Mete Veyisoğlu
Bir trafik polisi olduğunuzu düşünün. Telsiz anonsundan, işlek bir kavşakta trafik kazası olduğunu öğreniyorsunuz. Hemen olay yerine intikal ediyorsunuz ve tartışmakta olan iki sürücüyü ayırıp anlattıklarını dinliyorsunuz. Sürücüler taban tabana zıt iki kaza öyküsü anlatıyor ve kendi pencerelerinden haklı gözüküyor. Etrafa baktığınızda size yardım etmeye hevesli gözüken üç görgü tanığı görüyorsunuz. Kazaya kimin sebep olduğunu anlamak için görgü tanıklarının ifadelerinden yararlanmaya karar veriyorsunuz.
Bu noktada size bir sorum var: Tanıklar için şu üç şıktan hangisinin geçerli olmasını dilerdiniz?
A) Tanıklar üç yakın arkadaş ve birlikte yürürken kazaya tanık olmuş.
B) Tanıklar birbirini tanımayan üç kişi, ancak kazadan sonra bir araya gelerek kazayı değerlendirmeye başlamışlar ve siz olay yerine ulaştığınızda epey samimi bir sohbetteler.
C) Tanıklar birbirini tanımayan üç kişi ve henüz aralarında hiç konuşmamışlar.
C şıkkını seçtiyseniz, olayı çözebilmek için en doğru şıkkı seçtiniz. Peki doğru yanıtı bu kesinlikte nasıl bilebiliyoruz?
Bağımsız bilgi kaynakları
Yapay zekâ terminolojisinde ‘topluluk metotları’ (ensemble methods) olarak bilinen yöntemler, bu yanıtın doğruluğunu matematiksel olarak ispatlamıştır. Kaza örneğimizde suçlu sürücüyü tespit etmek gibi bir karar verirken, birbirinden bağımsız (daha önce aralarında hiç konuşmamış) bilgi kaynaklarını kullanmak, daha doğru karar vermemizi sağlar.
Araştırmacılar Goldstein ve Gigerenzer, ‘Hızlı ve sade tahminleme’ (Fast and frugal forecasting) adlı makalelerinde bunu örnekleyen çok sayıda araştırmadan bahsediyor: Tenis ve futbol maçlarının sonuçlarına yönelik tahminlerde; birbirini tanımayan çok sayıda amatör insanın tahminlerini toplayıp bu tahminlerin çoğunluğuna göre karar veren bir strateji, sporun uzmanlarının tahminlerini geride bırakıyor!
Bu güçlü sonucu günlük hayatımızda da uygulayabiliriz. Önemli bir karar verirken, çevremizdeki farklı ve birbirlerinden bağımsız düşünen insanlardan fikir alabiliriz. Burada önemli nokta, görüş aldığımız insanları doğru seçmektir. Bağımsız ve farklı 10 kişi seçip onlardan görüş aldığımızda 8 görüş aynı yönde ise, bu dikkate alınması gereken önemli bir veridir. Oysa, benzer 10 kişi seçtiğimizde (örneğin 10 iş arkadaşımız), 8 görüş aynı yönde ise, bu zaten beklenen ve dikkate almamız gerekmeyen bir sonuç olur! Trafik örneğimize dönersek, aralarında sohbet etmiş üç kişi (A ve B şıkları) de aynı sürücüyü suçlarsa, bunu aslında tek ifade saymamız gerekir ve olayı çözmek için yetersiz kalabilir. Oysa aralarında hiç konuşmamış üç kişi (C şıkkı) aynı sürücüyü suçlarsa, bunu daha güçlü bir kanıt sayabiliriz.
Elbette hayatımızda çoğunluk görüşüne uymayıp kendi inandığımız yolda yürüyeceğimiz anlar olacaktır. Matematik, bağımsız görüşlerin çoğunluk kararına uymanın bizi her durumda doğru karara götürdüğünü söylemez. Fakat uzun vadede, bağımsız görüşlerin çoğunluk kararları, bireysel görüşlere göre daha yüksek bir ortalama doğruluk elde etmektedir.
Sosyal ağlara dikkat
Twitter ve Facebook gibi sosyal ağları günün koşuşturmasından bunaldığımızda bir dinlenme ve rahatlama aracı olarak kullanıyoruz. Dolayısıyla sosyal ağlarda dolaşırken zihnimiz yorgun ve savunmasız bir halde bulunuyor. Peki bunun riski nedir?
Sosyal ağlarda çoğu zaman benzer görüşten insanların aynı yöndeki fikirlerine maruz kalıyoruz. Hatta sıcak gündeme dair konularda, ‘bot’lar (sosyal ağlarda gerçek insan gibi yorum yaparak bir görüşün yayılmasına hizmet eden otomatik yazılımlar) da devreye giriyor ve baskın bir görüş adeta bir dijital yangın gibi yayılıyor.
Bu gibi durumlarda, dikkatsizliğin etkisiyle, okuduğumuz her fikrin aslında aynı kaynaktan çıktığını unutursak, o fikirlere sanki bağımsız kaynaklardan geliyormuş gibi fazla önem vermiş ve karar terazimizin dengesini bozmuş oluruz!
Deminki paragrafı okurken “Ben bu dikkatsizliği yapmam” diye düşünmüş olabilirsiniz. Bu kadar emin olmayın! Sosyal ağlarda bilginin (ve yanlış bilginin) nasıl yayıldığını inceleyen Edinburgh Üniversitesi Hesaplamalı Bilişsel Bilimler Laboratuvarı araştırmacıları, henüz tamamlanan bir araştırmada, insanların büyük çoğunluğunun bu hatayı yaptığını; yani benzer kaynaklardan çıkan görüşleri bağımsız ve farklı kaynaklardan çıkmış gibi önemsediklerini ortaya koydu. Beynimiz sandığınızdan daha dikkatsiz! Bu nedenle, sosyal ağlarda zaman geçirirken farkındalığımızı yüksek tutmakta yarar var. Neyse ki bilim de bu konuda bize yardımcı olacak: Bu alandaki araştırmaların uzun vadede, sosyal ağların demokratik bir fikir alışverişi platformu olarak kalmasını sağlayacağını düşünüyorum.
Mete Veyisoğlu