Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çocuğa özgü hakların anayasal statüye kavuşturulması ve hangi tip Çocuk Hakları’nın kastedildiği konusunda kuramda görüş ayrılığı vardır. Yeni Anayasa çalışmaları bağlamında öncelikle “hangi tip çocuk hakları”na yer verileceğinin tespit edilmesi gerekir. Medeniyetimizin aile ve çocukla ilgili temel değerleri ve İnsan Hakları’na yönelik sözleşmelerdeki evrensel değer ve ölçütler Yeni Anayasa’nın ana renklerinden biri olabilecek mi?
Yeni Anayasa’da çocukla ilgili hükümler düzenlenirken, Çocuk Hakları kavramı ile Çocuk Hukuku kavramı arasındaki ilişki gözetilmeli ve bu alandaki eksiklikler dikkate alınarak düzenleme yapılmalıdır. Yeni Anayasa’da yetişkinleri kapsayan “herkes” sözcüğü yerine, “çocuğa özgü” kavramı tercih edilmelidir. “Çocuğa özgü” kavramının içeriğindeki vurgunun çocukla ilgili bütün hükümlere yansıtılması ile çocuk ve çocukluğun görünür olacağı bir anayasaya ulaşılabilir.
İki farklı yöntem
Yeni Anayasa’nın çocuğun yetişkin gibi “hak sahibi” eşit bir birey olarak kabul edildiği bir anayasa olabilmesi için ‘Çocuk Hakları’na atıfta bulunan bir maddeye yer verilmesi yeterli değildir. Çocukla ilgili düzenlemelerin yasalarda yapılmasının ileri sürülmesi görüşü ise anayasanın çocuğu paydaş kabul etmeyeceği anlamına gelir. Yurttaşlık dâhil, çocuk ve yetişkin eşitliğini yansıtan hükümlerin yer alacağı bir anayasa Türkiye’de çocukla ilgili zihniyet ve anlayış değişikliğinin başlangıç noktası olabilir.
Çocuğun ve çocukluğun bütün haklarıyla görünür olacağı bir anayasayı önermek, çocukla ilgili bütün haklara maddeler hâlinde yer veren bir anayasa hazırlanması gerektiği anlamını içermez. Bu konuda kısa ve uzun anayasa durumuna göre iki farklı yöntem izlenebilir:
Kısa bir anayasada medeniyetimizin aile ve çocuk anlayışını yansıtan temel değerlerine ve ‘Çocuk Hakları’nın ölçüt ve ilkeleri ile uygulatma yöntemlerine yer verilebilir. Bu hüküm ve uygulatma yöntemleri belirlenirken çocuk üzerindeki muhtemel etkilerinin dikkate alınması gerekir. Çocukla ilgili hüküm ve uygulatma yöntemleri anayasa tekniği bakımından ya maddelere yayılabilir ya da ana ölçüt ve ilkelerle birlikte bir madde içinde toplanabilir.
Uzun bir anayasa için ise madde başlıkları şöyle sıralanabilir: Çocuk Hakları; Aile Kurumu ve Özel Koruma; Zorla Çalıştırma Yasağı; Kişisel Bilgi ve Verilerin Korunması; Din, Vicdan ve İnanç Özgürlüğü; Düşünce ve İfade Özgürlüğü; Eğitim ve Öğretim Hakkı Özgürlüğü; Bilim ve Sanat Özgürlüğü; Hak Arama Özgürlüğü; Bilgi Edinme Hakkı; Suç ve Cezalara Dair Esaslar; Sağlık Hakkı; Sosyal Güvenlik; Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlanması ile Kullanılmasının Durdurulması; İdare Esasları; Kamu Yararı ve Katılım; Yargı Sistemi.*
Yeni Anayasa kısa ya da uzun anayasa anlayışına göre hazırlansa da çocukla ilgili organik-çerçeve bir yasa konusunun anayasada hükme bağlanması daha kapsamlı bir çözüm yolu olabilir. Bu hükümle, çocukla ilgili mevzuatın nispeten güvencesiz olan yasalara bırakılması yerine, hukuk normları hiyerarşisinde anayasadan sonra gelen ve yasalardan üstün olan çerçeve yasanın felsefesi de belirlenmiş olur.
