Havuz ve deniz keyfinin hastanede bitmemesi için girilen suların temizliğinden emin olunmalı. Su sirkülasyonu fazla olan havuzlar tercih edilmeli. Yeterince temizlenmeyen havuzlar ve kirlilik seviyesi yüksek sahiller, sağlığı tehdit ediyor.
Sıcak havayla artan terleme, yaz aylarında mantar üremesini kolaylaştırır. Havuzlardan bulaşan hastalıklar arasında genital mantar enfeksiyonları, bakteriyel vajinit, molluscum contagiosum (çiçek grubu DNA virüsü) ve trikomonas (kuyruklu parazit tarafından oluşturulan vaginal enfeksiyon) sık görülür.
Ayrıca iyi temizlenmeyen havuzlardan tifo, hepatit A ve E, cryptosporidium (şiddetli ishalle karakterize bir hastalık), kolibasili, giardia (suyla bulaşan parazit), shigella (bir bakteri cinsi), dizanteri ve paratifo gibi mikroplar; göz, KBB ve boğaz enfeksiyonlarıyla mantar, uyuz, impetigo (bulaşıcı deri hastalığı) gibi cilt hastalıkları da bulaşabilir.
Denizler daha güvenli
Deniz suyu, tuzlu olduğu için mikropların burada yaşaması daha zordur. Ama kirli, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümdeki denizlerde yüzmeyin. Havuzlara bu anlamda daha çok dikkat etmek gerekir. Çünkü havuzlar durağan sular olması nedeniyle kolaylıkla kirlenebilir ve mikrop üremesi
Başı ağrımayan insan sayısı çok azdır ve toplumun yüzde 2’lik kısmını oluşturur. Herkes hayatının belli dönemlerinde baş ağrısı çeker. Nadiren nedeni, beyinde tümör ve felçtir. Migren ise hayatı tehdit eden bir hastalık değildir ama yaşam kalitesini düşürür. Ataklar halinde ortaya çıkan, kafanın tek tarafına yerleşen, zonklayıcı baş ağrısı şeklindedir. Ataklar, 4 - 72 saat arasında değişebilir. Bu sırada ağrıya bulantı, kusma, ışık ve sesten rahatsız olma gibi şikayetler eklenebilir.
Migren, nörolojik bir hastalıktır. Beyinde bulunan bazı kimyasal maddelerin azalması ya da etki göstermemesi sonucu ortaya çıktığı düşünülür. Tedavi edilebilir bir sorundur.
Kadınlarda daha sık görülür
Migrenin kadınlarda görülme sıklığı erkeklerden üç kat fazladır. Bunun sebebi, kadındaki hormonal değişikliklerdir. Hastaların çoğunda atak 40 yaşından önce ortaya çıkar. Bu da genelde ergenlik çağına denk gelir. 50 yaşının üzerindeki birinde migren başlama ihtimali zayıftır. Kadınlarda çoğunlukla orta yaşlarda ortaya çıkar.
Migrenin genetik özellik gösterip göstermediğine dair çalışmalar devam ediyor. Anne ya da babası migren hastası olan birinin migren hastası olma ihtimali yüzde 40. Hem annesi hem babası
Egzama, en yaygın cilt hastalıklarından biridir fakat aynı zamanda, sebepleri ve kesin tedavisiyle ilgili tıp dünyasının net konuşamadığı bir rahatsızlıktır. Egzamada cilt, vücut kaynaklı veya çevresel faktörler nedeniyle savunmaya geçerek iltihap yoluyla tepki verir. Kaşıntı, döküntü, kızarıklık, kuruluk ve çatlama ortaya çıkar.
Sinirsel, alerjik, yağlı deri ve temas egzaması gibi farklı egzama türleri vardır. En yaygın tipi, ‘atopik dermatit’ olarak da bilinen, alerjik egzamadır ve daha çok kalıtsaldır. Hastalarda genellikle benzer belirtiler görülür. Ciltte kabarma, tahriş ve kaşıntı en sık şikayetlerdir.
Bazı türleri, örneğin temas egzaması tek bir nedenden dolayı meydana gelirken, diğerleri pek çok faktörün bir araya gelmesiyle oluşabilir.
