Herkes bana “Hocam sağlıklı olmak için hangi bitkisel kürleri yapalım, hangi vitaminleri alalım?” diye soruyor. Ben de onlara nasıl beslendiklerini, neler yediklerini soruyorum.
Görüyorum ki yanlış beslenme alışkanlıklarını değiştirmek gibi bir niyetleri yok. Toksik yiyecekler yemeye devam ederek, bitkiler, kürler ve takviyelerle zararı bertaraf edeceklerini düşünüyorlar. Maalesef bu yanlış algı çok yaygın. İşlenmiş yiyeceklerin vücuda verdiği zararı hiçbir bitki, hiçbir besin takviyesi telafi edemez!
Sağlıklı bir beslenme modeline, sağlıklı bir yaşama geçmek için atmanız gereken ilk ve en önemli adım tüm işlenmiş yiyecekleri hayatınızdan çıkarmaktır.
Petrolün tabağımda ne işi var?
Yiyeceğinizin içinde petrol bazlı bir kimyasal olabileceği aklınıza gelmez değil mi? Peki BHA’ya ne demeli? Amerikan Sağlık Bakanlığı tarafından 2011’de yayımlanan bir raporla kanserojen etkisi tescillenen bütil hidroksianisol (BHA), petrolden elde edilen bir kimyasaldır. Kahvaltılık gevrekler, patlamış mısır, cips, gofret, bisküvi... Hepsinde BHA kullanılır. Bu kimyasalın mahareti gıdaların oksijen, ısı ve ışık gibi etkenler yüzünden tatlarının, gevrekliklerinin bozulmasını önlemektir.
İştah açıcı renkler
Katkı maddeleri arasında en çok tartışma konusu olanların başında nitratlar gelir. Özellikle salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin raf ömrünü uzatmak için kullanılırlar. İşlenmiş et ürünlerine iştah açıcı, çekici bir renk veren bu kimyasallar kanserle ilişkilendiriliyor.
Sadece işlenmiş yiyecekler değil, ambalajları bile zararlı! Bazı plastiklerde, metal konserve kutularda, alüminyum kutuların iç yüzeylerinde kullanılan Bisfenol S (BPS) ve Bisfenol F(BSF) adlı kimyasallar çocuklarda obezite riskini artırıyor. (1)
Ölümsüz hamburger21 yaşında
Çöp yiyeceklerden bahsederken, ibret-i âlem için ölümsüz hamburgerin hikâyesini anlatmak istiyorum. (2) Utah eyaletinden David Whipple bir deney yapmak istemiş ve tanınmış bir fast-food zincirinden bir hamburger satın almış. Sene 1999.
Amacı hamburgeri yemek değil iki ay boyunca saklayıp, nasıl bozulmadan durduğunu arkadaşlarına göstermekmiş. Hamburgeri ceketinin cebine, ceketi de arabasının bagajına koymuş. Hamburger de ceket de bagajda unutulmuş, ta ki iki sene sonra Whipple’ın eşi ceketi buluncaya kadar. “Aradan iki yıl geçmesine rağmen hamburger ilk aldığım günkü gibi görünüyordu. Hiçbir bozulma, çürüme emaresi yoktu. Bunun üzerine hamburgeri atmayıp, daha uzun süre beklemeye karar verdik.”
Ve hâlâ beklemeye devam ediyorlar! Hamburger 7 Temmuz 2020’de 21. yaşını kutladı. Aradan 21 yıl geçmesine rağmen hiç değişmeden, bozulmadan, çürümeden durmaya devam ediyor. Ölümsüz hamburger bundan altı yıl önce bir televizyon programına bile konuk oldu ve doktorlar tarafından incelendi. Gerçekten da hamburgerin üstünde ne mantar, ne de bakteri oluşmuştu. Hatta kötü bile kokmuyordu. Siz köfteyi bir hafta mutfak tezgâhında bıraksanız ev kokuşur! Yiyecek dediğin küflenir, bozulur. Siz düşünün artık 21 yıl bozulmayan, çürümeyen hamburgerin içine ne zehirler, ne kimyasallar katılıyor ki üstünde herhangi bir organizma yaşayamıyor. Whipple binlerce dolar teklif edilmesine rağmen hamburgerini satmayıp, eğitim amaçlı kullanıyor. “Onu torunlarıma gösterip neden fast-food yememeleri gerektiğini anlatıyorum.”
Lütfen bir daha fast-food yemeden, çocuklarınıza bir hamburger almadan önce ölümsüz hamburgeri hatırlayın ve vazgeçin!
İYİ BİR EBEVEYN OLMAK
Milyarlar harcanarak yapılan cips reklamlarının başlıca hedef kitlesi gençler, çocuklardır. Çocuğunuz istese de, bir anne baba olarak bu ve bunun gibi çöpleri satın almamak, onları bu zehirlerden korumak başlıca görevinizdir.
Çıtır olsunlar diye çok yüksek ısıda pişirilen patateslerin içinde akrilamid diye kanserojen bir madde oluşur. Tabii patatesin pişirildiği yağın trans yağ olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Tabloya trans yağların kanserojen etkisini eklemeyi de unutmayın. Kaliforniya eyaleti, 2005 yılında ürünlerinin içindeki akrilamid konusunda tüketicileri uyarmadıkları için cips üreticilerini dava etti.
Yağda kızartılmadan hazırlanan, çok daha sağlıklı oldukları iddia edilen cipsleri yiyerek bu toksik molekülden kaçamazsınız. Fırınlanarak yapılmış cipsler de yüksek ısılarda pişirildikleri için içlerinde yine akrilamid oluşur.
Hazır çorbalardan salata soslarına kadar işlenmiş tüm yiyeceklerde kullanılan monosodyum glutamat (MSG) cipslerde de karşımıza çıkıyor. MSG gıda endüstrisi tarafından neden bu kadar çok seviliyor biliyor musunuz? Yiyeceklerin lezzetini artırıyor, iştah hormonunu uyararak daha çok yemek yemenize neden oluyor. Bu kimyasal obezite ve diyabet riskini artırıyor, yüksek tansiyon, böbrek yetmezliği, Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor.
Sağlıklı yaşamak istiyorsanız, sofranıza sahip çıkın. Yediğiniz gıdanın kökenini merak edin. Markette önünüze sunulan her gıdaya razı olmayın. Araştırın, bilginizi artırın. Gıdaya para veriyorsunuz, verdiğiniz paranın karşılığında çöp gıda almayın.
Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenmeyle mümkündür.
1 “Urinary bisphenols and obesity prevalence among US children and adolescents” Melanie H Jacobson, rdrframe1 Journal of the Endocrine Society, js.2019-00201.
2 https://www.popularmechanics.com/culture/a30469707/worlds-oldest-burger/