AYNI hafta içinde üst üste iki bakanı yakından izledim.
Önce Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan...
İhracatın yeniden nasıl hareketlendiğini uzun uzun anlattı. Sevindirici haberler verdi.
İhracatta derin daralmanın ardından 101 milyar dolarlık hedefi yakalamak Bakan Çağlayan’ı epey memmun etmişti.
Doğrudur, sevindirici ama yakın geçmişi düşünmezsen!
Dış ticarete dayalı büyüme modeliyle büyüyen Türkiye zaten 2008’de ihracatta 135 milyar dolardan 100 milyar doların altına inmişti.
“İki yıl önce bıraktığımız rakamlara yeniden ne zaman kavuşuruz” diye sormak geldi içimden ama Bakan o kadar mutluydu ki, soramadık.
KÜRESEL krizin ağır etkilediği günlerde Hükümet tarafından işsizlere kısa vadede iş bulmak amacıyla uygulanmaya başlanan “Toplum Yararına Çalışma Projesi”nde ikinci çağrıya çıkıldı. İzmir’de yaklaşık 3 bin kişi işe alınacak. Çağrı tüm kamu, sivil toplum ve özel kuruluşlara açık olarak yapıldı.
Kurumlar, oluşturdukları projeler kapsamında, ücretleri İŞKUR tarafından ödenecek işsiz personelden yararlanabilecekler. Kurumların 22 Şubat akşamına kadar projelerini teslim etmeleri gerekiyor. Bu projelerde çalışmak isteyen işsiz kişiler de Mart ayı içinde ilgili kurumlara başvurabilecekler.
Geçen yıl işsizlikle mücadele kapsamında, İzmir’de 71 projede 3 bin 132 kişinin bu olanaktan faydalandığını belirten İŞKUR Bölge Müdürü Süleyman Boyacıoğlu, bu kişilerin okulların temizliği, belediye parklarının düzenlenmesi ve ağaçlandırılması, Kültür Müdürlüğü’nün müzelerle ilgili işleri, foça kazıları gibi alanlarda üç ile altı ay arasında çalıştıklarını anlattı.
İŞKUR kendilerine gelen projeyi değerlendirecek. Talep eden kurum ve kuruluşların oluşturdukları projelerde toplum yararına çalışma yapmaları gerekiyor. Özel kuruluşlar da eleman talep edebilecek ancak bu elemanları kendi
İZMİR’E özel araştırmanın benzerini yıllar önce ben yapardım. Hem de tek başına, telefonla.
Onun için İNTEGRAL araştırma şirketinin anket sonuçlarına hiç şaşırmadım.
Özellikle de şu soru ile verilen yanıtlara:
“İzmir milletvekillerini tanıyor musunuz?”
Ankete katılanların yüzde 58’i “Hiçbirini tanımıyorum” demiş.
Yani...
24’te sıfır.
Yunanistan’da büyük ekonomik skandalın etkisinin yaşandığı gün Atina’daydık. Borçlarını maskelemek için yıllardır ABD’li Goldman Sachs’tan destek aldığı ortaya çıkan Yunanistan şimdi ekonomik verilerini çarpıtmanın hesabını Avrupa Birliği’ne vermeye hazırlanıyor. Komşu dertli, komşu sıkıntılı.
“Sıkıntınızı paylaşmak için geliyoruz” dedik ama bavullarla, numunelerle gittik.
Aynı gün Ege İhracatçı Birlikleri’nin yıllar önce başlattığı, yurtdışına Türk ürünlerinin tanıtımını amaçlayan Cafe-Break toplantısı vardı. Öğleden sonra da 9. Türkiye Ege Kıyıları Yunanistan Ege Adaları Ekonomi zirvesi gerçekleşti.
Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, meslektaşı, Ekonomi Rekabet ve Denizcilik Bakanı Louka Katseli’ye, “Üzülmeyin kardeş, bir zamanlar biz de sizin gibi krizdeydik” diyebildiği ve sürekli nasihat veren ağabey pozisyonunda olduğu için mutlu görünüyordu.
Hamle yapmak zorundalar
Onun dışında ise katılımcı heyette, daha çok şaşkınlık ve ne olacağını bilememek duygusu hakimdi. Zirvelerin dokuzuncusunu düzenleyen, bu konuda büyük çaba harcayan İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın bile bu zirveden net bir sonuç çıkarması kolay değil.
