması gereken genel önlemler ise Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulu’nun önerileri ve Cumhurbaşkanı’nın talimatları doğrultusunda İçişleri Bakanlığı’nca gönderilen genelgelerle valiliklere bildiriliyor.

Bu önlemler arasında başlangıçtan beri 65 yaş ve üzeri ile 20 yaş altı vatandaşlar hakkında konulan yasaklar dikkati çekiyor. Yaş itibariyle hiçbir benzerliği olmayan, emeklilik çağındaki yaşlılarla öğrenim çağındaki gençleri 20-65 yaş arasındaki diğer insanlardan ayırarak özel yasaklara

Yazının Devamı

Bugünkü hekimlik anlayışı

5 Aralık 2020

İnsanlık tarihine bakacak olursak, ilk önce tıp ortaya çıkmıştır. Tıp tarihçisi Victor Robinson, vücudunda bir ağrı veya olumsuzluk hissedip bunu bağırarak gösteren ilk insanın çığlığını duyarak ona yardıma koşan kişinin hekimliği başlatmış olduğunu söylemektedir.

Hekimlik öyle bir meslektir ki tarihte en eski, neredeyse insanlık tarihiyle yaşıt bir meslek grubudur.

Toplumda hep ayrı konumda tutulmuştur. Avcı-toplayıcı küçük gruplar halinde yaşarken büyücüdür.

Göçebelikten yerleşik topluma geçildiğinde din adamıdır, tarih çağlarıyla birlikte filozof olur ve yaşama ait felsefeler üretir. Ortaçağ’dan itibaren aristokrat olmadan soylu kabul edilir. Hekimlik öyle bir meslektir ki ideallerini hep en üst seviyede tutan, bazen Tanrı mertebesine çıkarılan ve kutsallık atfedilen bir meslektir. Öyle bir meslektir ki radyasyon tehlikesiyle bulaşıcı hastalıklarla, çağın vebası denen korona başta olmak üzere, hepatit gibi öldürücü hastalıklarla iç içe yaşayan ve tüm risklere rağmen bilinçli

Yazının Devamı

Kentsel alanlarda engelliler için erişilebilirlik (2)

4 Aralık 2020

Prof. Dr. Ruhet GENÇ

Türk Standartları Enstitüsü tarafından kaldırımların genişliği ve yüzeyleri, rampaların genişliği ve eğimi, merdivenler, tırabzanlar, trafik ışıkları, hissedilebilir hassas yüzeyler, yaya geçitleri için standartlar belirlenmiş, 3194 Sayılı İmar Kanunu ile bu standartlara uyulması zorunlu tutulmuş ve fiziksel çevrenin ulaşılabilir, yaşanabilir ve kullanılabilir olması için sorumluluk yerel yönetimlere verilmiştir (Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 2014).

Fakat, yapılan birçok çalışmada görüldüğü üzere Türkiye’de erişilebilirlik için hazırlanan standartların uygulamasında yetersiz kalınmıştır (Kaplan ve diğerleri, 2011; Çağlar, 2012; Menda ve Balkan, 2013; Elmalı, 2019). Bilhassa, imar planlarının, kentsel tasarım ve mühendislik hazırlanması ve uygulamalarında mevzuata uyulmadığı belirlenmiştir (Kaplan ve Öztürk, 2004).

Sonuç ve Öneriler

Çoğu gelişmiş ülkede engelli bireylerin toplumsal yaşamda aktif rol almalarını sağlama ve yaşam kalitelerinin yükselmesine

Yazının Devamı

Kentsel alanlarda engelliler için erişilebilirlik (1)

