YAŞLILAR HAFTASI (Yaşam her yaşta güzeldir)

29 Mart 2016

Yaşlılar haftası her yıl mart ayının 18 ila 24. günleri arasında kutlanır. Bu tarihlerde yaşlılarla ilgili panel, konferans, sempozyum gibi toplantılar düzenlenir, ziyaretler yapılır ve gönülleri alınmaya çalışılır. Ancak, bu yıl Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca “Yaşlı Destek Programı” tanıtım toplantısı dışında, yaşlılarla ilgili konuların ve sorunların toplumun gündemine yeterince taşınmadığı görülmektedir. Bu durum, bu yaş grubunda bulunanlar yönünden bir eksiklik olduğu belirtmekle birlikte, konunun önem ve özelliği nedeniyle, toplumun bilgisine açılması ve tartışılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yaşlı nüfus yüzde 8.2
Yaşlanma, fiziksel ve ruhsal olarak değişimlerin yaşandığı, önlenmesi olanaklı olmayıp, geciktirilmesi mümkün olan bir süreçtir. Önemli olan bu süreci, sağlıklı ve olumlu duygularla dolu yaşamaktır. Bir düşünürün makalesinde belirttiği gibi, yaşamda önemli olanın “ihtiyarlamadan yaşlanmaktır” sözü ile sağlıklı yaşamının ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Yaşlılığın başlangıç yaşı 65 yaş ve üstü kabul edilmektedir. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü’nün bir toplantıda açıkladığına göre, bugün Ülkemizde 6 milyon 192 bin 962 kişinin yaşlı

Yazının Devamı

Yeni anayasanın ruhu; milletin hakimiyeti

26 Mart 2016

Adnan Boynukara

Gündelik tartışmaları izlemek, çözülmesi mecburi olan sorunların öncelik sıralamasını kendiliğinden ortaya koymaktadır. Herkesin üzerinde ittifak ettiği konulardan birisi de, yeni anayasadır. Son yıllarda mevzuatın tümünün gözden geçirildiği ve uluslararası normlara göre yenilendiği biliniyor. Dönem dönem bürokrasinin yönlendirmeleriyle biçim değiştirse de yasal mevzuattaki değişimin olumlu olduğu açık. Ancak, yapılan düzenlemelerin toplum hayatında olumlu gelişmelere imkan tanıdığını söylemek zor. Bunun en temel nedeni ise egemenlik tanımı ve uygulama süreçlerindeki bürokratik tutumdur.

Millet aleyhine değişen hakimiyet/egemenlik konusu

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan meclisin çıkarmış olduğu anayasa, dönemine ilişkin özel koşullara rağmen, bu güne kadar kabul edilmiş en demokratik anayasadır. Milletin yeni anayasa talebinin temel önceliği, ilk anayasanın benzeri bir metnin yazılmasıdır. Buradaki temel kavram ise egemenliktir. Talep, egemenlik tartışmasını sağlıklı zemine oturtmaktır. Çünkü, değişik dönemlerde sivil ve askeri bürokrasinin müdahaleleriyle anayasaların anti-demokratik metinlere dönüştüğü açık. Bu ise hakimiyet/egemenlik konusundaki

Yazının Devamı

Yasama dokunulmazlığı

20 Mart 2016

Prof. Dr. Sami SELÇUK

Gündem: Yasama dokunulmazlığı.
Yaşam gerçeklikleri doğru kavramlaştırılırsa doğru algılanır ve tutarlı değerlendirilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, taşıdıkları halkın vekilleri (milletvekili) nitelikleri nedeniyle “yasama bağışıklığı”na (immunité parlementaire), dolayısıyla kimi ayrıcalıklara sahiptirler.
“Yasama bağışıklığı”nın temel amacı, ulusun vekillerinin halk adına halkın yararları için görev yaparken hiçbir etki ve özellikle de iktidar sahiplerinin baskısı altında kalmadan özgürce konuşmalarını ve özgürce davranmalarını sağlamak; temel işlevi ise, onları güvence altına almaktır.
Yasama bağışıklığının iki yansıması vardır: Birincisi, “yasama sorumsuzluğu” (irresponsabilité parlementaire) ya da “göreve bağlı bağışıklık”tır (immunité parlementaire fonctionnelle). Buna göre milletvekili TBMM’deki söz ve oylarından dolayı sorumlu olmayacaktır (Anayasa, m. 83, 112).

