Kış aylarında günler yazın olduğu gibi uzun değil ve birçoğumuz hava hâlâ karanlıkken, uyanmak durumunda kalıyoruz. Danışanlarımdan aldığım geri bildirimlere göre, özellikle kış sabahları erken kalkıldığında kahvaltı yapma isteği azalıyor. Bir de buna depresyon ve halsizlik eklenince, kahvaltı yapmak için erken uyanmak çok zorlaşıyor ve genellikle de kazanan uyku oluyor.
Sabah uyandıktan sonra kısa süre içinde bir şeyler yemek, uzun bir uykudan sonra açlığı kırarak metabolizmayı harekete geçirmeye yardımcı olur. Güçlü bir kahvaltıyla gerekli besinleri almanız, öğle yemeğine kadar kendinizi tok hissetmenizi sağlayacaktır. Böylece günün diğer öğünlerinde aşırı besin alımını engellemeye yardımcı de olacaktır.
Sabah, kahvaltılarını atlayanların en sık kullandıkları bahaneler arasında, “Kahvaltı için zamanım yok”, ve “İşe geç kaldığım için yapamıyorum” cümleleri var. Eğer siz de bunlardan birini sık sık kendinize söylüyorsanız, bugünden itibaren hayatınızda yeni bir sayfa açabilirsiniz.
Evden sabah çıkarken yanınızda yolda yiyebileceğiniz bir şeyler bulundurabilirsiniz veya kahvaltınızı geceden hazırlamayı deneyebilirsiniz. Ben de size bugün üç tane hızlı ve pratik kış kahvaltısı
Magnezyum; dünya genelinde deniz, bitki, hayvan ve insanlarda bulunan bir mineraldir. Vücudunuzdaki magnezyumun yaklaşık yüzde 60’ı kemikteyken, geri kalan kaslar, yumuşak dokular ve kan dahil olmak üzere, vücut sıvılarındadır. Aslında, vücuttaki bütün hücrelerde vardır ve önemli görevler oynar. İnsanda en bol bulunan minerallerden biridir. Gelin, 7 önemli faydasına birlikte bakalım.
1-Biyokimyasal tepkimelerde rol oynar
Magnezyumun ana görevlerinden biri, enzimler tarafından sürekli olarak gerçekleştirilen biyokimyasal tepkimelerde ‘yardımcı faktör’ veya ‘yardımcı molekül’ görevi yapmasıdır. Enerji oluşumunda, proteinlerin yapımında, kas hareketlerinde ve sinir sisteminde görevleri vardır.
2-Depresyona iyi gelebilir
Magnezyumun beyin fonksiyonlarında görev aldığını biliyoruz. Bunun yanı sıra psikolojik alanda da kritik rol oynar. Düşük magnezyum seviyelerinin depresyon riskinde artışla bağlantılı olabileceği düşünülüyor. 8 bin 800’den fazla kişinin incelendiği bir analizde, magnezyum alımı düşük, 65 yaşın altındaki kişilerin depresyon riskinin yüzde 22 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da, normal seviyeleri desteklemenin ruh haline iyi
Hamilelik süreci ile doğum, annenin hayatını etkileyen ve değiştiren süreçler. Ama asıl iş, ondan sonra başlıyor. Özellikle uykusuz geçen geceler, anneliğin ilk günlerinden itibaren yaşanan sorunlardan. Bebeğiniz uyursa uyuyorsunuz, uyanıksa uyanıksınız. Bu, aslında sadece bebeklik değil, çocukluk döneminde de devam ediyor.
