Küresel salgın sonrası yeni bir dünya paradigması: Hepitalizm (2)

12 Ocak 2021

Prof. Dr. Aziz Akgül / Türkiye İsrafı Önleme Vakfı kurucusu ve 22. Dönem Milletvekili

Hepitalizm yaklaşımı bir ülkede toplumsal mutluluğun sağlanması için, toplumun farklılıklarını da dikkate alarak, sadece ne kadar zengin olduğunun değil, ne kadar mutlu olduğunun da değerlendirilmesi üzerine kurulu olup, hayat kalitesini, sadece ekonomik veriler üzerinden değil, mutluluk açısından da değerlendirir.

Alfa kuşağı dâhil, gelecek nesillere bir yük olarak kapitalizmi ayakta tutmak yerine, hepitalizmi miras bırakarak, şiddetten ve çatışmalardan uzak, daha mutlu ve daha nazik bir ortamda insanların yaşamalarını sağlayacak yolları araştırmamız gerekir.

Hepitalizm, mutluk ve huzur için bütün kıtalardan yükselen köklü ekonomik ve sosyal değişim çağrılarına bir cevaptır.  Bir yanda, devletler ve büyük şirketler ittifak içinde küreselleşmeyi ve şirket gücünün yerleşmesini desteklemeyi sürdürürlerken diğer yandan, dünyanın her yanında bu politikalara direnen insanlar; ticaret, finans ve çevre alanlarının yeniden

Yazının Devamı

Küresel salgın sonrası yeni bir dünya paradigması: Hepitalizm (1)

11 Ocak 2021

Prof. Dr. Aziz Akgül / Türkiye İsrafı Önleme Vakfı kurucusu ve 22. Dönem Milletvekili

Koronavirüs küresel salgınının, dünyaya verdiği hasarın büyüklüğü akıl almaz derecededir. Ancak, bu büyük hasara rağmen bize eşsiz bir fırsat sunuyor.   Dünyayı koranavirüs küresel salgını olmadan önceki haline mi geri götüreceğiz? Yoksa dünyayı yeniden mi tasarlayacağız? Karar tamamen bizim.

Eski dünyaya dönemeyiz. Küresel salgını bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Hepitalist bir dünya oluşturuncaya kadar, sistemi yeniden tasarlamalıyız. Yeni dünyayı; bırakın Alfa kuşağını, eşitlikçi ve özgürlükçü Z kuşağını da eski düşünce kalıpları ve anlayışlarla yönetemeyiz.

Mutsuzluk, dünyanın her tarafında önemli bir sorun durumundadır.  Bu bakımdan, dünyadaki yönetim sorunlarına gözlüksüz bakabilmek gerekir. Dünya çok kötü idare ediliyor. Dünyada ortalama yaşam süresi 900 aya yükselirken; mutluluğun, adaletin, hakkaniyetin, empatinin, merhametin ve

Yazının Devamı

Bir denetim bakanlığımız olsa...

8 Ocak 2021

Mustafa Kemal ULUSUBir ülkenin devlet teşkilatı ile özel sektör, kurum ve kuruluşlarında, hatta tüm spor kulüpleriyle kısaca aklınıza gelen her kuruluşta; okullar, üniversiteler hatta bir ailede dahi düzgün bir DENETİM mekanizması yoksa orada büyük sıkıntıların olmaması imkansızdır. Hele hele başarı beklemek hayal olur.

Önce devlet teşkilatını ele alırsak ki, biraz bilgim olan teşkilattır. Zira uzun yıllar muhtelif bakanlıklarda, bakan başdanışmanlığı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğünde TFF ve MHK başkanlığı çoğu parti başkanı ile yakınlığım, devlet teşkilatını tam olmasa da büyük çapta bilgi sahibi olmamı sağlamıştır.

Sorunlar artıyor

Ayrıca uzun yıllar ticaretle de uğraştığım ve yakın çevremde çok büyük iş adamları da olduğu için özel sektöründe sorunları bilgi dağarcığım içinde bayağı yer almaktadır. İşte bu kadar yıllık tecrübelerimle diyorum ki, ÜLKEMİZDEKİ EN BÜYÜK SORUN DENETİMSİZLİKTİR.

Teknoloji ilerledikçe nüfus çoğaldıkça insan yaşamında sorunlar da o nispette artmaktadır.

Gele

Yazının Devamı

Sigara ve Korona

6 Ocak 2021

Bülent Akarcalı - Sağlık ve Turizm eski Bakanı

Karışımında 4.000 çeşit zehir bulunan sigara (*), kötü huylu kolesterol artışı, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, bağışıklık sistemini zayıflatma, erken yaşlanma, her türlü kansere, virüs ve bakteri kökenli enfeksiyona yatkınlık oluşturma gibi ölüme yol açan çok sayıda hastalığın ya ana sebebi ya da tetikleyicisidir. Erkeklerde kansere bağlı ölümlerin %35’inin, kadınlarda ise %15’inin nedeni sigaradır. Sigara kadında 14.5 yıl, erkekte ise 13.2 yıl yaşam süresini kısaltır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Amerikan Kanser Topluluğu ve Dünya Akciğer Vakfı’nın katkılarıyla hazırlanan Tütün Atlası’na göre Türkiye’deki erkeklerin yüzde 31’i tütün kaynaklı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Yine DSÖ verilerine göre yılda 4.9 milyon olan ölüm sayısının, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde 2025’te 10 milyonu bulacağı belirtiliyor.

