DAEŞ kurgusu ve Türkiye

14 Nisan 2016

* Söyle ateşin söylemeye çekindiğini...Rene Char

Uzun bir süredir, gerçek olmayan verilerden hareketle DAEŞ üzerinden Türkiye’ye ilişkin değerlendirmeler yapılmaktadır. Küresel istihbarat örgütlerinin etkisiyle hareket eden medya organlarının mesnetsiz haberlerini servis eden yerli muhbirler, gerçekten uzak bir Türkiye fotoğrafı çizmek istiyorlar. DAEŞ’e ilişkin kapsamlı bir analiz yapılmaktan özenle kaçınılıyor.
Soğuk Savaş’tan El Kaide’ye ve DAEŞ’e...
Afganistan işgaliyle başlayan süreç, SSCB’nin yıkılışı, komünizmin tasfiyesi, soğuk savaşın bitişi ile sonlandı. Küresel güçlerce, ortaya çıkan yeni durum için bir çok kriz ve kaos testi yapıldı. Bu süreçte, Müslüman halkların nabzı ‘Afganistan cihadı’ özelinde tutularak, hem dini hassasiyetlere vurgu yapan aktörler üzerinden “İslami terör” kavramı icadı edildi, hem de Müslüman halkları kontrol etmek için psikolojik, siyasi ve ekonomik deneyler uygulandı. Irak işgaliyle birlikte, Şii dinamik de harekete geçirildi.
Afganistan’da 1990’lı yıllarda ortaya çıkan Taliban ve sonrasında organize edilen El Kaide, işte bu sürecin ürünüdür. El Kaide’ye yüklenen anlam ve verilen görev, Batının doğudaki güvenilir müttefiklerinin çıkarları

Yazının Devamı

Bağımsız Türkiye için yenilenebilir enerji!

11 Nisan 2016

Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar
1966 yılında Konya’da doğdu. 1988 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendislliği’nden mezun oldu. Çevre Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, İtalya’da su kaynakları ve Hollanda’da hidroloji konularında Master Yaptı. 1996 Yılında doktorasını tamamladı. 2004 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde doçent, 2009 yılında profesör oldu. 2003-2012 yılları arasında İstanbul Çevre ve Orman, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü olarak görev yaptı. Macaristan ve İtalya’da Sürdürülebilir Kalkınma konusunda eğitim alarak uzman oldu. Birçok sivil toplum örgütünde aktif olarak çalışan Birpınar’ın 100’ün üzerinde ulasal ve uluslararası yayını bulunmaktadır. İngilizce ve İtalyanca bilen Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar şu an Çevre ve Şehircilik Bakanlığında Çevreden sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Ülkemizin enerji ihtiyacı gelişmemize ve büyümemize paralel olarak her geçen gün hızla artmaya devam ediyor. 2015 yılı itibarı ile 72 bin megavatlık kurulu gücümüz var. Enerjide %72’lere yaklaşan dışa bağımlığımız var. Şu anda doğal gazın % 98’ini, petrolün yüzde 92’sini, kömürün ise yüzde

Yazının Devamı

Ekonomik durumun ve işsizliğin bireye ve topluma etkisi

9 Nisan 2016

Prof. Dr. Özcan Köknel

Türkçe sözlük ekonominin karşılığı olarak: İnsanların yaşayabilmek için üretme ve ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü: karşılığını vermiştir. Ekonomi ve siyaset, sosyal durum arasında karşılıklı iletişim-etkileşim söz konusudur.
Ülkemiz, milli gelirin dengesiz, düzensiz dağıldığı ülkeler arasında bulunmaktadır. 1960’lı yıllardan günümüze dek yapılan araştırmalar, gelişmiş ülkelerde milli gelirin dağılmasında eşitlik, denge ve düzen anlayışının uygulanmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerde, Türkiye’de bu uygulamanın tersine bir gelişme olduğunu göstermiştir.
Nüfusun %20’lik bölümlerine göre yapılan gelir dağılımında en az gelirli %20’lik kesim milli gelirin ancak %5.2’sinden pay almakta; bunu izleyen orta gelirliler grubunda 1.,2.,3., basamaklarda yer alan % 20’lik gruplar sırasıyla %9.6; %14; %21 oranlarında milli gelire ortak olmaktadır.
Bilindiği gibi milli gelirin eşit, dengeli, düzenli biçimde dağılmaması toplum kesimleri arasındaki uçurumu derinleştirmekte, ülkede çok zengin mutlu azınlık ile az gelirli mutsuz çoğunluk çelişkisi yaratmakta, bu durum enflasyonun ve işsizliğin artmasına, toplumsal kargaşa,

