Dedesi Ahmet Cemal’le sevgilisi Eleni’nin, film gibi hikayesini kitaplaştıran Ferda Bozoklar Ardalı, şimdi bu deneyimini, hayatının en acı kaybı için kullanmaya hazırlanıyor
İzninizle, bu hafta röportaj yerine kısa bir söyleşi yapmak istedi canım.Hayat... büyük yönüyle çok ciddi ve zor sorumluluk.
Yatırımlar, hedefler, planlar. Elbette aş ve iş, yaşamda çok çizgiyi belirliyor.
Ama bazen öyle anlar geliyor ki, tüm yaşadıklarımız bir o kadar geçici, kurgusal kalıyor.
“Bir var bir yokmuşuz” u ne kadar kendi öykümüzün dışında tutmaya çalışsak da masalın sonu hepimiz için aynı.
Muhteşem uygulamalara imza atan bir ülkeyiz.
Bir örnek...
Gelir İdaresi Başkanlığı, 2010 Şubat ayından itibaren vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele için, vergi ve diğer mali yükümlülüklerin zamanında ödenmesini sağlamak amacıyla “Cebri tahsilat” sitemini devreye koydu.
İsme bakın... Cebri tahsilat yani zorla tahsilat...
Bu sistem ile bankalarca vadesi geçmiş vergi borçları doğrudan mevduatlardan tahsil edilmeye başlandı.
Maliye, bankalara borç miktarını bildiriyor, maliye ve bankalar, vatandaşlara hiçbir bilgi vermeden doğrudan hesaplarına el koyuyor.
Üstelik banka, yalnızca vergi borcu kadar bir miktara değil, bankadaki mevduatın tümüne el koyuyor.
1957’de New York’ta başlayan grevin ve çoğu kadın 129 işçinin can verişinin ardından geçen 153 yılda, 8 Mart Kadınlar Günü’nü kutlamak bizler için güzel bir simge.
Ve aradan geçen onca yıla rağmen hala zor aşılır haksızlıklar, güçlükler var.
Bu haftada tek yapabileceğimiz bunları bıkıp usanmadan dile getirmek.
Bu yıl 8 Mart’ta erkeklerden en çok “Sizler zavallı mısınız ki, kadınlara özgü bir gün düzenleyip, ayrımcılık istiyorsunuz” yaklaşımlarına maruz kaldık.
Çoğu erkek meslektaşım evlerini kadınların, eşlerinin yönettiğini söylüyordu.
(Aslında kendilerini de yönettiğini söylemeye çalışıyorlar da cesaret buraya kadar!)
Evet ama bunu söyleyenler, sizler bu toplumun yüzde 30’usunuz.
İlk kez İzmir’de oluşturulan “Girişimci Kadınlar Projesi”nin mayası tuttu. Kalkınma Ajansı’nın desteği ile biraraya gelen 100 kadın, gruplar halinde şimdi iki kooperatif, üç şirket kurmak için düğmeye basmaya hazırlar.Kadınlar Kooperatifi ve Homeros Kooperatifi’nin yanı sıra Sefertası AŞ., yaşlılar için gündüz bakımevi ve Bedesten AŞ yalnızca kurucularına değil, katkı koymak isteyen tüm İzmirli kadınlara açık olacak.
“Kadınlar adına her hareket önemli” gibi beylik bir cümleden yola çıkmayalım. Tersine, birçok eylem ve hareketi bir kadın olarak sıkıcı, abartılı, yaşamdan, gerçeklerden kopuk bulduğumuzu da haydi itiraf edelim... Kadın ve erkeği insan noktasında değerlendirmeyi inat etmiş, ötesine kulaklarını tıkamaya çalışmış biri olarak hareket noktam bellidir.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin dün “Mustafa Balbay serbest bırakılmalı” kampanyasına katılmış ve hepimizin dudaklarından aynı isyan cümleleri dökülmüştu.
Ancak toplantıda bir ara, aniden...
Konuşmaları izlerken bir ses geçti içimden ve şöyle dedi
“İyi ki Balbay tutuklu...”