Çocuklarda görülen egzama zamanla kendiliğinden iyileşebilir ancak yetişkinlerde kesin tedavisi yoktur. Hastalığı tetikleyen etkenlerden uzak durularak, kontrol altına alınabilir.
Neden egzama oluruz?
Cilt tahrişi: Egzama, cildi tahriş eden herhangi bir şeyden dolayı kaynaklanabilir. Sabun, deterjan, şampuan, dezenfektan, çamaşır suyu ve parfümü örnek verebiliriz.
Alerjenler: Zehirli sarmaşık, nikel benzeri metaller, kozmetik ürünler
Aft; dil yüzeyi, iç yanaklar ve diş etleri üzerinde görülen, ağrılı, genellikle solgun beyaz ve gri renklerde, çevresinde yoğun kızarıklar olan oluşumlardır. Aftlar, ağız içi yaralar ve uçuklar, toplumun yüzde 18 - 20’lik kısmında tekrar eden şekilde görülür. Çoğu zaman tek bir noktada oluşsa da ağzın belirli bölgelerinde birden çok alanda çıkabilir. Ağız içi yaralar, gündelik yaşamı olumsuz etkiler.
Aft ve ağız içi yaralarının gelişim nedenlerini belirlemek için birçok çalışma yapıldı. Sorunu hızlandıran olumsuz pek çok faktör belirlense de nedeni tam olarak saptanamadı. Aft, kadınlarda daha sık görülür. En çok ergenlikte ve ergenliği takip eden 4 - 5 senelik süreçte ortaya çıkar. Yaş ilerledikçe yaralar daha az görülmeye başlar.
Olumsuz faktörler neler?
Aşırı tuzlu ve baharatlı yiyecekler: Bu tarz yiyecekler, ağız içerisinde bulunan mukoza dokusunu tahriş ederek aft ve yaralara zemin hazırlarlar.
Stres: Stres birçok hastalığın ana nedeni olarak belirlenmiş olmasına karşın, küçük gibi görülen birçok problemin de ana kaynağıdır. Adet öncesi dönemler, duygusal sorunlar, aşırı stresli ve gergin çalışma koşulları aft oluşumlarını hızlandırabilir.
Diş ve çene yapısında bozukluklar: Dişleri
Halk arasında güneş çarpması olarak bilinen sorunun tıptaki adı hipertermidir. Vücudun ısısını ayarlayan mekanizmanın çalışmamasıyla birlikte ortaya çıkar. Çok tehlikeli olabilecek şekilde vücut ısısı yükselir. Ölümle sonuçlanabilecek güneş çarpması hemen tedavi altına alınmalıdır. Tedavide ilk hedef, vücut ısısının düşürülmesi, ateşin kontrol altına alınması ve durumu tetikleyecek dış etkenlerden kaçınılmasıdır.
Güneş çarpması, aşırı derecede ısıya ya da güneşe maruz kalmaktan kaynaklanır. Normal şartlarda, vücut ısıya maruz kaldığında anatomik soğutma mekanizması devreye girer ve terleme meydana gelir.
Terleme vücudu soğutur ve ateşi denetim altına alır. Ancak aşırı derecede ya da uzun süre ısıya maruz kalındığında, bu sistem kendini kapatır ya da düzgün işleyemez hale gelir. Isı yükseldikçe, vücut ateşi doğru orantılı olarak yükselir.
Güneş çarpmasının bir diğer nedeni de dehidratasyon yani sıvı kaybıdır. Sıvı kaybında vücut, terlemeyi sağlayacak sıvıyı bulamaz ve ateşini düşüremez.
Bu belirtilere dikkat
Dehidratasyonla fazla güneşte kalmaktan kaynaklanan güneş çarpmalarının belirtileri farklıdır:
- Güneş çarpmasının en klasik belirtileri sıcak ve kuru deridir.