Ülkemizde her yıl 100 binin üstünde vatandaşımızı sigaradan dolayı 13-14 yıl erken

Yazının Devamı

Makineler öğreniyor, ya biz? (2)

3 Ocak 2021

Madalyonu tersine çevirirsek, makine öğreniminin bazı alanlarda neden aynı ölçüde başarılı olamadığını daha kolay anlarız. Örneğin gelecekteki finansal krizleri tahminlemek istiyorsanız, eğitim veri setiniz geçmiş krizleri ve bu krizlerle ilintili değişkenleri (enflasyon, büyüme oranı, cari açık, vb) içermelidir. Fakat ekonomi tarihinde 1.2 milyon adet geçmiş ekonomik kriz bulunmadığı için (neyse ki!), tahminleme modelimiz AlexNet kadar şanslı olmayacaktır ve sınırlı bir öğrenme yapabilecektir. Bu örnek, geçmiş veri miktarının az olduğu alanlarda makine öğreniminin neden kısıtlı başarı elde ettiğinin ipucunu veriyor.   

Peki yapay zeka ve makine öğrenimini kurumumuza ve iş süreçlerimize ne kadar entegre etmeliyiz?

Bu noktada dijitalleşme sektörünün öncülerinden, Kuika Yazılım kurucu ortağı Murat Ihlamur’a kulak verelim (3). Ihlamur, yapay zeka konusunun çok güçlü pazarlandığına ve bunun sonucu olarak şirketlerde bir ‘aciliyet’ hissi oluşup panikle büyük yatırımlar

Yazının Devamı

Makineler öğreniyor, ya biz? (1)

2 Ocak 2021

METE VEYİSOĞLU

Yapay zeka (artificial intelligence) ve makine öğrenimi (machine learning) kavramları hayatımıza gireli epey bir zaman oluyor. Yapay zeka terimi ilk olarak 1955 yılında ABD’de Dartmouth Üniversitesi’nden yayınlanan bir araştırma konferansı çağrısında kullanılmıştı (1). Bu nispeten uzun tanışıklığımıza rağmen; hem kurumsal hem de bireysel düzeyde, bu teknolojiyi ve arkasında yatan felsefeyi iş süreçlerimize ne kadar entegre etmemiz gerektiği zihinlerimizde henüz tam anlamıyla billurlaşmadı. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da bu kafa karışıklığı sürüyor; öyle ki ABD’nin ünlü üniversitelerinden MIT (Massachusetts Institute of Technology) de bu ihtiyacı görüp bir yapay zeka stratejisi belirlemek isteyen yöneticilere yardımcı olacak bir rehberi henüz yayınladı (2).

Makine öğrenimini kısaca tanımlarsak; algoritmik bir modelin tarihsel bir veri setini kullanarak verideki örüntüleri (pattern) öğrenmesi, ve öğrendiklerini kullanarak yeni veri setlerinde tahminleme yapmasıdır. Örneğin bir banka, geçmişte firmalara

Yazının Devamı

Pandemi, hukuk ve e-yargılama

26 Aralık 2020

Zafer İŞERİ (LL.M)

4,543E9 yaşında genç dünyamız, 165 yılından beri bilinen 20’nin üzerinde kıtaları etkileyen pandemi yaşadı. Bu süreçte 400 milyonun üzerinde insan hayatını kaybetti. Bir noktadan başlayarak dünya genelinde bir dönemin kapanıp, yepyeni bir dönemin açılışına tanık oldu. 50 milyon insanın vefatına sebep olan 1918 İspanyol Gribi kadar olmasa da şimdilik 2 milyon insanın ölümüne sebep olan, dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 pandemisi ile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Daha korunaklı, daha hızlı ve rasyonel işleyişi arayan insanlık, her alanda dünden daha ileri bir seviyeye ulaşacak. Müstakbel değişiklikler birçoğumuzun geçmişe özlem duymasını körükleyecek olsa da yeniliğe, değişime açık olanlar hızla yeni düzende başarıyı, mutluluğu yakalayacaklar.

İnsan ilişkileri ve hayatın işleyişinde doğacak farklılık, toplumu düzenleyen hukuk sistemlerinde de kaçınılmaz değişikliklere sebep olacaktır. En başta toplumsal yaklaşımlar, sosyolojik temeller farklılaştığında, ceza biliminden, kira hukukuna, aile hukukundan

Yazının Devamı

İsveç’te toplumsal cinsiyet eşitliği

26 Aralık 2020

 




İsveç, feminist bir dış politikaya sahip ilk ülkedir. İsveç, bu politikayı 2014 yılında, uzun yıllar boyunca ulusal ve uluslararası düzeyde cinsiyet eşitliği ve insan haklarını teşvik ettikten sonra oluşturdu. İsveç’in feminist dış politikası, sürdürülebilir barış, güvenlik ve kalkınmanın dünya nüfusunun yarısı dışarıda bırakılarak asla elde edilemeyeceği inancına dayanıyor. Bu politika, tüm kadın ve kızların haklarını, temsilini ve kaynaklarını güçlendirmek için bir değişim gündemidir.

İsveç’in ve aynı zamanda Türkiye’nin imzaladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda bizim için çok faydalı araçlar olmuştur.


Yazının Devamı