Tereyağı, ciğer, kırmızı et, yumurta yerken hâlâ imtina ediyor, kalbiniz, sağlığınız için zararlı bir şey yaptığınızı düşünüyorsanız bu yazıyı okumanızda fayda var... Bilim kolesterolü çoktan akladı. Esas suçlu ise, tabii ki şeker.
Güçlü bir bağışıklık sistemi mi istiyorsunuz? Sofranızı gerçek besinlerle donatacaksınız. Her zaman söylüyorum; ihtiyacı olan besinleri verdiğinizde vücut kendini iyileştirmeyi bilir. Gerektiğinde virüslerle, zararlı bakterilerle savaşır, sistemde hasarlı hücre varsa onu yok eder.
Ama siz, insanlık tarihi boyunca tüketilmiş temel gıda maddelerini topun ağzına koyup, onları suçlu ilan ederseniz sistemin kendini iyileştirme mekanizmaları devre dışı kalır.
Çelişkiye bakar mısınız?
Biraz düşündüğünüzde ortada son derece absürt bir durum olduğunu siz de fark edeceksiniz. Market rafları, içinde boyadan petrol bazlı moleküllere, kanserojen etkisi kanıtlanmış katkı maddelerine kadar her şeyin bulunduğu işlenmiş yiyeceklerle dolu. Ama tıp camiasının hedef tahtasında ciğer, kırmızı et, yumurta, tereyağı,
Herkes bana “Hocam sağlıklı olmak için hangi bitkisel kürleri yapalım, hangi vitaminleri alalım?” diye soruyor. Ben de onlara nasıl beslendiklerini, neler yediklerini soruyorum.
Görüyorum ki yanlış beslenme alışkanlıklarını değiştirmek gibi bir niyetleri yok. Toksik yiyecekler yemeye devam ederek, bitkiler, kürler ve takviyelerle zararı bertaraf edeceklerini düşünüyorlar. Maalesef bu yanlış algı çok yaygın. İşlenmiş yiyeceklerin vücuda verdiği zararı hiçbir bitki, hiçbir besin takviyesi telafi edemez!
Sağlıklı bir beslenme modeline, sağlıklı bir yaşama geçmek için atmanız gereken ilk ve en önemli adım tüm işlenmiş yiyecekleri hayatınızdan çıkarmaktır.
Petrolün tabağımda ne işi var?
Zayıf olmanız sağlıklı olduğunuz anlamına gelmiyor. Dinç olmak, gençliğinizi ve enerjinizi korumak istiyorsanız hareket edeceksiniz!
Televizyonun karşısında geçirdiğiniz saatleri bir düşünün. Sadece 30 dakikasını yürüyüş yapmaya ayıramaz mısınız? Daha da iyisi, hareketli bir yaşam için fırsatlar yaratabilir, arabanızı bırakıp evinizin yakınındaki markete yürüyerek gidebilir, asansör kullanmak yerine merdiven çıkabilirsiniz.
Hadi, bahanelere veda edin ve şu koltuktan kalkın artık!
Doğal balın faydaları herkes tarafından bilinir. Peki, propolisin ne kadar faydalı olduğunu biliyor musunuz? Arı poleni ve propolis gibi mucize besinlerin maalesef hakkını veremiyoruz. Bugün az bilinen arı ürünlerini keşfedeceğiz.
Propolis, arıların kovanı dış etkenler, mikroorganizmalar ve diğer zararlılardan korumak için yaptıkları ve kovan içi açıklıkların kapatılmasında kullandıkları yapışkan, koyu renkli bir maddedir. Tarih sahnesinde şifalı bir güç olarak yerini almış, sonradan unutulmaya yüz tutmuş olan propolis, kimya biliminin doğuşuyla, yani 1900’lü yılların başında, yeniden gündeme gelir.
Nüfus kâğıdınızda yazan rakamları boş verin. Bilimsel çalışmalar yaşlanmadan yaş almanın mümkün olduğunu gösteriyor.
Bu yıl haziran ayında yayımlanan bir çalışma telomerler ve beslenme alışkanlığı arasındaki ilişkiye yeni bir bakış açısı getiriyor. Belki hatırlarsınız, birkaç sene önce spot ışıkları kromozomların son kısmında yer alan bu parçacıklara çevrilmişti.
Bilim insanlarına göre hücresel yaşınızı belirleyen yaşadığınız yıllardan ziyade telomerlerinizin uzunluğu. Yaşam seçimlerinin, özellikle de beslenmenin telomer boyunu korumada ya da tam aksine, daha hızlı kısalmasında etkili olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar mevcut. Yani yedikleriniz hem yaşam kalitenizi hem de yaşam sürenizi belirliyor. Kısa telomerler sadece kısa bir yaşamı işaret etmiyor aynı zamanda pek çok hastalıkla da ilişkilendiriliyor.
Eminim başlığı görünce çok şaşırdınız. “İnsan vücudunda plastiğin ne işi var?” diye düşünmüş olmalısınız, “Hem kim kredi kartını yer ki?”
Bilim insanları, bağışlanan insan kadavralarına yaptıkları otopsilerde, ana filtreleme organları olan akciğer, karaciğer, böbrek ve dalaklarda mikro plastik parçaları buldular (1). Arizona Eyalet Üniversitesi’nden Rolf Halden, baktıkları tüm organlarda plastik parçaları tespit ettiklerini söyledi.
Plastiklerdeki kimyasalların diyabetten obeziteye, cinsel işlev bozukluğundan kısırlığa kadar çok çeşitli sağlık etkilerine sahip olabileceği düşünülüyor. Aynı zamanda, bu plastik parçacıklar potansiyel kanserojen olarak da kabul ediliyor.
Malumunuz, korona vakaları yine tırmanışta. Birkaç haftadır ara verdiğimiz COVID-19 konusuna yeniden dönmek elzem oldu. Umarım bugün anlatacaklarımdan önemli dersler çıkarırsınız...
Salgın zamanında düğün dernek yaparak, birlikte halay çekerek, bayram tatilinde kalabalıklar içinde dolaşarak COVID-19 virüsüne adeta davetiye çıkaranlar zaten yüksek riskle karşı karşıyalar. Ama işin üzücü yanı, her kurala uymaya özen gösterenler arasında da hastalığa yakalananların sayısında artış var.
Yani evden dışarı çıkmadan, televizyondaki haberi izlerken “Hay Allah, insanlar da hiç dikkat etmiyor” derken, her sokağa çıkışta maskenizi takıp mesafenizi korurken bir de bakmışsınız tüm aileniz COVID pozitif!
Kışın çilek, yaz ortasında lahana, kereviz... Dört mevsim her sebzeye, her meyveye ulaşmak bir lüks mü? Durun, tekrar düşünün derim!
Bu yazının ilhamı geçen hafta manav alışverişimi yaparken rastladığım bir hanımdır. Tezgâhta duran körpe yapraklı kerevizleri görüp gözleri ışıldadı. “Bana bol yeşillikli olanlardan bir buçuk kilo verebilir misiniz?” Zeytinyağlı kereviz yemeği yapacakmış, pek çok insanın aksine kerevizin yapraklarını atmaz, yemeğe katarmış. “Yemeği lezzetli yapan bu yeşilliklerdir!” diyerek sohbeti tamamlayıp veda etti.
Resimdeki yanlışları bulun