Yazının Devamı

Türkeş’siz 19 yıl

4 Nisan 2016

Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş, Cumhuriyet dönemi siyasi hayatımızın en önemli simalarından biriydi. Onun önemi, klasik bir politikacı olmasından çok, bir misyon adamı olmasından kaynaklanıyordu. O, Tanzimat’tan bu yana ilmî, fikrî ve edebî bir hareket olarak toplum hayatımızı etkileyen Türk milliyetçiliği düşüncesini, siyasi platforma taşımıştır.
25 Kasım 1917’de Lefkoşa’da dünyaya gelen ve 4 Nisan 1997’de Ankara’da aramızdan ayrılan Türkeş’in 79 yıllık hayatı, Türk milliyetçiliği düşüncesinin siyasi iktidara taşınması mücadelesiyle geçmiştir. Bu mücadele sırasında sık sık yargılanmış ve hayatının değişiklik dönemlerinde mahkumiyetler ve sürgünler yaşamıştır. Bu süre içinde 1965-1969 yılları arasında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, 1969-1981 ve 1993-1997 yılları arasında Milliyetçi Hareket Partisi ve 1987-1993 yılları arasında Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanlığı yapmıştır. Ayrıca yine bu süre içinde 1965’te Ankara, 1969 1973 ve 1977’de Adana ve 1991’de Yozgat milletvekilliği yapmıştır.
1878’den itibaren İngiltere sömürgesi durumunda olan Kıbrıs’ta 16 yaşına kadar çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçiren Türkeş, ilk milli

Yazının Devamı

Çocuğa saygılı bir anayasa

3 Nisan 2016

Çocuğa özgü hakların anayasal statüye kavuşturulması ve hangi tip Çocuk Hakları’nın kastedildiği konusunda kuramda görüş ayrılığı vardır. Yeni Anayasa çalışmaları bağlamında öncelikle “hangi tip çocuk hakları”na yer verileceğinin tespit edilmesi gerekir. Medeniyetimizin aile ve çocukla ilgili temel değerleri ve İnsan Hakları’na yönelik sözleşmelerdeki evrensel değer ve ölçütler Yeni Anayasa’nın ana renklerinden biri olabilecek mi?
Yeni Anayasa’da çocukla ilgili hükümler düzenlenirken, Çocuk Hakları kavramı ile Çocuk Hukuku kavramı arasındaki ilişki gözetilmeli ve bu alandaki eksiklikler dikkate alınarak düzenleme yapılmalıdır. Yeni Anayasa’da yetişkinleri kapsayan “herkes” sözcüğü yerine, “çocuğa özgü” kavramı tercih edilmelidir. “Çocuğa özgü” kavramının içeriğindeki vurgunun çocukla ilgili bütün hükümlere yansıtılması ile çocuk ve çocukluğun görünür olacağı bir anayasaya ulaşılabilir.
İki farklı yöntem
Yeni Anayasa’nın çocuğun yetişkin gibi “hak sahibi” eşit bir birey olarak kabul edildiği bir anayasa olabilmesi için ‘Çocuk Hakları’na atıfta bulunan bir maddeye yer verilmesi yeterli değildir. Çocukla ilgili düzenlemelerin yasalarda yapılmasının ileri sürülmesi görüşü ise

Yazının Devamı

Gayrimenkul satarken dikkat

2 Nisan 2016

ŞAHİN KAMACI (Yeminli Mali Müşavir)
1978 yılında Iğdır’da doğdu. 1998 yılında Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünden şeref derecesiyle mezun oldu. 2003-2011 yılları arasında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nda Vergi Denetmeni; 2011-2014 yılları arasında ise Maliye Bakanlığı’nda Vergi Müfettişi olarak görev yaptı. 2015 yılında ‘Daha Az Vergi Ödemenin Yasal Yolları’ adlı kitabı yayımlandı. 2015 yılından itibaren İstanbul’da yeminli mali müşavirlik faaliyetinde bulunmaktadır.