Aile ve çocukla ilgili medeniyet değerlerimiz yanında, evrensel sözleşmelerin ölçüt ve ilkelerine yer verecek çerçeve yasa; Çocuk Anayasası: Türkiye Çocuk Temel Yasası başlığı altında düzenlenebilir. Çerçeve yasa, yasa ve anayasa hükmü arasında bir güce sahip ve yapılacak yeni yasalara esas teşkil edebilir. Bu çerçeve yasa için; Çocuk Hukuku’na dayalı bir anlayışla hazırlanacağı, çocukla ilgili tüm yasaların bu yasayı esas alacağı, diğer yasaların üstünde olduğu ve çocukla ilgili tüm yasaların hazırlanma aşamasında çocuk görüşünün alınacağı hususlarının belirtilmesi gerekir.
Bir hakkın sınırsız kullanımı nedeniyle, çocukların uğrayabileceği zararlardan korunması karşısında yetişkinlere yönelik hak ve özgürlüklere sınırlama getirilmesi hususu da kuramda tartışılmaktadır. Çocukların esenliği ve korunması amacıyla yetişkinlerin hak ve özgürlüklerine sınırlama getirilebileceğini savunanlar da vardır.
Çocuklar hak ve özgürlüklerini kullanırken büyüme ve gelişmelerinin “kasıtlı” olarak engellenmesi durumunda çocuğun öncelikli yüksek yararı ölçütüne dayanılarak yetişkinler için sınırlama getirilebilir. Bu konuda; “Çocukların esenliği ve korunması amacıyla çocuğun öncelikli yüksek yararı ilkesi gözetilerek, temel hak ve özgürlüklerin kullanımı sınırlandırılabilir” maddesi önerilebilir.
Yeni Anayasa’da çocuklar için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olmadığına yönelik özel istisnai hükümlere de yer verilebilir. Görüş açıklayan çocukların Ceza Hukuku müdahalesiyle karşılaşmayacakları güvence altına alınabilir. Buna karşılık, çocuk hak ve özgürlüklerinin olağanüstü hâl durumlarında bile sınırlandırılamayacağı konusu bir istisnai hüküm olarak düzenlenebilir.
Yeni Anayasa çocuğa verilen değer ve önemi yansıtması durumunda uzun ömürlü olabilir. Bu hedefin gerçekleşmesi için, Yeni Anayasa yazım sürecinden önce “çocuklar için nasıl bir gelecek” tasavvur ettiğimizi belirlemek hem gerekli hem de zorunludur. Bu nedenle, yeni bir toplumsal sözleşme olan anayasa çocukla ilgili bütüncül bir felsefeyi yansıtmadıkça “eksik bir anayasa” olacaktır.
Yeni Anayasa için öncelikle çocuğu yetişkin gibi “hak sahibi” bir birey kabul eden ve “çocuğa saygılı” bir “çocuk hakları anayasası” mı “görünmez bir çocuk anayasası” mı istediğimize karar vermemiz gerekecek.
*Ayrıntılı bilgi için Çocuk Vakfı’nın Anayasa ve Çocuk Gerekçeli Madde Önerileri Kılavuzu’na bakılabilir ( www.cocukvakfi.org.tr ).

Haberin Devamı

Mustafa Ruhi Şirin

Haberin Devamı

1955’te Trabzon’da doğdu. 1978’de iletişim alanında yüksek öğrenimini tamamladı. TRT’de 35 yıl görev yaptıktan sonra emekliye ayrıldı. 1990’da Çocuk Vakfı’nı kurdu. Çocuk hakları, çocuk ve medya, okuma kültürü, çocuk edebiyatı, özel yetenekli bireylerin eğitimine yönelik kongre ve stratejilerin hazırlanmasına öncülük etti. Çocuk ve yetişkinlere yönelik kitaplar yazdı. Çocuk kitapları dünya dillerine çevrildi. Hakkında yüksek lisans ve doktora tezleri yapıldı. Çalışmaları ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından ödüllendirildi. Çocukla ilgili yaptığı çalışmalara 2012 yılında Kırklareli Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi.