Türkiye- AB mülteci krizinde bir çözüm önerisi

22 Mayıs 2016

Şerif Onur Bahçecik

Mart ayında Avrupa Birliği ile Türkiye arasında, Suriyeli mültecilerin geri kabul edilmesi karşılığında vize muafiyeti verilmesine dayanan bir anlaşma uygulamanın zorluğu son günlerde iyice açığa çıktı. Bu anlaşmanın daha az tartışılan ama çok önemli unsurlarından biri AB’nin taahhüt ettiği ve Suriyeli mülteciler için kullanılacak olan 3 Milyar Avro. AB, 18 Mart 2016’daki açıklamasında bu fonun serbest bırakılmaya başladığını açıklamıştı ancak son haberler fonun henüz Türkiye’ye gelmediğini gösteriyor. AB ile Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasının kaderi ne olursa olsun, anlaşmanın AB’nin yardımı ile ilgili kısmı bağımsız bir şekilde ele alınmalı ve AB taahhüdünü yerine getirmelidir. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için iki tarafın da yapıcı adımlar atması gerekiyor.

AB’nin söz verdiği 3 milyar Avroluk yardımın amacı yük paylaşımı ile ilgili. Türkiye toplumu uzun süredir Suriye’deki iç savaştan kaçan kişilerin sağlık, barınma ve güvenlik gibi ihtiyaçlarını eksikliklere rağmen karşılıyor. Ancak geçici koruma altına alınan Suriyelilerin ülkeye getirdiği yük uluslararası toplumdan hiçbir destek almadan sonsuza dek karşılanamaz.

İnsani boyut önemli

Ne var ki, son

Yazının Devamı

19 Mayıs 1919, Kurtuluş’un ve Cumhuriyet’in ilk adımı

19 Mayıs 2016

Şanlı Türk tarihi sayısız zaferlerle doludur. 19 Mayıs 1919’un ise tarihimizde özel bir yeri ve önemi vardır. 19 Mayıs 1919, Türk milletinin, millî önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde önce Milli Mücadele’yi kazanarak Kurtuluş’a, sonra Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarak bağımsızlığa ve daha sonra da toplumun her alanında yapılan devrimlerle çağdaş hayata uzanan zaferler ve başarılarla dolu uzun, meşakkatli ve kutlu yolun başlangıcı, ilk adımıdır.
Milli Mücadele’nin, Atatürk tarafından dile getirilen hikâyesinin ilk cümlesi, “1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” diye başlar. Diğer bir deyişle, 19 Mayıs 1919, Milli Mücadele’nin fiilen başladığı tarihtir. Aslında Kurtuluş’un ilk kıvılcımı, 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasıyla çakılmıştır. Çünkü bu zafer, I. ve II. Balkan Savaşlarında, Trablusgarp Harbinde ve I. Dünya Savaşında ard arda mağlubiyetler yaşayan Türk milletinin, kırılan onurunun yeniden ayağa kalkmasını sağlamıştır. Bu zafer, Türk milletinin, içinde bulunduğu zilletten aydınlığa çıkarıp parlak bir geleceğe taşıyacak lideriyle, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’le buluşmasını sağlamıştır.
Özgürlük ateşini yaktı
Mustafa

Yazının Devamı

Türkiye ve Atatürk’ün doğum günü: 19 Mayıs

19 Mayıs 2016

Tarihin ışığında ülkelerin hayatlarında zaman içerisinde büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Yirminci yüzyılın başlarında sanayileşmenin etkisiyle de Batı sömürgeciliği’nin en son ele geçireceği topraklar Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında bulunan Arap ve Türk topraklarıydı. Osmanlı İmparatorluğu 1911’den 1918’e kadar önce İtalyanlara, sonra Balkan Devletleri’ne, daha sonrasında ise Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu-İtalya’dan oluşan İtilaf devletleri grubunda Batı İttifakı Devletleri’ne karşı hemen hemen kesintisiz savaşmıştı. Çanakkale ve Gelibolu’da deniz ve karada büyük zaferler kazanmış olmasına rağmen müttefik olduğu devletler mağlup olunca Birinci Dünya Harbi’nden de yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu, 30 Ekim 1918 yılında imzaladığı Mondros Mütarekesi ile fiilen sona eriyordu.
Tarihin akışını seziyordu
Mütarekenin çok ciddi hükümleri içermesi, daha sonra imzalatılmaya çalışılacak olan anlaşma şartlarının ağır olacağının bir işareti olduğu kadar asıl amacın Osman Gazi’nin de, Cengiz Han ve Attila gibi bir avuç insanla kurduğu ve 600 yıllık geçmişi olan Osmanlı topraklarının paylaşılması ve Türk milletinin esirliğinin kararlaştırılmasıydı. Galip

