Faruk Şen
1948’de Ankara’da doğan Faruk Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktora yaptı. Faruk Şen, 1985’te Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. 1991’de Essen Üniversitesi’nde profesör oldu. 2008’in sonuna kadar Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni yöneten Şen 2009’da Türkiye - Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın kurucusu olarak çalışmalarına devam etti. TAVAK Vakfı’nın yönetim kurulu başkanlığını sürdüren Faruk Şen, REMA kuruluşunun da sahibi.
Türkiye baktığınız zaman 78 milyonluk nüfusuyla dünyanın en dinamik ülkelerinden biri konumunda, her ne kadar enerji alanlarında kendi kaynakları olmasa bile Türkiye sorunlar ile başa çıkmasını bilen bir ülke. Dış dünyaya yönelik gelişmelerde adım atması gereken belirli konular ülkenin konumunu daha da geliştirir.
Bunlar:
1- AB politikasına akılcı yaklaşım
2- Dış politikada yumuşama ve aktifleşme
Prof. Dr. Özcan Köknel
Küreselleşme (globalleşme) (globalisation) kavramı 1960’lı yıllarda kullanılmaya başlanmış, 1980’li yıllarda kullanım alanı genişlemiş, 1990’lı yıllarda birçok konunun anahtar sözcüğü durumuna gelmiş, 2000’li yıllarda değişik ve yeni açılımlar kazanmıştır; sihirli bir değnek olmuştur.
Günümüzde küreselleşme kavramı, bireysel ve toplumsal alanda yer alan bütün olayların sorunların ya nedeni ya da çözümü olarak görülmektedir. Bireysel olarak küreselleşme, bir algı nesnesi olarak algılandığında, insanın kimliğini, kişiliğini, güdülerini, dürtülerini, duygularını, coşkularını, bilgisini, düşüncesini, amacını, beklentisini, düşünü, düşlemini, tasarımını, davranışını, tutumunu, eylemini etkileyen iletiler sistemidir.
Toplumsal olarak küreselleşme, ekonomi, kültür, politika, siyaset alanlarında, etkin ve yaygın değişim olarak algılanan, geleceğin kapılarını açacak olan bir kavramdır.
Küreselleşme ulusların, ekonomi, politika, siyaset, bilgi, iletişim, teknoloji bakımından birbirine yaklaşmasını, bir bütün olmasını anlatan bir terim olarak kullanılmaktadır.
Türkiye’de, Uzakdoğu, Ortadoğu, Güneydoğu Asya, Güney Amerika ülkelerinde terör saldırıları yıllardır
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
B- Kanun teklifi ne getiriyor?
Madde 1 ile Anayasa’ya eklenen Geçici Madde 20 ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mevcut dosyalar bakımından uygulanmayacağı belirtilen Anayasa’nın 83. maddesinin II. fıkrasının 1. cümlesi şöyledir:
“Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.”
Demek ki, önerilen Anayasa değişikliğine göre; milletvekillerine görevlerini engellenmeden yapabilmeleri için tanınan yasama dokunulmazlığının somut ifadesi olarak yapılamayacağı belirtilen bu işlemlerin hepsi, mevcut dosyalar bakımından ilgili milletvekilleri hakkında uygulanabilecek; dolayısıyla bu milletvekilleri, Meclis kararıyla yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek olmaksızın tutulabilecek, sorguya çekilebilecek, tutuklanabilecek ve yargılanabilecektir. Anayasa’ya eklenmek istenen Geçici Madde 20 ile yasama dokunulmazlığının kaldırılması konusunda Anayasa ve TBMM İçtüzüğü’nde öngörülen usulün tamamıyla dışına çıkılarak, gerek Anayasa’nın 38. maddesinde belirtilen ceza sorumluluğunun kişiselliği ilkesi, gerek Anayasa’nın 83. maddesinin II.
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
I. YASAMA DOKUNULMAZLIKLARININ KALDIRILMASINA İLİŞKİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ
A-AK Parti (AKP) milletvekillerinin anayasa değişikliğine ilişkin kanun teklifi
Başta Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu olmak üzere, 316 AK Parti(basındaki yaygın kullanımla AKP) milletvekili tarafından imzalanan Kanun Teklifi’nin 1. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na eklenmesi öngörülen Geçici Madde 20 şöyledir:
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet Başsavcılıklarından veya Mahkemelerden Adalet Bakanlığı’na, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na veya Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığı’na intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde; Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Başkanlığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nda, Başbakanlık’ta ve
* Söyle ateşin söylemeye çekindiğini...Rene Char
Uzun bir süredir, gerçek olmayan verilerden hareketle DAEŞ üzerinden Türkiye’ye ilişkin değerlendirmeler yapılmaktadır. Küresel istihbarat örgütlerinin etkisiyle hareket eden medya organlarının mesnetsiz haberlerini servis eden yerli muhbirler, gerçekten uzak bir Türkiye fotoğrafı çizmek istiyorlar. DAEŞ’e ilişkin kapsamlı bir analiz yapılmaktan özenle kaçınılıyor.
Soğuk Savaş’tan El Kaide’ye ve DAEŞ’e...