Yazının Devamı

‘ÇANAKKALE GEÇİLMEZ’

18 Mart 2016

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz dehasıyla, kahraman silah arkadaşları Mehmetçiğin mukaddes vatan mücadelesinin azmi birleşmiş, kazanılan bu zaferle “Çanakkale Geçilmez” destanı yazılmıştır.

Bu yıl 101. yılını gurur ve çoşkuyla anacağımız Çanakkale Muharebeleri’nde elde edilen zaferler Türk tarihindeki öneminin yanı sıra bütün dünya tarafından da her daim takdirle karşılanmıştır. Çanakkale Boğazı’nda cereyan eden deniz savaşları ve Gelibolu Yarımadası’nda yapılan kara savaşları sonunda denizde ve karada kazanılan zaferler tarihe Türk’ün gücünü altın harflerle yazdırmıştır.
Bu savaşta; “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır... Milleti savaşa götürünce, vicdanımda acı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lâkin, millet hayati tehlikeye maruz kalmadıkça; savaş, bir cinayettir.” diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin ölümsüz lideri Gazi Mustafa Kemal’in dehasıyla, kahraman silah arkadaşları Mehmetçiğin mukaddes vatan mücadelesinin azmi birleşmiş, kazanılan bu zaferle “Çanakkale Geçilmez” destanını yazdırmıştır.
Türk ve dünya tarihinin akışını değiştiren sonuçlar doğurması bakımından önemli kabul edilen, Ulusal Kurtuluş

Yazının Devamı

14 Mart Tıp Bayramı

14 Mart 2016

Prof. Dr. Özcan Köknel

Tıp: Türkçe sözlük karşılığı: Hastalıkları, sakatlıkları, yaraları önlemek, iyileştirmek, yatıştırmak amacıyla başvurulan her türlü bilimsel, teknik bilginin ve yöntemin tümünü içeren bir kavramdır. Bu kavramın ilk örneği, duygu yükü, değeri, sürekli değişen, dönüşen, gelişen, yenilenen açılımı vardır.

Yunan mitolojisinde Eskulap (Asclepielon) adı verilen Tıp Tanrısı milattan önce beşinci yüzyıldan, milattan sonra ikinci yüzyıla kadar Bergama kentinin tepesinde bulunan tapınakta yer almıştır. Sağ elinde tuttuğu asanın üzerine sarılmış olan yılan; sol elinde bulunan kupa ile tıbbı, hekimliği kutsal düzeye taşımıştır.

Eskulap tapınağının giriş kapısının yanında “Ölüm bu kapıdan giremez” yazısı tıbbın görevinin insanı yaşatmak olduğunu anlatır. Tıp tanrısı Eskulap’ın sağ elinde tuttuğu asanın üzerinde sarılmış olan yılan o günden beri tıp simgesidir.

Yazının Devamı

SEVGİ İNSANIN ÖZÜDÜR

13 Mart 2016

İnal Aydınoğlu
İşadamı ve yazar İnal Aydınoğlu 1941’de Gaziantep’te doğdu. 1964’te İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. Kadıköy’de gayrimenkul üzerine aile şirketlerini yöneten İnal Aydınoğlu, 1961 yılında üniversitede okurken ticarete başlayarak, uzun yıllar gayrimenkul ticareti ve inşaat faaliyetleriyle de uğraşmıştı. “Hayat, ‘toplama’ ve ‘dağıtma’ dönemleri olarak ikiye ayrılır” diyen sempatik yazar, maddi ve manevi olanaklarını toplum ile paylaşmaya devam ediyor.