Yazının Devamı

15 Mayıs’ın anlamı ve ‘hava şehitleri günü’

15 Mayıs 2016

Prof. Cengiz KUDAY

Bugün 15 Mayıs; son birkaç yıl evveline kadar bugün Hava Şehitlerini Anma Günü olarak biliniyor ve bu birtakım etkinlikler resmi olarak yapılıyordu. Son birkaç yıldır bütün kuvvetlerin anma günleri (Hava, Kara, Deniz) tek bir tarihte yapılmaya başlandı!

Türkiye’nin ilk hava şehitlerinin mezarı Suriye’nin başkenti Şam’dadır. Şam’daki Selahattin Eyyubi Türbesi’nin hemen yanında bulunan küçük mezarlık, 1914 yılında İstanbul’dan yola çıkan kahire üzerinden İskendire’ye ulaşmayı hedefleyen 2500 km’lik bir uçuş esnasında düşen iki uçakta hayatlarını kaybeden ilk Türk hava şehitlerine ait. Mezarlığa önce Fethi ve Sadık bey defnedilmiş. Ardından ikinci ekipteki Nuri Bey’le uçağı Yafada denize düşüp hayatını kaybedince onun naaşıda buraya defnedilmişti.

Bu ilk hava şehitlerinin anısına İstanbul Fatih-Saraçhane semtinde 1914 yılında bir anıt yapılmasına başlanmış ve anıt 1916 yılında bitirilerek törenle açılmıştır. Bu açılış töreni aynı zamanda ilk anma töreni olmuştur. Atatürk’ün emriyle kurulmuş olan Türk Tayyare Cemiyeti’nin kuruluş yönergesindeki 36. madde ile 27 Ocak günü Türkiye Tayyare Şehitlerini Anma Günü olarak kabul edilmiştir. Daha sonra Türk Hava Kurumu’nun

Yazının Devamı

GELİŞMENİN ANAHTARI: HOŞGÖRÜ

11 Mayıs 2016

Bu başlık, toplumsal gelişmede bu iki kavram arasında anlamsız gelebilir. Ancak, 2016’da yapılan bir araştırma bağlantısını göstermiştir. Türkiye’nin amacı “gelişmekte olan ülke” değil, “gelişmiş ülke” olmalıdır

Kadir Has Üniversitesi’nin yıllık olarak yaptığı “Sosyal- siyasal eğilimler 2015 yılı araştırması sonuçları” Türkiye’de toplum duygularını, düşüncelerini ortaya koymuştur.
Araştırmada başta terör, Kürt sorunu, başkanlık, paralel yapı, AB üyeliği, ekonomik durum karşısında toplumun düşüncelerini saptamıştır.
Kendini mutlu ya da bir ölçüde mutlu hissedenlerin oranı 2013’te yüzde 67 iken 2015’te yüzde 48’e düşmüştür. Son bir yılda ekonominin kötüleştiğini, geçim sıkıntısı çektiğini söyleyen bu yüzden mutsuz olanların oranı % 61,4’e çıkmıştır.
Yıllardır süregelen, bireysel ve toplumsal etkisi, yaygınlığı artan acil çözüm bekleyen çatışmaları ve şiddet olayları vardır. Bu olaylar aile içi şiddet, çocuğa, gence, kadına dayaktan, taciz, tecavüz, öldürme gibi aile içi, göçler, sığınmacılar, terör gibi geniş bir yelpaze içinde yer alır.
Öte yandan, anayasa, yasalar, başkanlık sistemi, paralel yapı milli gelirin eşit biçimde dağılmaması gibi çözüm bekleyen sorunlar vardır. Avrupa

Yazının Devamı

Haydar Aliyev’in enerji stratejisi

10 Mayıs 2016

Türkiye bugün enerji alanında Avrasya’nın kalbi haline geliyorsa bunun, doğumunun 93. yılında andığımız Aliyev’in eseri olduğunu unutmayalım

