Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Günümüzde sağlıklı yaşam ve diyet kültürü modern yaşamın en büyük trendlerden. Bu beslenme modellerini yakından tanıdığımız isimler uyguladığında durum daha ilgi çekici olabiliyor. Aman dikkat, kilo kaybı için tercih edilen yöntemlerden bazıları sürdürülebilir olsa da sağlık için oldukça zorlayıcı sonuçları olabilir.

Hep söylerim, en iyi diyet bireyin kendini en iyi hissettiği, sürdürülebilir bir beslenme programından oluşur. Hızlı kilo vermeyi vadeden bazı alışkanlıkların maliyetinin büyük olabileceğini hatırlayın! Ben de bugün bu diyet ve beslenme alışkanlıklarını bir beslenme uzmanı görüşüyle değerlendirmek istedim.

Haberin Devamı

ARALIKLI ORUÇ 1 NUMARADA

Aralıklı oruç yani IF (Intermittent Fasting) kavramını son yıllarda çok sık duyuyor olabilirsiniz. Daha çok bir kilo verme yöntemi veya diyet şekli olarak algılansa da IF temelde bir beslenme düzeni. Bu düzeni uygulayarak kilo verenlerin sayısı oldukça fazla iken, birçok birey ise uyum sağlayamıyor. Herkese uygun tek bir beslenme programı olmadığının, size en uygun programın ömür boyu devam ettirebileceğiniz sürdürülebilir beslenme programı olduğunun altını bir kez daha çizelim. 

Oyuncu Chris Hemsworth ve David Harbour, yaklaşan rolleri için kilo vermeleri gerektiğinde zaman kısıtlamalı, aralıklı oruç tipi beslenmeyle başarıya ulaşan isimler arasında. Hemsworth, daha az kalori alırken açlık hissetmediğini belirtiyor ve enerji seviyelerinin arttığından bahsediyor. Yakından tanıdığımız kadın oyuncular da elbette bu yaklaşımı deniyor. Jennifer Aniston, Halle Berry ve Scarlett Johansson aralıklı oruç deneyimlerini paylaşan isimler arasında. 

Popüler diyetlerin ünlü yüzleri

En çok uygulanan 16/8 yöntemi, gün içinde 16 saat aç kalmayı ve 8 saat yemek yemeyi ifade eder. Sabah kahvaltınızı saat 10.00 gibi yaptıysanız akşam yemeğinizi saat 18.00’de yersiniz. Fakat kadınlarda 14/10 yönteminin daha iyi sonuç verdiğini gösteren çalışmaların mevcut olduğunu belirtmek istiyorum. Aralarındaki fark açlık sürenizin kısalması. Uzun süre aç kalma döngüsünün FSH ve LH gibi önemli üreme hormonlarının salgılanmasında görevli başka bir hormonun salgısında olumsuz etkiler yaratabileceği belirtiliyor. Aynı zamanda kadınlarda uzun süre aç kalındığında yağ dokusundan salınan östrojen hormonunda dengesizliklerle tam tersine yağlanma gibi etkiler görülebildiğine dair çalışmalar da var. 

Haberin Devamı

SİRTÜİN DİYETİNİ DAHA ÖNCE DUYDUNUZ MU?

Sirtfood olarak da bilinen sirtüin diyeti, çok sayıda isimle popülerliğini artıran diyetler arasında, ismini ise sirtüin proteininden alıyor. Pippa Middleton, şef Lorraine Pascale, boksör David Haye bu diyeti uygulayan isimlerden bazıları. Aslında son yıllarda birçok insan şarkıcı Adele ile de bu diyeti araştırmaya ve uygulamaya başladı. Adele verdiği 45 kilo ile beslenme alışkanlıkları en çok merak edilen isimlerden biri, öyle ki bu diyeti bazıları Adele diyeti olarak da tanımlıyor. Bu modelin temelinde egzersiz ve açlığın sebep olduğu bazı genlerin aktifleştirilmesi yatıyor. Sirtüin proteinlerin belirli metabolik süreçleri uyardığı ve potansiyel olarak kilo kaybına yol açtığı düşünülüyor. Burada ise sirtüin aktivatörü bazı besinlerin tüketimi vurgulanıyor. Kakao, çilek, karabuğday, zeytinyağı, yeşil çay, ceviz, roka, yaban mersini, zerdeçal, kapari, hindiba, şarap gibi antioksidan ve fenolik içeriği yüksek gıdalar. Bu diyetin temel hedeflerinden biri de kalori kısıtlaması, günlük kaloriyi 1.000 - 1.500 ile sınırlamak öneriliyor, günlük enerji alımının kişiden kişiye göre değişebileceğini belirtmekle beraber düşük kalorili beslenmenin sürdürülebilir ve sağlıklı bir yöntem olmadığını da vurgulamak istiyorum.

