Mustafa Kemal Ulusu / kulusu@hotmail.com
Samimi olarak ifade ediyorum ki, Türk futbolu hakkında yazmak istemiyordum, zira yıllarca spor sayfalarında, TV’lerde ve çeşitli platformlarda bu konularda neler yapılması gerektiği hususlarında detaylar da vererek yazdığım ve konuştuğum halde yetkililer ne aradı, ne de sordu. Durum daha da kötüye gitti ve nihayet işte bugünlerde de artık iyice dibe vurdu, battı.
Şimdi sıkı durun ve okuyun. Türkiye’nin en çok satan gazetelerinin spor sayfalarındaki büyük puntolarla manşet haberleri.
“Yalancılar - İftiracılar- Edepsizler”
Türk futbolunda en çok kullanılan malzemeler.
“Taş, sopa, silah”
“Taş üstünde taş bırakmam”
“Silahım olsa vururdum”
“Bir gün silahla sahaya inerler”
“Kafama sıkar giderim”
“Şerefsizler, hırsızlar”
Ve de edep dışı beyanatlarıyla TFF başkanı ve yönetimine aba altından sopa gösterenler!
Adeta Teksas yorumları...
Değerli okurlarım yanlış okumadınız, bunlar Türk futboluna 100 yıldan fazla hizmet etmiş anlı şanlı kulüplerimizin başkanlarının ve yöneticilerinin işi bilmemelerinin ve beceriksizliklerinin neticesinde onlara hiç yakışmayan edep dışı beyanatları, ne kadar üzücü değil mi?
Bu başkanların bir araya gelip kurdukları bir Kulüpler Birliği Futbol Vakfı var ve burada başkanlar zaman zaman toplanıyorlar. Bir arada neler yapabiliriz diye konuşuyor, tartışıyor ve sonunda da birlik ve beraberliklerini pekiştirmek için kameralara samimi pozlarda görüntü de veriyorlar.
Bu kadar ağır sözler hatta hakaretlerden sonra, birbirlerinin suratlarına nasıl bakıyorlar? Bir masanın etrafında hiçbir şey olmamış gibi nasıl oturup konuşuyorlar, gerçi ne konuştukları da belli değil ya!
Valla empati yapıyorum da, gerçekten şaşırıyorum nasıl bu duruma düşüyorlar? İnanın çok üzücü çok!!!
Bunların nedenleri o kadar belli ki... Başarısızlıklarınızı böyle kaba saba beyanlarla ya birbirinize, ya hakemlere, ya da futbol federasyonuna yüklüyorsunuz hem de böyle çok çirkin beyanlarla.
***
Seviyesizce yapılan kavgalar - Avrupa ve Dünya futbolunda milli takımlar düzeyinde en dibe vurmalar, kulüpler bazında Edirne’den dışarı çıkamayarak perişanları oynamak, içerde ise çok kalitesiz oynanan maçlarla naklen yayıncıları uzaklaştıran, seyir zevki sıfır maçlar.
Bu etken sebepler sonucunda hasılatlar ve gelirler de dibe vurduğundan, beceriksiz yöneticilerle hep kısa vadeli planlamalar yapıldığı için de sıfırı tüketerek, sağ sola saldırdırmaya başladılar, zira başka ne yapabilirlerdi ki?
Avrupa’daki anlı şanlı kulüplerin başkanlarının adlarını bilebiliyor musunuz? Valla ben, itiraf ediyorum, TFF Başkanı iken gittiğim UEFA ve FIFA toplantıları dolayısıyla biliyordum, ama şimdi inanın tekinin dahi adını bilmiyorum, sadece teknik adamlarını bilebiliyoruz ki doğru da budur, ama gelin görün ki; bizde sevgili başkanlar her gün spor sayfalarında baş köşelerdeler ve bol bol resim ve beyanatlar veriyorlar.
İdmanlarda yaş günü kutlamalarında ve sahada da teknik adam pozlarında, ayrıca maçlarda soyunma odalarında ve hatta koridorlarda! En önemlisi de, Dünya’da benzeri görülmeyen şekilde maçtan sonra TV’lere çıkıp ağızlarından köpükler saçarak bahis konusu konuşmaları...
***
1984’de TFF Başkanı iken Başbakan T. Özal başkanlığında bir futbol şurası toplayarak Özerk T.F.F kanunu çıkmalı ve TFF Başkanı seçimle özerk olarak gelmeli ve onu seçecek olan TFF Genel kurulu da, faal olmayan delegelerden olmalı ki tesir altında kalmadan seçimde oylarını kullansın diyerek müthiş kararlar aldık. Nitekim Özal’ın büyük gayretiyle kanun çıktı ve ilk yıllar başarı ile uygulandı.
Devlette ve önemli kurum ve kuruluşlarda araştırma-planlama-eğitim ve denetim başkanlıkları vardır. TFF’de de ben ilk defa başkanlık dönemimde kurmuştum ve Türk futbol tarihinin en büyük reformları yapılmıştı ama sonra bu birimi akademisyenlerin elinden alarak futbol direktörlüğü adıyla bir birim kurarak, başına da akademik kariyerleri olmayan teknik direktörleri getirdiler, sonuç mu? İşte Türk futbolunun hali!
Sayın Cumhurbaşkanımız zaman zaman rahmetli Özal’ı övüyor, zamanında kendisinin futbol da oynadığını, futbolu çok sevdiğini de çok iyi biliyoruz, ayrıca kendileri beni de çok iyi tanır ve de bilirler.
Kendisine buradan sesleniyorum, lütfen rahmetli Özal’ın yaptığı gibi çağırsın bizleri, bu işlerin formülleri bizlerde, oturup kendisine anlatalım, formülleri de verelim, talimatıyla da derhal uygulansın, bilahare de bu işi bilen-beceren ve bitirebilecek kapasitede kişiler iş başına gelsin.
O zaman görün bakın, 5 yıllık bir kalınma reform paketi ile Türk futbolu dünyada nerelere geliyor...