3 Aralık 2020

Prof. Dr. Ruhet GENÇ

Küresel büyüme ve endüstrileşme ile beraber hızla değişen kentlerdeki her bireyin kentsel öğelere erişilebilirliğinin sağlanması toplumsal hayata eşit katılım bakımından oldukça önemlidir. Fakat mevcut kentsel koşullar eşit hak ve olanakları sunmakta yetersiz kalmakta; engelli bireyler toplumsal yaşama dahil olamamakta ve erişilebilirlik konusunda fiziksel çevrenin yetersizliği sebebiyle eğitim, istihdam, iletişim ve sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadırlar. Engelli bireylerin tüm kentsel mekanlarda dolaşımının sağlanması ile bu mekanlardaki hizmetlerden yararlanması dolayısıyla yaşam standartlarının yükseltilmesi özel ve kamusal erişilebilirliklerine bağlıdır. Bu sebeple fiziksel ve sosyal çevre, ulaşım sistemleri, kamu binaları ve benzeri kentsel öğelerin planlama ve uygulamasında engellilerin toplumdaki herhangi bir bireyle eşit şekilde kullanım ve erişilebilirlik gereksinimlerini karşılamak amaçlanmalıdır.

Bu bağlamda bu araştırmanın konusu; kentlerde yaşayan engelli bireylerin erişilebilirlik olanaklarını tartışmak ve Türkiye’deki kentsel alanların

Yazının Devamı

‘Yerelden küresele’ yürüyüş bizi bekliyor mu?

30 Kasım 2020

Son zamanlarda stratejik özelliklerinden dolayı reformların konuşulduğu günleri yaşıyoruz. ABD seçimleri, Pandemi sonrası yenidünyaya uyum, küresel boyutta ekonomideki daralmalar, Z nesli ile birlikte değişen beklenti ve ihtiyaçlar, merkeze sürdürülebilir olarak doğa ve insanı koyma gibi birçok faktör buna etki ediyor. Pandemi döneminde yaşanan zorluklar yüzünü piyasaya dönmüş küreselleşmenin egemen olduğu bir dünyada her türlü kaynağın zarar verilip nasıl yok edildiği ve doğanın nasıl tahrip edilip yok olmakla yüz yüze geldiğini açık biçimde gösterdi. Özellikle,  insanın pasif biçimde yönlendirilebilecek biçimde her türlü konunun ve kararın uzağında bırakıldığı bir dünyanın varlığı kendini gösterdi.

Yeni bir evre mi?

Pandemi sonrası dünya yeni ekonomi ve ticaret olgularıyla karşılaşmaya hazırlanıyor. Refah düzeyi yüksek gelişmiş Batı ülkelerinin tüketicileri doğaya saygılı, yeşil ve güvenli ürünler talep etmekte ve 4. Sanayi devriminin getirdiği “ tekn

Yazının Devamı

ABD ve AB ilişkilerine yeni bir rota çizmek (2)

21 Kasım 2020

Türkiye’ye değil bir patrikhane ve bir camiyi ziyarete gelen güya müttefik ülke ABD’nin, 2 aylık siyasi ömrü kalmış bir Dışişleri Bakanı kalkıp da NATO üyesi Türkiye’nin askeri kabiliyetinin artmasından gurur duyuyoruz diyeceğine, endişe duyuyoruz demesinden  esas bizim endişe duymamız gerekir.

ABD ve AB bizle uğraşırken, Rusya’nın büyük bir hava ve deniz üssüyle  Suriye’ye ve Doğu Ak denize,  bir hava üssüyle Libya’ya ve en son Kafkaslara yerleştiğini görmek istemiyordu. Buna karşın,  Türkiye dışında bir tek ülke dahi ne ABD, Fransa veya Almanya veya İngiltere bu denklemde yer alamıyordu.

Bu ülkelerin kör politikaları sayesinde Rusya askeri açıdan artık bir Akdeniz ülkesidir. Putin’in bu ülke Başkanlarına birer teşekkür mektubu göndermesini önermek diplomatik mizahın ötesinde bir gerçektir.

Sonuç da ABD ve AB’ye, Türkiye ile olan politikalarında yeni bir müttefiklik anlayışına ihtiyaç olduğunu, Türkiye ‘yi ötekileştirip tehdit ederek bir

Yazının Devamı