İnsan sevgiyle doğar, sevgiyle yaşar, sevgiyle var olur, hayata sevgiyle bağlanır. Sevgisiz kaldığını, sevgiden uzaklaştığını hisseden insanın hayatı susuz kalmış topraklar gibi kurur, çölleşir, çöl fırtınaları ile her gün ayrı yöne savrulan kumlar benzeri, tutunacak yer arar durur. Sevme ve sevilme umudunu kaybeden bir insan için yaşamı sürdürmek anlamsız bir yük haline gelir. İntiharların en büyük nedeni insanın sevgisiz kaldığını, hayatının anlamının kaybolduğunu düşünmesidir.
Doğduğumuz günden, öldüğümüz güne dek en büyük arayışımız sevgidir. Çünkü biz sevgiyle besleniriz. Ana rahminde annenin kalp atışlarını dinleyerek, varlığını ve sevgisini hissederek güven duyar, yaşama tutunuruz.

Yazının Devamı

Kabulünün 95. yılında İstiklal Marşı ve Akif

12 Mart 2016

İsmail Özcan
İsmail Özcan, Kastamonu’da doğdu. 1970 yılında İlahiyat fakültesinden mezun oldu ve öğretmen olarak göreve başladı. İstanbul’un resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında 41 yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. İsmail Özcan’ın din, dil ve edebiyatla ilgili 15’ten fazla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır. 19852000 yılları arasında 8 yıl Milliyet’e, 5 yıl Posta’ya, 3 yıl da Sabah’a Ramazan yazıları yazdı. 199’de Milliyet’e 400 sayfalık bir İslam Ansiklopedisi, Sabah ve Günaydın gazetelerine de bir düzine kitap ilaveleri hazırladı. Şimdilerde çeşitli ulusal gazetelere ara ara yazılar yazmakta ve kitap çalışmalarına devam etmektedir.

12 Mart 2016, İstiklal Marşı’mızın TBBM Genel Kurulu’nda 12 Mart 1921’de defalarca okunup büyük takdir ve heyecanla ayakta alkışlanarak kabul edilişinin 95. yılı. Beş yıl sonra bir asır geçmiş olacak. 2016 aynı zamanda 1936 yılında vefat eden bu marşın şairi Mehmet Akif Ersoy’un vefatının da 80. yılı. Birbiriyle yakından ilgili bu iki vesileyle kısaca İstiklal Marşı ve Mehmet Akif üzerinde duracağız.
Kurtuluş Savaşı’nın ortalarında (1921 yılı başlarında) Erkân-ı Harbiye Reisliği (Genel Kurmay Başkanlığı), Milli Eğitim Bakanlığı’na

Yazının Devamı

Siyaset yapma tarzını değiştirmek

11 Mart 2016

Mehmet Şakir Örs
1979 yılında Ege Üniver-sitesi İktisat Fakültesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldu. Uzun yıllar görev yaptığı Tariş’te yönetici olarak çeşitli görevlerde bulundu. Gazetecilik yaptı, iletişim ve halkla ilişkiler alanında çalıştı, İletişimevi’ni kurdu. Çeşitli ekonomik, sosyal ve kültürel konularda yayımlanmış çok sayıda kitabı ve kazanılmış ödülü var. CHP İzmir İl Yöneticiliği yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı ve İZFAŞ (İzmir Fuarı) Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği ve Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi.

İçinde bulunduğumuz koşullarda, siyasal yaşamın ağırlığı - olumsuzlukları, hayatın tüm alanlarını derinden etkiliyor. Sol ve sosyal demokrat çevrelerde, muhalif kesimlerde, genel olarak, bir karamsarlık ve moral bozukluğu hali var. Üstelik bu olumsuz durum, her geçen gün kendini daha çok hissettiriyor. Ve en kötüsü giderek kalıcı hale dönüşme eğilimi gösteriyor.
Oysa bu olumsuz ruh halinden hızla sıyrılmak; yeni umutlara, yeni mücadelelere yelken açmak gerekiyor.

Siyasal yaratıcılık ve üretkenlik

Yazının Devamı