İsmail Özcan - Eğitimci/Yazar
Suriye iç savaşının başladığı 2011’in ilk aylarından bu yana Akdeniz sularında dünyanın ve insanlığın kanıksadığı, o nedenle üzerinde durulmaya değmez bir olay gibi görüp algıladığı bir trajedi sürüp gidiyor. Dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgınına karşı dünya ülkeleri tarafından alınan sıkı tedbirler ve yasaklar dolayısıyla 2020 yılının ilk aylarında ara veren bu trajedi, salgın tedbirlerinin ve yasaklarının kaldırılmasından sonraki haftalarda ve aylarda yeniden sık sık yaşanmaya başladı. Yaz boyunca çok sayıda mülteci teknesi battı ve birçok mülteci Akdeniz sularında son nefeslerini verdiler. 2020 yılının son faciası 10-11 Kasım 2020 tarihlerinde Libya açıklarındaki Akdeniz sularında meydana geldi. İki ayrı faciada 100 kadar mülteci hayatını kaybetti. Bunların içinde her faciada olduğu gibi çok sayıda kadın ve çocuk bulunuyordu. İlgili çevrelerin açıklamalarına göre sadece 2020 yılında 900 mülteci hayatını kaybetmiş bulunmaktadır.
Ne yazık ki 2021 yılının daha ilk ayında yeni bir mülteci faciası yaşandı.
Zafer İŞERİ (LL.M) Avukat
Hiç kimse, yasada düzenlenmemiş bir suçtan ötürü cezalandırılamayacağı gibi, suçun işlendiği yönünde şüpheden uzak, kesin delillerin bulunması halinde ancak kesinleşmiş mahkeme kararı ile kanunda öngörülen şekilde cezalandırılabilir. Kesin mahkeme kararı ile sabit oluncaya kadar herkesin masum olduğu kabul edilir. İhbar, şikâyet ya da kendiliğinden haber alma yoluyla soruşturma makamı olan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahkikat başlatılır. Ülkemizde adli işlerin yürütülmesi hususunda ayrı bir kolluk kuvveti olmadığı için, hem önleyici hizmetler hem de adli vazifeleri ifa etmekle sorumlu polis teşkilatı, yetki alanı dışında ise jandarma teşkilatı soruşturmanın amiri olan cumhuriyet savcısının emri altında tahkikat işlemlerini sürdürür. Bu açıdan gelen talimatlar doğrultusunda yakalama, gözaltına alma, ifade alma, delil toplama işlemlerini gerçekleştirebilir. Çağrı üzerine gelmeyen, kolluğun elinden ya da infaz kurumundan kaçan kişiler savcı talimatı ile yakalanabilir. Ancak gecikmesinde
E. HALUK AYHAN
MHP Genel Başkan Yardımcısı
Yenidünya düzeninde önemi hiç değişmeyen unsur hiç şüphesiz insan kaynağı. Önemi daha da artacak. Bu konuya şimdiden yatırım gerekiyor. Ciddi değişimler yaşanacak. Dış ticaret “Küresel İş Kavramını” beraberinde “Küresel İstihdam” kavramını merkeze alacak.
Dijital dünyadaki hizmetlere veya bilgilere erişebilen, küresel uygulamaları derinlemesine analiz edebilen, dijital beceriler ile donanmış olanlar dış ticaretin insan kaynağını oluşturacak. Dış ticaret ikliminin esasını dış ticaret vizyonuna hâkim kamu politikaları ile desteklenmiş, işletmeler, işletmeciler ile çalışanlar oluşturacak.
Kovid-19, dünyanın ticaret alt yapısını değiştiriyor ve dönüştürüyor. İleri teknoloji ve dijitalleşme ile desteklenmiş süreç yönetimleri, dijital gümrükler, dijital bankacılık gibi gelişmeler çok hızlı yaşanacak. Geleceğe ilişkin planlamalar 3, 5, 10 yıl gibi öne çekilecek.
Ticaret savaşları ile başlayan yerelleşme akımı pandemi ile yeni boyut kazandı. Stratejik ürünlerin küresel
BÜLENT AKARCALI
Sayın Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı sözcünüz temsil ettiği Bakan ve dolayısıyla ABD Başkanı Biden adına “Boğaziçi Üniversitesindeki olaylardan endişe duyduğunu” açıklamış.
Esas endişeli olan biziz. ABD’nin ülkemize yönelik ön yargılı, tek taraflı, kimi zaman hasmane tutumlarından endişeliyiz. Son 30 yılda 30 bin insanımızı; çocuk, kadın, yaşlı, sivil, asker, polis demeden katleden PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla yaptığınız iş birliğinden endişeliyiz.
Yunan Başbakanın, “Joe Biden değil Joe Sypiros seçildi” demesinden endişeliyiz.
