Prof. Dr. Faruk ŞEN - TAVAK Vakfı Başkanı tavaksen@gmail.com
Türkiye 2021 yılına AB’ye ağırlık vererek başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk olarak AB büyükelçilerine Ankara’da yaptığı konuşmadan sonra, Ankara’ya gelen Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’la bir görüşme oldu.
Bu toplantılarda özel statü Türkiye tarafından dile getirilmedi. Bu çok büyük bir hata, Türkiye 23 Mart’ta yapılacak AB Zirvesi’nde bu sefer ciddi bir sonuç alması lazım. Artık yaptırımlar konusu tamamıyla gündemden düşmeli. Tersine “AB Türkiye için neler yapabilir?” görüşü ağırlık kazanmalı.
AB’NİN 5 AYAĞINDAN 3’NÜ GERÇEKLEŞTİREBİLİRİZ
Öncelikle Schengen Bölgesi’nin Türklere açılmayacağı ortaya çıktı. Buna karşılık AB’de özel statü çerçevesinde Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği’nde yer almamız, ikinci ayak olarak Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi ve Türkiye’nin taraf olmasıyla birlikte kararlarda imzası
Mustafa Kemal Ulusu / kulusu@hotmail.com
Samimi olarak ifade ediyorum ki, Türk futbolu hakkında yazmak istemiyordum, zira yıllarca spor sayfalarında, TV’lerde ve çeşitli platformlarda bu konularda neler yapılması gerektiği hususlarında detaylar da vererek yazdığım ve konuştuğum halde yetkililer ne aradı, ne de sordu. Durum daha da kötüye gitti ve nihayet işte bugünlerde de artık iyice dibe vurdu, battı.
Şimdi sıkı durun ve okuyun. Türkiye’nin en çok satan gazetelerinin spor sayfalarındaki büyük puntolarla manşet haberleri.
“Yalancılar - İftiracılar- Edepsizler”
Türk futbolunda en çok kullanılan malzemeler.
“Taş, sopa, silah”
“Taş üstünde taş bırakmam”
“Silahım olsa vururdum”
Ali EM
Horasan’ın Tüs şehrinde 10 Nisan 1018 yılında dünyaya gelen ve asıl adı (Hasan b. Ali b. İshak et Tusı) olan, Selçuklu Devleti’nin kuruluş döneminde gösterdiği üstün gayretleriyle ön plana çıkan, (mülkü nizamlayan, devleti düzenleyen anlamına gelen) “NİZAMÜLMÜLK” unvanını alan ve tarihte bu unvanla anılan Vezirdir. Selçuklu Sultanı Alp Arslan tarafından, babası Çağrı beyin tanıtımı ve vasiyeti üzerine, vezirliğe getirilmiştir (1063-1072). Alp Arslan’ın Malazgirt Savaşı dışındaki bütün seferlerine katılmış ve saltanat mücadelesine girişen Kutalmış isyanının bastırılmasını sağlamış ve Alp Arslan’ın ani ölümünün ardından oğlu Melikşah’ın tahta geçmesinde önemli rol oynamış ve bu sultanın da vezirliğini (1072-1092) yapmıştır.
Nizamülmülk siyasi, hukuki, askeri, ilmi ve eğitim alanlarında döneminde çığır açmış bir devlet adamıdır. Sultan Melikşah’ın istemi üzerine Nizamülmülk’ün yazdığı, Büyük Selçuklu devletinden önce
Emir Gamsız
En kısa tanımlarıyla müzik için ses sanatı, şiire de söz sanatı diyebiliriz. Şarkı dediğimiz sanat ise iki sanatın birleşmesiyle ortaya çıkan yeni bir sanat dalıdır. Tek başına müzik veya tek başına şiir sanatlarından farklıdır. Yani başlığı “Şarkı müzik de içerir ama farklı bir sanat dalıdır” diye cevaplamak doğru olacaktır. Şarkı, opera, müzikal, bale ve film gibi sanatların hepsi müzik içerir ama sadece şarkı ayrı bir sanat dalı olarak anılmaz. Son yıllarda ortaya attığım bu bakışla New York, Paris ve İstanbul’daki çevremden ve takip edenlerden çeşitli tepkiler alıyorum ve sağlama yapılabilmesi için hep suyu örnek veriyorum. Su (H2O) iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşur ve biz suya su deriz; suya hidrojen de demeyiz oksijen de, çünkü su ikisini de içerir ama ikisinden de farklıdır. Suya oksijen deyip ciğerlere oksijen yerine su çekmeyi denersek ölürüz ama Allah’tan şarkıya müzik dediğimiz için ölmüyoruz; sadece müziğin dünyamıza katacağı güzelliklerden mahrum kalıyoruz.