Nasıl düşünüyorum böyle, bir delilik hali midir nedir?
Biraz daha dinledim.
İçimdeki ses devam ediyor:
Bir zamanlar Ege Bölgesi güçbirliklerinin beşiğiydi.
EGS mesala...
Unutmuyorum, sık sık şöyle yazardık. “Amerika’da Arizona Üniversitesi’nde güçbirlikleri modellerinde EGS örnek gösteriliyor”
Herhalde İzmir’den giden bir öğretim üyesinin teziydi. Biz de bu cümleyi gurur duyarak ezberlemiştik. 100 işadamının biraraya gelerek kurduğu tekstille başlayan sonra diğer sektörlerde de büyüyen EGS bir dönem kentin kaderine damga vurdu.
Başarılı satışla biten Kipa da iyi bir güçbirliği örneğiydi.
İlk rüzgar enerjisinden elektrik üretimi Ege’ye Güçbirliği AŞ ile geldi mesala.
Bugün Ege, bu oluşumların büyük kısmını yitirdi, eline başarılı örnek olarak yine enerji oluşumları kaldı.
Doğruyu söyleyelim, Çinli otomotiv devi Chery’nin Türkiye’de yatırım yapacağına dair haberlere başlarda inanmakta güçlük çektik.
2007’den bu yana yatırım Ege’de, Marmara’da, İç Anadolu’da ayrı ayrı gündeme gelince, ister istemez ‘ithalatçı firmanın iç piyasada adını duyurmanın bir yolu olarak mı kullanıyor’ kuşkusu oluştu.
İzmir ise bir ara öyle umutlandı ki, Vali, belediye başkanı yetkililere mektuplar yazdılar, ziyaretler yapıldı. Tabii araya global kriz girdi, birçok firma da yatırımı askıya aldı, belki de gecikme bunun etkisiydi...
Son zamanlarda ise Chery’nin Türkiye’de temsilciliğini yapan Mermerler Otomotiv yetkililerinin yeniden yer arayışına başladığını duyduk.
Bursa ve Manisa’da ciddi görüşmelerde bulunmaya başladılar. En az 500 milyon TL’lik dev bir yatırımdan söz ediyoruz.
Bulunduğu bölgeyi ihya eder.
Otomotiv yatırımları aynı zamanda hinterlandlarında hemen yan sanayi ağı oluştururlar ki, bu tür yatırımların çarpan etkisi tahminlerden yüksek olur.
Yabancılar buna “Decoy” diyor. Yani hedef şaşırtma yöntemi. Eğer siyasette; kamuoyuna umut değil, yük yaratan gelişmelerle başa çıkamıyor ve refah vaadleri her gün biraz daha eriyen buzlara dönüşüyorsa “decoy” yöntemi kullanılır. Halkın odaklanması gereken senaryolar önceden hazırlanır ve siz onları günlük gelişmelermiş gibi izlersiniz.
Elbette Türkiye siyasi kulvarda çok önemli bir türbülanstan geçiyor. Ama bu sarsıcı rüzgarlar ortalığı öyle karıştırıyor ki, derin ayrıştırmaların altında senaryo kavgaları izlemeye başlıyorsunuz. Ve yakın tarihin en önemli siyasi krizlerinden biri gittikçe çamura batıyor. Tüm bunları yaşarken, sözün ötesinde az da olsa soluk verecek somut gelişmelere özlemle yaklaşıyoruz.
İşsizliğin, özellikle genç işsizliğin yüzde 30’lara dayandığı süreçte, gençlere iş ortamı yaratabilecek tüm projeler daha çok dikkatimizi çekiyor.
Bu projelerden birisine, KOSGEB Ege Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkez Müdürlüğü imza attı. Üniversite öğrencilerine, özellikle son sınıf ve doktora öğrencilerine hem girişimcilik dersleri veriyorlar hem de program bitiminde 44 bin TL’lik yeni girişimci desteği sağlıyorlar. Bu fırsat yalnızca Ege Üniversitesi’nde okuyan