Bu konuda sevgili pedagog arkadaşım Tansu Oskay, ‘Uykusuz Anne Kalmasın’ diye bir kitap çıkardı ve mesleki tecrübelerini annelerle paylaştı. Uyku konusunda öyle bilgilendirici bir kitap olmuş ki, ben de bazı bölümlerini sizinle paylaşmak istedim. Sevgili Tansu diyor ki, “Uyku, yaşamsal bir faaliyettir. İnsan bedeninin en önemli hayatta kalma fonksiyonlarından biridir ve özellikle bebekler açısından çok daha değerlidir. Çünkü bebekler, anne karnında geçirdikleri zaman boyunca ve doğduklarından itibaren büyük bir hızla gelişmeye devam eder. Uyku, bu gelişim sürecinin olmazsa olmazlarındandır ve en az beslenmek kadar önemlidir. Bebeklerin uyku düzeni ya da düzensizliği üzerinde düşünürken, iki gerçeği hiçbir zaman gözden kaçırmamak gerekiyor. Birincisi, sağlıklı bir uyku düzeni, bebek gelişimi için temel gereksinimdir. İkincisi, her bebek düzenli uyku uyumayı
Kabızlık; çok basit bir tanımla anlatılması gerekirse, bağırsak hareketlerinin yetersiz olmasıdır. Bu durum, birçok kişinin yaşadığı ve yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen bir sorundur. Temelinde birçok sebep yatabilir ve önemli olan, nedeni bulup tedavi etmektir. Kabızlık problemi yaşayanların sayısı arttıkça bu konuda efsaneler de çoğalıyor. Ben de bugün sizlere kabızlıkla ilgili doğru ve yanlış bilinenleri, gerçeklikleriyle anlatmak istedim.
1. Her gün tuvalete çıkılması gerekir
1. Her gün tuvalete çıkılması gerekir
Hayır. Bu konuda tek ve kesin bir kural yoktur, çünkü herkesin parmak izi gibi metabolizması da farklıdır. Bazı insanlar günde 2-3 kez tuvalete çıkabilirken, bazıları haftada 2-3 kez çıkabilir. Kendinizi iyi hissettiğiniz sürece haftada 2-3 kez tuvalete çıkmak, kabız olduğunuz anlamına gelmez. Ama haftada 1’den daha seyrekse, altta yatan sebepleri araştırmak gerekir.
2. Daha fazla lif almak önemlidir
2. Daha fazla lif almak önemlidir
Doğru. Kabızlık probleminin temelinde yatan nedenlerden biri de daha az lif almaktır. Düzenli lif alımı, meyve-sebze, kurubaklagiller ve tam tane tahıllardan zengin bir diyet, bağırsak sağlığını destekler. Eğer lif alımınız azsa, bunu b
Omega-3 yağ asitlerini ve faydalarını daha önce köşemde yazmıştım. Kısaca hatırlatmam gerekirse; vücudumuz için sayısız faydaları olan Omega-3, bir yağ değil yağ asididir. Yapılan bilimsel çalışmalar bu asitlerin, koroner kalp hastalığı riskini azalttığını, şeker hastalıkları oranını düşürdüğünü, romatizmaya bağlı eklem ağrılarını azalttığını ve anksiyete ve kaygıyla da mücadele ettiğini ortaya koymuştur. Hayvansal besinlerden alacağınız Omega-3’ün bitkisel besinlere göre vücuttaki yararlanımı çok daha yüksektir.
Omega-3’ün ana besin kaynağı somon, hamsi ve uskumru gibi yağlı balıklardır. Seçtiğiniz balığın türü, pişirme yöntemi, varsa kullandığınız pişirme yağı ve süresi balıkta bulunan
Omega-3 yağ asidi profilini etkileyebilir. Izgara, buğulama ya da fırında balık, sağlıklı ve lezzetli bir seçim olacaktır.
Kışın tüketimi biraz daha artıyor, ama balık yaz-kış tüketilmesi gereken besinler arasında. Doğanın bizlere armağanı olan bu besini haftada 2-3 gün yemek, dışarıdan takviyeye gerek duymadan vücudumuza sayısız faydası olan Omega-3 yağ asitlerine olan ihtiyacımızı karşılamaya yeter. Her yaş grubu için bunların düzenli olarak tüketilmesi çok önemli. Ben de sizlerle son zamanlarda
Yeni yılın ilk haftası tüm hızıyla başladı. Kalabalık ve kaçamaklarla dolu bir yılbaşı gecesini geride bırakmış olabilirsiniz. Böyle özel zamanlarda ‘hayır’ demek zor olabiliyor, sizi çok iyi anlıyorum. Ama nasıl başlarsa öyle gider diye düşünerek bugünkü yazımda sizlere, hafiflemenize yardımcı olacak tariflerle destek olmak istedim.