Yunanlı yetkililer,
ANKARA’DA tekel işçilerinin direnişi sürerken, Başbakan Tayyip Erdoğan yepyeni bir öneride bulundu:
“Tekel’in malvarlıklarını belediyelere verelim, işçileri alsınlar”
Böylece ‘Devlet iyi formül önerdi’ havası estirildi.
Gerçek bu mu ?
Tekel’in malvarlıkları devredilince belediyeler işçileri istihdam eder mi?
İzmir, sigara fabrikasının ve çok sayıda deponun bulunmasıyla kurumun en önemli merkezlerinden.
Öyleyse İzmir’de durum nedir?
PİYASALARDA ‘global kriz yoruldu, iş dünyası artık olumlu gelişmeler bekliyor’ havası esiyor. Ancak bu ‘beklenen süreci beklemek’ için birçok firmanın takati azalıyor.
İç piyasada işler bıçak gibi kesildi.
Kandırmaya, renkli göstermeye gerek yok, zor süreçlerden geçiyoruz.
Bazen bu süreçler de işe yarar, farklı pencereler açar.
‘Bir musibet bin nasihattan iyidir’ fırsatları yaratır. Hatalar nerede diye analizler yapılır, önlemler alınır, eldeki kaynakların kıymeti bilinir ve gerçekçi umutlar peşinde koşulur.
Mecbursunuz. Mecburuz.
Türkiye’deki birçok işadamı gibi, Egeliler de, çarklarını döndürmenin peşinde dünyayı turlamaya başladılar.
HERŞEY iki ay içinde gelişti.
Uzun yıllar sessizliğe bürünen İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eski Başkanı Yüksel Çakmur, birden CHP’deki yerel siyasetin başrol oyuncularından biri oldu.
Önce CHP rozeti geri verildi, sonra parti içinde yaşanan sıkıntılara dair görüşleriyle gündeme getirildi. Nihayet 27 Şubat’da yapılacak seçimlerde il başkanlığı için güçlü adaylardan biri olarak gösterildi.
Siyaset senaryo sanatı ve herkes kendi gücüne göre bir senaryo yaratıyor.
Kimisi karşı partiden ortalığı karıştırmak için bir senaryo ortaya atarak oyunu başlatıyor, kimisi kendine yenebileceği bir rakip yaratmak için başka oyun kurguluyor, kimisi de fırsat bu fırsattır diyerek oyuna dalıyor.
Şimdi İzmir’de farklı Yüksel Çakmur senaryoları ortaya atılıyor.
Delege içinde yeterli desteği olmamasına karşın, Çakmur’un muhalefetin yöneticilerinden, muhalif gazetelere, il başkanlığı içindeki muhaliflere kadar geniş kesimden destekleyicileri var.
İLK jeolojik analizlerin yapıldığı 1965 yılından hesap edersek, tam 45 yıl sonra, Türkiye’nin en zengin jeotermal rezervlerinden biri, Seferihisar kaynakları Mart ayından itibaren değerlendirilecek.
Türkiye geçen yarım asırda, Kafkasların ardından doğalgazı dünyanın en pahalı fiyatına getirmeyi, kendi doğal enerji kaynaklarını ise boşa akıtmayı başardı.
Biz dönelim konumuza yani jeotermale. Son yazılarımızdan birinde, Maden Teknik Arama’nın (MTA) 16 jeotermal sahasının ruhsatını devretmek için harakete geçtiğini, bu kaynakların 6’sının Ege’de olduğunu belirtmiş, bu arada, ‘Ruhsatı İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Valilik tarafından yüzde 50 ortaklıkla kurulan İzmir Jeotermal Enerji AŞ’de bulunan, Seferihisar kuyularının akibeti ne oldu’ diye sormuştuk.
İzmir Jeotermal AŞ 1996 yılının rakamıyla bu kuyuları, 1.8 trilyon lira ödeyerek MTA’dan devralmış ve içine kapanmıştı. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer de elinde bazı proje ve yatırımcılar olduğu halde şirketle diyalog dahi kuramadığını anlatmıştı.
* * *
İzmir Jeotermal Enerji AŞ Genel Müdürü Ali İçhedef aradı, detaylı bilgiler verdi. Seferihisar kuyularında kamulaştırma sorunları yaşadıklarını, kendilerinin de o