Mete Veyisoğlu
mete.vey@yandex.com
Öğrencilik yıllarınızda, gece-gündüz hazırlanmanıza karşın kötü not aldığınız sınavlar oldu mu? Veya iş yaşamınızda, yeni bir proje için onlarca senaryo çalışmanıza rağmen hayatın karşınıza öngöremediğiniz bir senaryo çıkardığı? Saatlerce prova yaptığınız kritik bir sunumda, hazırlandığınız onca soru yerine hiç beklemediğiniz ve sizi duraklatan bir soru aldığınız? Bu durumların tesadüf olmadığına inanıyorum. Bir amaca yönelik aşırı hazırlık yapmak, bir noktadan itibaren o amaca ulaşmamıza engel olabiliyor. İstatistik ve veri biliminde önemli yer tutan ‘aşırı öğrenme’ (overfitting) kavramı, bu durumun sebebi için bize bir ipucu sunuyor.
‘Aşırı öğrenme’yi bir örnekle açıklayalım: Bir bankanın firmalara vereceği kredilerin geri ödenme ihtimalini öngörecek bir model yaratmak istiyoruz. İlk aşamada, geçmişte kredi verilen firmaların çeşitli değişkenlerini (ciro, karlılık, firmanın sektörü, firma yaşı, vb) ve bu geçmiş kredilerin geri ödenme sonuçlarını (geri
Mustafa Kemal Ulusu
Bütün ümit Z kuşağında.
Doğru bir teşhis de, acaba Z kuşağına ümit bağlamak veya başka deyişle, ümit bağlayacağımız Z kucağı gençleri çoğunlukta mı?
Gelin bu sorunun cevabını irdeleyelim.
Bunun için çok eskilere değil, bizim çocukluk ve gençlik yıllarımıza gidelim, yani 50’li ve 60’lı yıllara.
O yıllar 2. Dünya harbinden çıkmış bir Türkiye vardı, ülkede sıkıntı ve yokluklar had safhadaydı o kadar ki, çoğu gıda malzemeleri karneye bağlanmıştı ve her konuda olduğu gibi eğitimde de büyük sıkıntı ve yokluklar had safhadaydı. Ama tüm bunlara rağmen Kurtuluş Savaşı gibi ülkenin kurtuluşunu sağlayan büyük bir savaştan çıkan Türkiye’mizde, Ulu Önder Atatürk’ün önderliğinde öyle büyük bir ‘eğitim reformu’ başlamıştı ki, bu reform bilahare rahmetli İsail Hakkı Tonguç ile başlayan Köy Enstitüleri ile doruğa çıkmıştı.
Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” sözü bu enstitülerle
PROF. DR. YAVUZ ODABAŞI
İlk defa sanal ortamda gerçekleşen bu seneki Davos toplantısının en önemli tarafı, dünya ekonomisinin karşılaştığı iki ana eğilimin eşitsizlik ve dijitalleşme olduğunu vurgulaması ve “Büyük Sıfırlama” (Great Reset) ana fikri üzerinde oluşmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü, yüksek gelirli ülkeler ile yoksul ülkelerdeki aşılama eşitsizliğini vurgulayarak, yoksul ülkelere aşı tedarikinde “dünyanın feci bir ahlaki başarısızlığın eşiğinde” olduğu uyarısında bulundu. Bu salgının yönetimindeki başarısızlığın bedeli de dünyanın en yoksul ülkelerinde “insan hayatı ve geçim kaynaklarıyla ödenecek” ifadesi dünyada yankılandı.
Yaşama gelen kaos
Pandemi, dünyanın sağlık sisteminin alt üst ederken ekonomik ve sosyal yaşamları da olumsuz etkiliyor. Ülkeler ve toplumun farklı katmanları arasındaki aşılanma konusundaki eşitsizlik tartışmaları yoğunluk kazandı günümüzde. Koronavirüse karşı aşı temini, kitlesel aşılama dünyayı ciddi bir sınavla daha karşı karşıya bırakıyor.
Kovid-19 salgınına adil ve hakkaniyetli bir yanıt verilmesini sağlamak için kalıplaşmış düşüncelerden ayrılmalı ve geçmişimizden ders çıkarmalıyız.
JOSHUA SETIPA / BM En Az Gelişmiş Ülkeler Teknoloji Bankası Yönetim Müdürü
Kovid-19 salgını, zorlu ve yıkıcı ilerleyişine devam ederken, ben de birçoğumuz gibi, sağlık çalışanlarının ve kırılgan yaşlılarımızın hayatlarını kurtarabilecek o aşıyı yaptırdıkları sevinçli anlarına tanık olduğumuz bugünlerde, son zamanlarda nadiren hissettiğim huzur duygusunu yaşadım. Bu güven verici tabloların umut verici bir yanı var salgın, henüz hafiflemeye başlamamış olsa da artık sonunu hayal edebileceğimiz günlerdeyiz.
Yine de iyimserliğimi aşağıya çeken başka üzücü gerçekler var: Maseru’dan Cape Town’a ve Kampala’ya kadar hastanelerde tıbbi oksijen tükeniyor, hastane yataklarının tümü dolduğu için hastalar otoparklarda tedavi ediliyor. Dahası Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı rakamlar da üzücü: Bugüne kadar