Haberin Devamı

GENÇLER ARASINDA YAYGIN

Postbiyotikler, son yıllarda popülerlik kazanan bağırsak sağlığına yararlı olduğu düşünülen bileşiklerden. Bağırsaklarımızdaki probiyotiklerin fermantasyon sürecinin yan ürünleri olarak tanımlanabilir, isminden de anlaşılacağı üzere sindirimden sonra devreye girerler. Geçtiğimiz aylarda ABD’li süper model Bella Hadid, sindirimi ve sinir sistemini desteklediği, bağırsak mikrobiyomunu dengelediği ve cilt sağlığını desteklediği için postbiyotik bir içecek reklamıyla gündeme geldi. Özellikle genç popülasyonda bu tarz içeceklerin, takviyelerin bilinçsizce kullanıldığını gözlemliyorum. Öyle ki postbiyotiklerin bilinçsizce ve büyük miktarlarda tüketildiğinde kronik ishale bile yol açabileceği konusunda araştırmalar var. Yetersiz ve dengesiz bir beslenme programında postbiyotikleri takviye olarak almak maalesef vücut için beklenen fayda sağlamayacağı da unutulmamalı. Özetl bir beslenme uzmanı ve hekim kontrolünde takviye kullanımın sağlığınız için en faydalı adım olacağını da belirtmekte fayda var. 

Tam tahıllar, mevsim sebze meyveleri gibi lifli besinler veya yoğurt, kefir gibi fermente ürünleri düzenli olarak tüketirseniz, doğal olarak ‘iyi’ bakteriler üreteceğinizi hatırlayın. 

BİTKİ BAZLI BESLENME EN GÜZELi

Özellikle Batı toplumlarında kesin olarak görülen bir gerçeklik var ki, vegan yaşam tarzını benimseyenlerin oranı gün gittikçe artıyor. Yakından tanıdığımız birçok isim de hayvansal gıdaları beslenme planında azaltıyor veya çıkarmayı tercih ediyor. Elbette burada hem sağlığı iyileştirme hem de hayvan refahı gibi öncelikler söz konusu. Uzun süredir vejetaryen olan ve şimdi vegan olan oyuncu Natalie Portman, Hollywood Reporter’a verdiği röportajda beslenme tercihlerini çevresel ve ahlaki değerlerinin bir ifadesi olarak gördüğünü belirtiyor. Joaquin Phoenix, Venus Williams ve Pamela Anderson da bitki bazlı beslenmenin diğer tanınmış savunucuları arasında. Akdeniz diyeti gibi dengeli bir şekilde tüm besin gruplarını içeren diyet modelleri ile hem sağlıklı bir şekilde kilo verebilir, hem kronik hastalık riskinizi azaltarak genel sağlığınız için olumlu bir adım atabilirsiniz.

Popüler diyetlerin ünlü yüzleri

TOKSİNLERDEN UZAK DURAN DİYET

Makrobiyotik diyeti daha önce duydunuz mu? Bu diyet  tam tahıllar, nohut mercimek gibi baklagiller ve yerel meyve sebzelerden oluşuyor. Bazı bireyler az miktarda kuruyemiş, turşu ve organik et ve balık yiyebiliyor. Aslında temelinde hayvansal kaynaklı besinleri azaltmak, mevsiminde, yerel ve ölçülü beslenmek var. Toksinlerden uzaklaşmak ise en önemli adımlar arasında. Toksinlerden uzak durmak yeni bir şey değil, ancak makrobiyotik diyet bunu tamamen yeni bir seviyeye taşıyor. Cancer Research UK’in tanımlamasına göre, makrobiyotik diyet toksin içeriği yüksek yiyeceklerden kaçınmayı hedefleyen bir beslenme modeli. Organik gıdalara odaklanmak,yemek pişirirken mikrodalgala ve elektrikle pişirme yönteminden kaçınmak, yiyecekleri saklamak için seramik, cam ve paslanmaz çelik kullanmak da adımlar arasında. Aynı zamanda, makrobiyotik diyet uygulayan kişiler işlenmiş gıdalardan, yapay içerikli gıdalardan, vitamin ve mineral takviyelerinden kaçınıyor. Gıda alımını mümkün olduğunca saf tutmak hedefleniyor. 

Makrobiyotik diyet, 1920’lerde Japon filozof George Oshawa tarafından ortaya atılırken, çoğu insan bunu Gwyneth Paltrow ve Madonna sayesinde öğrendi demek mümkün. Verdiği bir röportajda Paltrow, hamile kalmadan önce üç ila dört yıl boyunca makrobiyotik diyet uyguladığını açıklamış. Madonna da çoğu gün makrobiyotik diyeti takip ediyor ve öğünlerinin büyük çoğunluğunu sebze grubu, yağlı tohumlar, baklagil, zencefil çayı ve Hindistan cevizi suyu oluşturuyor. 

Popüler diyetlerin ünlü yüzleri

JENNIFER ANISTON’DAN “FRIENDS” SALATASI

Jennifer Anıston’ın, çok yakından bildiğimiz bitki bazlı bir beslenme programını uyguladığından bahsetmiştim. Aslında herkesin benimseyebileceği türden alışkanlıklar içeriyor. Kan şekeri dengesini korumayı önemsiyor ve dinç hissetmek için işlenmiş gıdaları kesiyor, bol antioksidan tüketiyor. Gelelim kendisinin imzası hâline gelmiş salatasına. Bu salata aslında bitkisel protein salatası olarak tanımlanabilir. İçinde bulgur, nohut, soğan, maydanoz, nane, kıyılmış fıstık, küp hâlinde doğranmış salatalık ve beyaz peynir yer alıyor. ‘Jennifer Aniston Salatası’ olarak sunulan bu salata, birçok sosyal medya platformunda tarif videoları ile popülerliğini koruyor. Haftanın 2-3 günü bitkisel protein kaynaklarına sofranızda mutlaka yer verin. Bitkisel protein tüketiminde şişkinlik ve gaz problemi yaşıyorsanız filizlendirilmiş baklagil tüketimini deneyebilirsiniz.