Tam kış hastalıklarından kurtulduk derken, kapımızı yaz enfeksiyonları çaldı. Yaz döneminde hava sıcaklığının artması, seyahatler, deniz ve havuz gibi aktiviteler nedeniyle enfeksiyonlar da çeşitlilik kazanıyor. Ortak kullanım alanlarında bakım ve hijyen yeterli değilse göz, kulak, sindirim, solunum, cilt ve idrar yolu enfeksiyonları için risk kaynağıdır. Bu yüzden durgun ve kirli sularda, denetimsiz havuzlarda yüzmekten kaçının.
Gıda zehirlenmeleri ve ishaller: Kirli su ve besinlerin tüketimi ciddi sorunlara yol açabilir. İyi arındırılmamış sularda yaşayan mikroplar, bu suların tüketilmesi veya kullanılması durumunda bulantı, kusma, ateş ve ishal tablosuyla seyreden rahatsızlıklara neden olabilir.
Sıcak havada dışarıda beklemiş yiyecekler, kolay bozulan süt ve süt ürünleri, krema, mayonez, yumurtalı yiyecekler, et ve deniz ürünleri mikropların üremesi için elverişli ortam haline gelirler. Bu gıdaların tüketilmesiyle özellikle küçük çocuklar ve yaşlılarda ağır seyredebilen enfeksiyon tabloları gelişebilir.
Bu sorunlardan korunmak için yiyecek ile içeceklerin hazırlanması ve saklanması sırasında hijen kurallarına uyulması gerekir.
Yemek hazırlarken, yemeklerden önce ve sonra sık
Havaların ısınmasıyla beslenme alışkanlıklarımız da değişmelidir. Yazın beslenme alışkanlıklarımız nasıl olmalı, hangi besinleri tercih etmeli, hangilerini tüketmemeli ve besinleri hazırlarken nelere dikkat etmeliyiz?
Yaz aylarının başlamasıyla artan hava sıcaklıkları birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getirmekte. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Kalp debisinde düşme, doku ve organlarda oksijenlenmede azalma, kalp atım sayısı ve kan basıncındaki artış nedeniyle yaz aylarında özellikle yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarında artış gözlenmekte. Ayrıca sıcaklıkların etkisiyle artan terle birlikte su ve mineral kaybı sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri de görülebilmektedir. Yaz aylarında özellikle bebek ve çocuklarda ishal görülme sıklığı artmakta. Ayrıca sıcak havalarda besinlerin bozulma riski artmakta ve besin kaynaklı zehirlenmeler sık görülmektedir.
Yaz sıcaklığından en çok etkilenenler çocuklar, yaşlılar, hamileler, kalp ve şeker hastalığı olan bireylerdir. Yaz aylarında sıklıkla görülen sağlık problemlerinin azaltılmasında sağlıklı
Sizin de eliniz ayağınız durup dururken şişiyor mu? Ya da birden kilo alıp veriyor musunuz? Cevabınız “Evet”se, ödem sorununuz olabilir.
Sıcakların artmaya başladığı bugünlerde vücutta su ve tuz tutulumu artarken, en çok şikayet edilen konuların başında ödem geliyor. Ödem önemli bazı hastalıkların belirtisi olabiliyor, bu yüzden dikkatle takip ve tedavi edilmeli.
Bedenimizin yüzde 65 - 70’i sudan oluşur. Ödem, hücre içi sıvının hücre dışına çıkmasıyla doku aralarında ve cilt altında birikmesiyle gelişir. Tüketilen su ve tuz miktarı önemlidir.
Gözle görülen şişme ve ödem olduğunda, vücutta yaklaşık 3 litre kadar su tutulumu var demektir.
Ödemin en erken belirtileri göz kapaklarında, el ve ayak bileklerinde şişmedir. Kilo artışı da tipik bir bulgudur. Kişinin diyeti bırakmasına yol açar.
Ödem tüm vücutta olabildiği gibi bölgesel de gelişebilir. Bölgesel ödem, ödemin nedeni hakkında daha net fikir verebilir. Genetik yatkınlık rol oynayabilir, stres kaynaklı olabilir.
Ödem oluşum nedenine göre sert, orta sert ya da yumuşak karakterdedir. Yumuşak ödemi cilde parmakla bastırdığınızda ayırt edebilirsiniz. Parmağınızı çektiğinizde kısa bir süre cildinizde izini görürsünüz. Ancak sert