1. Vicdan çorbası
Sosyal medya takipçilerim ve danışanlarım benim, ‘dengeleme diyetlerime’ oldukça alışkınlar. Genellikle uzun süren veya yeme düzenimin değiştiği seyahatler sonrasında, ya da bayram, yılbaşı ve özel günlerin ardından dengeleme diyeti uygularım. Vicdan çorbası ise, benim dengeleme diyetlerimin yıldızıdır. Eğer yılbaşı gecesi çok kaçırdıysanız, bu hafta birkaç kez ana öğünlerde siz de ‘vicdan çorbası’yla bedeninizi ve vicdanınızı rahatlatabilirsiniz.
Malzemeler: l 2 kabak l 2 soğan l 2 domates l 1 çorba kaşığı bulgur, l 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, l Birer demet nane, maydanoz, dereotu, birer tutam kimyon, pul biber, kuru nane, karabiber l 2 - 3 diş sarımsak, az tuz, limon suyu l 5 bardak su
Yapılışı: Tüm malzemeleri beraber pişirin, daha sonra robottan geçirin.
2. Yağ yakan yoğurt
Bugün yılın son günü... 2017’in herkes için çok iyi geçmiş olmasını diliyorum ve 2018’de de dileğim her zaman olduğu gibi, önce sağlık ve huzur… Bu akşam yeni yıla girerken birçok farklı plan yapılmış olabilir, ama tek bir ortak nokta var o da uzun süren bir akşam sofrası olacağı...
“Yeni yıla nasıl girerseniz, bütün yılı da öyle geçirirsiniz” inancıyla ben de 2017’nin son, 2018’in ilk saatlerinde hem sofranızı hem de bedeninizi hafifletebilmeniz için öneriler vereceğim.
Dengeli seçim yapın
Yılın son günü, akşama hazırlıklar vücudunuz için de sabahtan başlasın. Gün içinde dengeli seçimlerle akşam yemeğinde kontrolü daha kolay sağlayabilirsiniz. Yani öncelikle güne güzel bir kahvaltıyla başlamanızı öneririm. Kahvaltının en önemli öğün olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama tabii ki kahvaltı seçimleriniz de önemli.
Mutlaka protein kaynağı bir besin tüketmeye özen gösterin. Proteinler daha uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Eğer mümkünse kahvaltınızda yumurta tercih edebilirsiniz, çünkü yumurta uzun süre tokluk hissi sağlar ve gün içindeki seçimlerinizi de etkiler.
Ara öğünleriniz de çok değerli olacak. Özellikle akşamüstü saat 17.00-18.00 civarı küçük bir tost, 1 porsiyon meyve, 10 fındık v
Yeni yıl yaklaşıyor ve birçok şehirde kar yağmaya başladı bile... Karın keyfi bir başka oluyor ama bu havalarda özellikle hastalıklar da artıyor. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek ve hastalıklara karşı daha temkinli olmak için de yeterli ve dengeli beslenmek çok önemli. En güçlü bağışıklık sistemi için bütün besinleri, vitamin ve mineralleri yeterli miktarda içeren bir beslenme programı, düzenli egzersiz, yeterli uyku ve hijyen koşullarına dikkat etmek çok önemlidir. Elbette hiçbir besin tek başına bağışıklık sisteminizi güçlendiremez, ama bazı besinlerin içerdiği faydalı bileşenler, bağışıklık sistemine katkıda bulunabilir. İşte kış aylarında hastalık savaşçısı sekiz besin;
1. Greyfurt
İçerdiği antioksidan özellikteki C vitamini sayesinde serbest radikallere savaşır ve enfeksiyonla mücadele etmeye yardımcı olur. Yeterli C vitamini vücudunuzun soğuk algınlığıyla mücadelesinde hastalığın süresini azaltabilir.
C vitamini açısından zengin diğer besinler; portakal, mandalina, kivi, biber ve brokoli gibi yeşil sebzelerdir. Değiştirerek beslenmenizde yer verebilirsiniz.
2. Zencefil
Zencefil soğuk algınlığı ve grip sırasında da yararlı olan sağlıklı terlemeyle virüsün ve toksinlerin doğal