Vergi kanunlarında, mükelleflerin lehine birçok kanun hükmü bulunmaktadır. Mükelleflerce bu kanun hükümleri uygulanmak suretiyle beyan edilecek matrahın azaltılması ve dolayısıyla devletin sunduğu imkanlar çerçevesinde yasal olarak daha az vergi ödenmesi mümkündür.
Anayasamızın 73. maddesine göre; herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Mükellefler, bazen vergi ödememek için çeşitli yasadışı yollara başvurup; sahte veya yanıltıcı belge kullanabilir, satışlarını beyan etmeyebilir ve yasaların emrettiği hükümler dışına çıkarak daha az vergi ödemek için çok büyük riskler alabilirler.
Unutulmamalıdır ki yukarıda

Yazının Devamı

Üniversite için olmazsa olmaz: Kütüphane

1 Nisan 2016

Başta üniversiteler olmak üzere yükseköğretim kurumları sadece fiziksel yapılardan oluşan mekânlar değildir. Mekânlar sadece bir vasat sunarlar. Yükseköğretim kurumlarının fonksiyonlarını icra edebilmeleri için bir iklime/ruha ihtiyaçları vardır. Fiziki mekânlardaki eksiklikler tolere edilebilir, ancak akademik iklim olmadığında üniversitelerindinamik bir yapı olarak sorumluluklarını yerine getirmeleri zorlaşır. Bir şeyler hep eksik kalır. Bu bağlamda kütüphaneler, üniversitelerin adeta kalbi gibidir. Kütüphaneler, üniversitelerin eğitim ve araştırma kapasitelerini ve kalitelerini doğrudan etkilerler ve üniversitelerdeki değişimin en yakından takip edilebileceği yerlerdir.
Kütüphaneler Haftası vesilesiyle bu yazıda, Bülent Ecevit Üniversitesi olarak son beş yılda hem kütüphaneyle ilgili gerçekleştirilen gelişmeleri hem de bu gelişmelerin bütün bir üniversiteyi nasıl dönüştürdüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Üniversitemiz, 11 ayrı kampüste hizmet vermektedir. Üniversitemizin öğrenci, akademik ve idari personel yoğunluğu en fazla olan kampüsü Zonguldak merkezinde bulunan Farabi kampüsüdür. Bu kampüste 2011 yılı başında sadece mesai saatleri içerisinde hizmet veren yaklaşık

Yazının Devamı

Kalp gözü

31 Mart 2016

Ressamlar, grafikerler sevgiyi kalple ifade ederler, sevginin simgesi kalptir. Kalp, sevginin yaşadığı yer olarak bilindiği için sevgililer sevgilerini ifade ederken ya kalbin içine isimlerini yazarlar ya da içinde isimleri yazılı iki kalbi birleştirirler. İnsanlar arasında sevgiyle kurulmayan ve sevgiyle sürdürülmeyen hiçbir ilişki uzun süre yaşamaz. Akılla, mantıkla kurulan ilişkilerde kalbin aydınlığı ve sıcaklığı yoksa o ilişki hesaptan ve çıkardan öteye ulaşamaz. Bir insanın elini sıkarken dahi isteğin nereden kaynaklandığını hemen anlarsınız. Bilge kişiler, “El kalbin uzantısıdır” derler.
Kadın ve erkek birlikte yaşamak için yaratılmışlardır. Oysaki her ikisi de fiziksel, zihinsel, duygusal yönden birbirinden çok farklı iki varlıktırlar. Onların birbirine karşı ilgilerini derinleştiren ne fiziksel güzellik, ne cinsellik, ne şan, şöhrettir; kalpteki sevgidir. En cazibeli, en güzel kadınların, en yakışıklı, en güçlü erkeklerin bile yaşamları karşı cins tarafından terk edilme hikâyeleriyle doludur. Gönülde sevgi yoksa güzellik on para etmez. Sevginin rehber olmadığı evlilikler köksüz ağaçlar gibi küçük bir esintide bile devrilirler. Tüm insan ilişkileri böyledir. Arada sevgi

Yazının Devamı