Şar
Bülent AKARCALI (Eski Sağlık ve Turizm Bakanı)
13 şehidimiz var.
Katleden PKK.
Peki PKK’ya tetiği çektirenler kimler?
Teker teker, gerekçe ve kanıtlarıyla saymaya başlayayım.
Yunanistan
9 Aralık 1994 tarihli Agon gazetesinde Yunan İçişleri Müsteşarı Kulunis’in, PKK’yı Türkiye’ye karşı taşeron bir örgüt olarak kullandıklarını ve “başı böylesine büyük dertler içindeyken Türkiye ile boy ölçüşmemiz zor olmaz” beyanatını veriyor.
Kostas Karamanlis, (
Prof. Dr. Hasan Ünal - Maltepe Üniversitesi
Türkiye Gara şehitlerinin yasını tutarken ABD Dışişleri sözcüsünün yaptığı, ‘bu cinayetleri PKK’nın işlediği teyit edilirse ’ açıklaması bu ülkeyle yaşamakta olduğumuz sorunların güven krizi esaslı olduğunu bir kere daha ortaya koydu.
‘Eğer PKK’nın bu infazları gerçekleştirmiş olduğu teyit edilirse, NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanında oluruz ve terör örgütü olarak kabul edilmiş PKK’yı olabilecek en şiddetli bir şekilde kınarız ’ ne demek? Hiç de profesyonel görünmeyen bu açıklamaya neden ihtiyaç duyuldu? Bu cinayetleri PKK’nın işlediğini kim, nasıl teyit edecek? Türk yetkililerin açıklamaları yeterli değil mi? Türkiye 11 Eylül saldırılarına maruz kalan Amerika’ya ‘eğer bu saldırıları El Kaide’nin yaptığı teyit edilirse ’ şeklinde açıklama mı yapmıştı?
Biden yönetiminin S400’lerle ilgili olarak Türkiye üzerinde psikolojik baskı kurmaya çalıştığı bugünlerde ABD tarafından gelen bu
Mustafa Kemal Ulusu
Kadınlarımız diye yazıma başlarken, ilk aklıma gelen isim Atatürk oldu, neden mi?
Çünkü ülkemizde kadınlarımıza hak ettikleri üstün değerleri ilk düşünen ve veren Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.
Bu değer yargıları annesi ve kardeşlerine olan sevgi ve saygısıyla başlamış ve bilahare Kurtuluş savaşımız sırasında onun yanında ellerinde silahlarıyla aslanlar gibi savaşan, Şerife Bacı-Halide Edip Adıvar( Halide onbaşı)- Halime Çavuş- Çete Emir Ayşe- Gördesli Makbule- Erzurumlu Kara Fatma- Hafız Selman İzbeli ve Tayyar Rahmiye ve onlarca kadınlarımız, olağanüstü bir çabayla bu savaşta nice kahramanlıklar yaratmıştır.
Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra da etrafındaki akil adamları , Şükrü Kaya, Şükrü Naili Paşa, Vasıf Çınar, Nuri Conker, Şükrü Saraçoğlu, Mahmut Esat Bozkurt, Ali Fuat Cebesoy,( Fransızca hocası), Necmettin Sadak, Yunus Nadi, Hakkı Tarık Us, Falih Rıfkı Atay, Y.Kadri Karaosmanoğlu, Abdülhak Hamit, Yahya Kemal Beyatlı, İsmet İnönü, Celal Bayar, Cevat Abbas, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak vb
Mete Veyisoğlu
Bir trafik polisi olduğunuzu düşünün. Telsiz anonsundan, işlek bir kavşakta trafik kazası olduğunu öğreniyorsunuz. Hemen olay yerine intikal ediyorsunuz ve tartışmakta olan iki sürücüyü ayırıp anlattıklarını dinliyorsunuz. Sürücüler taban tabana zıt iki kaza öyküsü anlatıyor ve kendi pencerelerinden haklı gözüküyor. Etrafa baktığınızda size yardım etmeye hevesli gözüken üç görgü tanığı görüyorsunuz. Kazaya kimin sebep olduğunu anlamak için görgü tanıklarının ifadelerinden yararlanmaya karar veriyorsunuz.
Bu noktada size bir sorum var: Tanıklar için şu üç şıktan hangisinin geçerli olmasını dilerdiniz?
A) Tanıklar üç yakın arkadaş ve birlikte yürürken kazaya tanık olmuş.
B) Tanıklar birbirini tanımayan üç kişi, ancak kazadan sonra bir araya gelerek kazayı değerlendirmeye başlamışlar ve siz olay yerine ulaştığınızda epey samimi bir sohbetteler.
C) Tanıklar birbirini tanımayan üç kişi ve henüz aralarında hiç konuşmamışlar.
C şıkkını seçtiyseniz,