Haydar Aliyev yaşasaydı bugün 93 yaşında olacaktı.
Ebediyete intikal edeli ise on üç yıl geçti.
Onun on yıl süren Azerbaycan yönetiminde ortaya koyduğu Türkiye - Azerbaycan birliktelik projesinin yol haritasını oluşturan eserler, bugün izlenen politikaların temel taşını oluşturuyor, dersek yanlış olmaz.
Doğumunun 93. yılında Haydar Aliyev’i enerji stratejisiyle anmak istedim. Zira O’nun temellerini attığı enerji stratejisi bugünkü güney enerji koridorunun alt yapısını oluşturdu. Ve gene bugün enerji alanında Türkiye, Avrasya’nın kalbi haline gelmekteyse bunun Haydar Aliyev’in eseri olduğunu da unutmamalıyız.
Dünden bugüne Bakü ile Ankara arasında gerçekleşen enerji projeleri Haydar Aliyev’in enerji stratejisinin eseridir. Bu projelerin temelleri Bakü -Tiflis -Ceyhan Boru hattıyla atılmıştı. Haydar Aliyev bütün enerji projelerini Türkiye ile birlikte gerçekleştirmeyi hedeflemişti. Bu hedef, Türkiye’nin bugün bir enerji üssü olmasının ufuklarını açmış bulunmaktadır.
SOCAR bunun en canlı örneğidir. TANAP çağın yatırımıdır. Bakü - Tiflis -

Yazının Devamı

Demokrasinin temel taşı ‘laiklik ilkesi’dir

7 Mayıs 2016

Laiklik sıkça kullanıldığı gibi sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değil, aynı zamanda ve daha önemli olarak, halk egemenliğinin yani Cumhuriyetin meşruiyetinin kaynağı ve bu yetkinin kullanılmasını içeren hakkın kendisidir...

1923 sadece Kurtuluş Savaşı’nın zafer tarihi değildir; aynı zamanda büyük bir siyasal devrimin tarihidir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi ve halk egemenliğine dayalı ulus devlet modeli sadece döneminin değil; önceki bin yıllık Ortadoğu tarihinin de en büyük aşamalarından birisidir.

Cumhuriyetle birlikte 1924’te halifeliğin kaldırılması, Tevhidi Tedrisat Kanunu ve devletin laik olduğunun 1928’de Anayasa’ya hüküm olarak girmesi, devrimlerle çağdaş bir ulus yaratmanın ve devletin laikleşmesinin zirve noktasıdır. Unutulmamalıdır ki, 1923 tarihi, emperyalizme karşı kazanılan bir zafer olmasının yanı sıra Osmanlı Devleti’ne, egemenliğin ulusa verilmesine karşı çıkan saltanatçılara ve bunları destekleyen tüm iç isyanlara karşı kazanılan bir iç savaşın da zafer tarihidir. Bu mücadelenin sonucunda yeni devlet, yeni toplum ve yeni birey yaratılmış, akıl ve bilimin öncülüğünde çağdaş uygarlık seviyesine erişilmesi hedeflenmiştir.

Yazının Devamı

Proje odaklı parti neden gereklidir?

5 Mayıs 2016

Proje örgütlenmesi, kentlerdeki kentsel dönüşüm projelerinden kırsal kesimdeki HES’lere kadar yaygın bir alanı kapsayacaktır. Ayrıca, Genel Merkez’in de birçok ili kapsayan kimi projeler için doğrudan örgütlenmeye gitmesi olanaklı olabilecektir

Proje odaklı parti, uğruna siyaset yapılan yurttaşların ihtiyaç ve taleplerini siyasetin gündemine taşıyacak bir parti modelidir. Bu model üç sütun üzerinde yükselecek ve bu üç sütun ilçe ve il düzeyinde partinin kongre bileşenlerini oluşturacaktır.
Birinci sütunda sade yurttaşlar yer alacaktır. Partiye resmi üyelik kaydının zorunlu olmadığı bu katılım düzeyinde partiyi desteklediğini beyan eden her yurttaş her düzeydeki parti içi çalışmalara katılabilecektir. Tek kriter son bir yıl içinde partiye en az 50TL düzeyinde bir maddi katkı yapmış olmaktır. Kuşkusuz parti içi seçimlere katılabilmek yalnızca üyelikle olanaklıdır.
Anlamını kaybediyor
Günümüzde siyasal hayatta eski toplumsal bölünme hatları anlamını ve önemini kaybediyor. Toplum hemen her gün yeni tartışma konuları etrafında farklı gruplara ayrılıyor. Bu sütunda gerçekleşecek örgütlenme konu/sorun/toplumsal kesim bakımından gruplara ayrılacaktır. Bu yolla toplumsal sorun

Yazının Devamı