Dünyada en sık görülen hormon bozukluklarından biri polikistik over sendromunun (PKOS), yaklaşık her 10 kadından birini etkilediğini biliyor musunuz? Üstelik Dünya Sağlık Örgütü, belirtiler arasında düzensiz adet, aşırı tüylenme (hirsutizm), yüzde, göğüs bölgesinde ve sırtta sivilcelenme, saçların zayıflaması veya dökülmesi, kolay kilo alımı veya zor kilo verme, boyun, kasıklar veya memelerin alt kıvrımlarında cilt renginin koyulaşması sıralanabilir. Belirtiler kişiden kişiye göre değişebiliyor, kimisi birçoğunu yaşarken kimisi de hiç belirti yaşamayabiliyor. Eylül, polikistik over farkındalık ayı. Ben de eylül bitmeden bu konuda güncel araştırmaları ve beslenme yönünden dikkat edilmesi gerekenleri paylaşmak istedim.
Akdeniz tipi beslenme
Polikistik over sendromu olanlar nasıl beslenmeli? Bu konuda en çok aldığım sorulardan biri. İlk olarak PKOS olan bireylerin insülin seviyesini kontrol etmek için düşük glisemik indeksli (GI) bir diyet benimsemeleri gerekiyor. İdeal kiloyu hedeflemek eğer fazla kilo var ise zayıflamak adet düzensizliği, gebe kalamama gibi şikayetleri azaltıyor. Birçok hastalıkta destekleyici etkisiyle karşımıza çıkan Akdeniz diyeti, PKOS için de en yüksek polifenol ve antioksidan alımı sağlayan Akdeniz diyetine uyumun artması PKOS için koruyucu olabilir. Frontiers in Nutrition dergisinde yayımlanan bir Akdeniz diyetinin PKOS’lu katılımcılardaki etkileri inceleniyor. Araştırmanın sonucuna göre, 12 hafta boyunca düşük karbonhidratlı Akdeniz diyeti uygulayan katılımcıların menstrüel döngülerinde iyileşme gözlemleniyor, insülin direnci seviyeleri azalıyor, plazma lipid seviyeleri iyileşebiliyor.
İnositolü daha önce duydunuz mu?
Konu PKOS olunca çok fazla vitamin mineral de gündeme geliyor. Bunlardan en çok konuşulanı ise İnositol. İnositol vücutta pek çok metabolik süreçte rol oynayan vitamin benzeri madde olarak tanımlanabilir. Öyle ki kendisi B8 vitamini olarak adlandırılmış, fakat B grubu vitaminlerine dahil edilmemiş. Kendisi vücudun beyin, kalp ve göz gibi hayati organlarında bulunan bir madde, vücutta doğal olarak bulunan ve üretilen inositol vitamin benzeri bir yapıda olduğundan gıdalarda da bulunabiliyor. Karabuğday, baklagiller, lahana, narenciye, yağlı tohumlar örnek verilebilir. Bu gıdalara sofranızda daha sık yer vermeye çalışın.
Elbette bazı beslenme adımlarına da özen gösterin;
- Karbonhidrat içeren besinleri yanında süt, yoğurt veya yağlı tohumlarla birlikte tüketmeye özen gösterin.
- Beyaz un, pirinç, meyve suyu, reçel ve şekerli gıdalar gibi basit karbonhidratları tam tahıllı seçimlerle değiştirin.
- Çiğneme sürenizi ve sayısını artırmaya çalışın.
- Öğün dengesini sağlayın ve öğün atlamamaya gayret gösterin.
- Aşırı yağlı besinlerden kaçının.
- Yüksek lif alımı sağlamak için sebze, meyve, baklagil tüketimine ağırlık verin.
- Egzersizi ihmal etmeyin, insülin metabolizmasında en az diyet kadar etki gösterdiğini hatırlayın.