Afganistan işgaliyle başlayan süreç, SSCB’nin yıkılışı, komünizmin tasfiyesi, soğuk savaşın bitişi ile sonlandı. Küresel güçlerce, ortaya çıkan yeni durum için bir çok kriz ve kaos testi yapıldı. Bu süreçte, Müslüman halkların nabzı ‘Afganistan cihadı’ özelinde tutularak, hem dini hassasiyetlere vurgu yapan aktörler üzerinden “İslami terör” kavramı icadı edildi, hem de Müslüman halkları kontrol etmek için psikolojik, siyasi ve ekonomik deneyler uygulandı. Irak işgaliyle birlikte, Şii dinamik de harekete geçirildi.
Afganistan’da 1990’lı yıllarda ortaya çıkan Taliban ve sonrasında organize edilen El Kaide, işte bu sürecin ürünüdür. El Kaide’ye yüklenen anlam ve verilen görev, Batının doğudaki güvenilir müttefiklerinin çıkarları
Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar
1966 yılında Konya’da doğdu. 1988 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendislliği’nden mezun oldu. Çevre Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, İtalya’da su kaynakları ve Hollanda’da hidroloji konularında Master Yaptı. 1996 Yılında doktorasını tamamladı. 2004 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde doçent, 2009 yılında profesör oldu. 2003-2012 yılları arasında İstanbul Çevre ve Orman, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü olarak görev yaptı. Macaristan ve İtalya’da Sürdürülebilir Kalkınma konusunda eğitim alarak uzman oldu. Birçok sivil toplum örgütünde aktif olarak çalışan Birpınar’ın 100’ün üzerinde ulasal ve uluslararası yayını bulunmaktadır. İngilizce ve İtalyanca bilen Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar şu an Çevre ve Şehircilik Bakanlığında Çevreden sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Ülkemizin enerji ihtiyacı gelişmemize ve büyümemize paralel olarak her geçen gün hızla artmaya devam ediyor. 2015 yılı itibarı ile 72 bin megavatlık kurulu gücümüz var. Enerjide %72’lere yaklaşan dışa bağımlığımız var. Şu anda doğal gazın % 98’ini, petrolün yüzde 92’sini, kömürün ise yüzde
Prof. Dr. Özcan Köknel
Türkçe sözlük ekonominin karşılığı olarak: İnsanların yaşayabilmek için üretme ve ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü: karşılığını vermiştir. Ekonomi ve siyaset, sosyal durum arasında karşılıklı iletişim-etkileşim söz konusudur.
Ülkemiz, milli gelirin dengesiz, düzensiz dağıldığı ülkeler arasında bulunmaktadır. 1960’lı yıllardan günümüze dek yapılan araştırmalar, gelişmiş ülkelerde milli gelirin dağılmasında eşitlik, denge ve düzen anlayışının uygulanmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerde, Türkiye’de bu uygulamanın tersine bir gelişme olduğunu göstermiştir.
Nüfusun %20’lik bölümlerine göre yapılan gelir dağılımında en az gelirli %20’lik kesim milli gelirin ancak %5.2’sinden pay almakta; bunu izleyen orta gelirliler grubunda 1.,2.,3., basamaklarda yer alan % 20’lik gruplar sırasıyla %9.6; %14; %21 oranlarında milli gelire ortak olmaktadır.
Bilindiği gibi milli gelirin eşit, dengeli, düzenli biçimde dağılmaması toplum kesimleri arasındaki uçurumu derinleştirmekte, ülkede çok zengin mutlu azınlık ile az gelirli mutsuz çoğunluk çelişkisi yaratmakta, bu durum enflasyonun ve işsizliğin artmasına, toplumsal kargaşa,
Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş, Cumhuriyet dönemi siyasi hayatımızın en önemli simalarından biriydi. Onun önemi, klasik bir politikacı olmasından çok, bir misyon adamı olmasından kaynaklanıyordu. O, Tanzimat’tan bu yana ilmî, fikrî ve edebî bir hareket olarak toplum hayatımızı etkileyen Türk milliyetçiliği düşüncesini, siyasi platforma taşımıştır.
25 Kasım 1917’de Lefkoşa’da dünyaya gelen ve 4 Nisan 1997’de Ankara’da aramızdan ayrılan Türkeş’in 79 yıllık hayatı, Türk milliyetçiliği düşüncesinin siyasi iktidara taşınması mücadelesiyle geçmiştir. Bu mücadele sırasında sık sık yargılanmış ve hayatının değişiklik dönemlerinde mahkumiyetler ve sürgünler yaşamıştır. Bu süre içinde 1965-1969 yılları arasında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, 1969-1981 ve 1993-1997 yılları arasında Milliyetçi Hareket Partisi ve 1987-1993 yılları arasında Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanlığı yapmıştır. Ayrıca yine bu süre içinde 1965’te Ankara, 1969 1973 ve 1977’de Adana ve 1991’de Yozgat milletvekilliği yapmıştır.
1878’den itibaren İngiltere sömürgesi durumunda olan Kıbrıs’ta 16 yaşına kadar çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçiren Türkeş, ilk milli